Kapital
Karl Marx
“Kapital: Ekonomi Politiğin Eleştirisi”, Marx’ın en önemli eseridir. Orijinal halinde dört cilt tasarımlandığı halde, Kapital denilince ilk üç cilt akla gelir.
Birinci cilt Marx’ın sağlığında 1867‘de Hamburg‘da ve Almanca olarak; ikinci ve üçüncü ciltler ise Marx’ın ölümünden sonra Engels tarafından sırasıyla 1885‘de ve 1894‘de yayımlandı. “Artık Değer Teorileri” olarak bilinen ve tamamlanmamış dördüncü cilt ise Kautsky tarafından 1905-1910 yılları arasında yayımlandı.
Bu son çalışma 1954 yılında Marx-Engels-Lenin Enstitüsü tarafından ve Kautsky basımından farklı olarak yeniden yayımlanmıştır.Marx, Kapital’in birinci cildinin ilk Almanca baskısına yazdığı “en sonundaki amacı(nın) modern toplumun ekonomik hareket yasasını ortaya çıkarmak” olduğunu söylemişti. Diğer bir ifadeyle Kapital “iktisat”a ait bir çalışma olarak kaleme alınmıştır. Ama özelde Kapital, genelde Marx’ın iktisadi üzerine yazmak/konuşmak tam da bu noktada güçlükler çıkarır-özellikle yerleşik “iktisat”ın örgün/yaygın etki alanı içinde kalanlar açısından…
Demek ki; vurgulanması gereken ilk nokta yerleşik “iktisat”ın mahiyeti ile Marx’ın/Marksçı iktisadın mahiyeti arasındaki farklılıkları kaba fırça vuruşlarıyla da olsa ortaya koymaktır.
1848′lerden itibaren Marx’ın yapamaya çalıştığı; anlayabildiğim kadarıyla şuydu; felsefe, tarih, toplum ve iktisat düşüncesini bir potada eritmek. O günden bugüne ne kadar şiddetli eleştirilere maruz kalmış olursa olsun varlığı kabul edilmek durumunda kalınan bu yeni düşünce tarzıydı.
Keza; bütün eleştirmelere rağmen onu Batı düşüncesinin/kültürünün ayrılmaz bir parçası haline getiren de bu yeni düşünme tarzıydı.
Marx’ın söyledikleri (Kapital’de ve başka çalışmalarında) birkaç önermede/öncülde sanırım toparlayabiliriz:
1) Toplumların mevcudiyetlerini korumaları ve sürdürmeleri ancak üretimle mümkündür.
2) Üretim daha başlangıcından itibaren toplumsal üretimdir; bireysel üretim tarih dışıdır.
3) Üretim bir süreçtir ve bu süreç ilişkisel niteliktedir; yani üretim sürecinde insanlar hem doğa ile hemde birbirleriyle zorunlu bir “tarz” içinde gerçekleştiği/gerçekleşeceği anlamına gelir: üretim tarz(lar)ı
4) Üretim sürecinde insanların birbirleriyle belirli ilişkilere girmeleri üretim araç ve gereçleri üzerindeki mülkiyet ve kontrol ilişkileri dolayımında gerçekleşir; böylece sınıflar, üretim sürecinde mülkiyet ve kontrol ilişkileri bağlamında ortaya çıkar.
5) Sınıflar bir kez ortaya çıktıktan sonra, tarihteki gelişmelerin ve kurumların çerçevesi sınıflar arasındaki mücadelenin şekli ile belirlenir. Ve u gelişmeleri tasvir eden açıklayan kavramlar da bu süreç içinde billurlaşırlar: kavram ya da alfa ve omega gerçekliklere değil, ancak ilişkisel gerekliklere işaret ederler.
6) Üretim araç ve gereçleri üzerindeki mülkiyet ve kontrol sadece iktisadi eşitsizliklerin kaynağı olmakla kalmaz, siyasi eşitsizliklere de yol açar.
7) Mülkiyet ve kontrol ilişkilerinin yerleşmesi ve gelişmesi ile birlikte tarih içinde artık-emek’in tahsisi ve kontrolü toplumsal sorunların temelini oluşturur.
Kapital’i Anlamak
Yukarıda kabaca çizilen çerçeve içinde Marx’da “iktisat”ın rolü, o halde, bir evredeki/aşamadaki iktisadi ilişkiler sistemini çözümlemektedir denilebilir: Söz konusu ilişkilerin nasıl ortaya çıktıkları, nasıl işledikleri nitel ve bicel yönleri ile araştırılmalıdır.
Demek ki; Marx’ın iktisadında kavram ve kategoriler her zaman insanlar arasındaki ilişkilere işaret ettikleri için zorunlu olarak tarihsel ve sosyolojik boyutlar taşırlar. Ne var ki bu önerme doğru olmakla birlikte, eksiktir. Çünkü aynı kavram ve kategoriler, diğer yandan fakat aynı zamanda insanlarla şeyler (ürün, mal ve meta) arasındaki ilişkilere göndermede bulunurlar. Bu, özellikle genelleştirilmiş bir meta üretim tarzı olan kapitalizm için doğrudur. Meta-meta ilişkisinin öteki yüzü, insan-insan ilişkisidir de. Bu ilişkilerin özgül mahiyetidir ki; üretilmiş şeyleri ürün, mal veya meta şeklinde adlandırmayı olanaklı kılar.
Kapital’in birinci cildinin birinci bölümünün başlığı (Türkçe’deki çevirileri ile) “Mallar”dır. Mallar, emek ürünleridir ama “… toplumsal özün kristalleri olarak, değerdirler (mal-değerdirler)”. Diğer bir anlatımla kapitalizmle değer basitçe büyüklük (nicelik) değil, bir toplumsal ilişkidir de (niteliksel boyut). Marx’ın Kapital’de sarf ettiği çaba da bu nitel ve nicel boyutları bir ve aynı anda, fakat aşama aşama, soyuttan somuta çözümlemeye yöneliktir … Kapital’de bunun tipik örneklerinden biri emek değerlerinden hareketle toplumsal üretim ilişkileri temelinde; hem fiyatları, hem de bölüşümü belirleme çabasıdır.
Marx’ın üç ciltlik Kapital’inde yer alan sorun ve teorileri çözümleyip değerlendirmelerde bulunmak bu kısa ve mütevazı yazının sınırlarını çok aşacaktır. Ama yayımladığı tarihten bu yana değer teorisi, artık değer teorisi, fiyatların değerlere, değerlerin fiyatlara dönüşümü teorisi, kâr oranlarının düşme eğilimi yasası, yoksullaşma teorisi vb. saldırılara, eleştirilere/değerlendirmelere uğramış/tabi tutulmuş ama yine de ayakta kalabilmiştir. Belki de bunun başlıca nedeni bir zamanlar R. Luxemburg’un dile getirdiklerinde yatmaktadır:
“… onun Kapital’i nihai ve değişmez gerçekleri içeren bir Kitab-ı Mukaddes değil fakat daha üst düzeyde inceleme, daha ileri aşamada bilim araştırması ve gerçeği bulma yönünde daha çok mücadele için tükenmez bir teşvik kaynağıdır.”
Kapital’e anlamak için bakanların görev sorumlulukları bildiğim kadarıyla her zaman büyük ve ağır olmuştur...
Prof. Dr. İşaya Üşür
Bilim ve Ütopya / Şubat 2002 / 92
*http://images.google.com.tr/**
*Karl Marx "Kimdir"*
2 Aralık 2009
Karl Marx - Kapital'i
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder