20 Ekim 2009

Eşit haklar için ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANIDIR!

Nasıl Bir Türkiye İstiyoruz? (Tartışma Taslağı)Eşit haklar için
ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANIDIR!

ALEVİLER EŞİT YURTTAŞ OLMALIDIR!

Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan Aleviler yok sayılıyor, ciddi ayrımcılığa uğruyorlar. Alevileri asimile etmek için akla gelebilecek her şey yapılıyor.

Laik ve Demokratik bir Türkiye’de;

Alevi kimliği yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

Cemevlerine "ibadet yeri" statüsü verilmelidir.

Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır.

Alevi köylerine cami yaptırma politikalarına son verilmeli ve bu köylerdeki imamlar geri çağrılmalıdır.

Madımak Oteli müze olmalıdır.

Ders kitapları, sözlükler, ansiklopediler ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca önerilen yardımcı kaynaklardaki Aleviliği ve diğer inançları aşağılayan, tanımlamalar çıkarılmalıdır.

Medya’nın ayrımcı yaklaşımları yasalarla engellenmelidir. Medyada 'ötekiler' yaratarak ve egemen dinin sosyal baskı mekanizmalarını üreterek, farklı olanlarını kendisini tanıtmasını kamu hizmeti adına engelleyen tek yanlı yayınlara son verilmelidir.

Hacı Bektaş Dergâhı müze statüsünden çıkartılmalı ve Alevilerin bütün kutsal mekânlarının yönetimi Alevi krumlarına bırakılmalıdır..

KÜRT SORUNU BARIŞÇIL ÇÖZÜLMELİDİR!

Kürtler, ülkemizin bir gerçeğidir. Bu gerçeklik; sosyal, kültürel ve kimliksel olarak reddedilemeyecek düzeydedir.

Kürtler, yaşadıkları topraklarda göçmen ya da göçebe değillerdir. Kürt sorununun bir ‘asayiş’ sorunu olmadığı ve askeri tedbirlerle çözülemeyeceği görülmüştür.

Kürt sorunun çözümü; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik politikaların eşzamanlı olarak uygulanması ve ortaklaştırılmasından geçmektedir. Bu politikanın ilk adımı silahların susturulması ve çatışmasızlık ortamı, ikinci adımı ayrımcılığa ve aşağılamaya dayalı uygulamalara son verilmesi, üçüncü adımı genel af çıkarılmasıdır.

Bu nedenle, öncelikle Kürt sorununun çözümü için, siyasi iktidar ile Kürt siyasal temsilcileriyle, bütün siyasi partilerin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve sanatçıların katılacağı ortak bir ‘Kürt Sorunu Çözüm Komisyon’u oluşturulmalıdır.

Kürt meselesinin temelinde bir ‘kimlik talebi' olduğu kabul edilmeli, Kürtlere kültürel hakları, dil ve eğitim hakları tanınmalıdır.

Köy koruculuğu sistemi ve özel örgütlenmeler dağıtılmalı, köylerinden göçe zorlananlara maddi altyapı oluşturulmalı, köylerine geri dönüş olanağı sağlanmalıdır.

Ekonomik yatırımlar doğrudan devlet eliyle yapılmalı, Güney ve Doğu Anadolu bölgesinin geri kalmışlığının ortadan kaldırılması ve iktisadi seviyesinin yükseltilmesi sağlanmalıdır.

Toprak reformu yapılmalı, GAP projesi tüm yönleri ile tamamlanmalı, bölge insanının hizmetine sunulmalıdır.

Mayınlardan temizlenen arazi, topraksız bölge halkına dağıtılmalıdır.

Feodal artıklar olan ağalık, şeyhlik kurumları tasfiye edilmelidir.

‘Töre' denilen ilkel zihniyet mahkûm edilmeli, bireyler özgürleştirilmelidir.

AZINLIKLARIN HAKLARI TESLİM EDİLMELİDİR!

Laik ve demokratik bir Türkiye’de;

Öncelikle, Türkiye’de birden fazla etnik ve dinsel grubun (Kürtler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Boşnaklar, Süryaniler, Keldaniler, Asuriler, Ermeniler, Rumlar, Tatarlar, Gürcüler, Çeçenler, Abazalar, Adıgeyler, Pomaklar, Arnavutlar, Museviler, Romanlar (Çingeneler), Aleviler, Nusayriler, Ezdiler ve Dürziler) olduğu açıkça kabul edilmeli, bütün yasalarda bu durum dikkate alınmalı, devlet yurttaşları arasındaki her türlü ayrıma son vermelidir.

Azınlıkların, dilleri, dinleri ve kültürlerini özgürce kullanmaları anayasal olarak güvence altına alınmalı, azınlık hakları iç hukuk, uluslar arası sözleşmelere göre de yeniden düzenlenmelidir.

Lozan anlaşması gereği, Rum, Ermeni, Musevi’ler gibi Süryaniler ve Ezidiler’de azınlık kabul edilmeli ve azınlık haklarından yararlandırılmalıdır.

Ermeniler, Museviler ve Rumların sahip oldukları azınlık kurumlarına tüzel kişilik tanınmalıdır.

1971’den bu yana kapalı olan Rum Ortodoks Ruhban Okulu (Heybeliada) açılmalıdır.

Süryanilere, kendi dillerinde (Süryanice) manastırlarında (Midyat’ta bulunan Mor Gabriyel, Mor Hobel ve Mor Abrohom Manastırları) dini eğitim yapmalarına izin verilmelidir.

Türk olmayan din adamlarının Süryani veya Keldani kiliseleri gibi belirli kiliselerde çalışmaları önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır.

Çingenelerin sistemden dışlanmalarına son verilmelidir. Devlet ve toplum üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Toplumsal bütünleşme sağlanmalıdır.

Çingenelerin, uygun ikametgâh, eğitim, sağlık ve istihdama ulaşmalarında karşılaştıkları güçlükler ortadan kaldırılmalıdır.

Türkiye, Avrupa Konseyi belgelerinden Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı ile Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’yi imzalamalıdır.

Bilimsel bir eğitim için
ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANIDIR!

EĞİTİM BİLİMSEL VE ÖZGÜR OLMALIDIR!

Türkiye’de eğitim hak ettiği noktaya taşımak, ancak köklü değişikliklerle olanaklı olabilir. Bu nedenle eğitim sisteminde yapısal değişiklikler gereklidir.

Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin bilimsel, demokratik, laik yönünün geliştirilmesine; derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her kademesinde köklü bir değişime gereksinim vardır.

Bu çerçevede;

Laik ve demokratik Türkiye'de, eğitimin temel amacı, kendine güvenli, kendi yetenek ve becerilerinin farkına varan, kendini ve içinde yaşadığı toplumu tüm yönleriyle tanıyan, bilgi çağının gereklerini yerine getirebilecek donanıma, düşünme, algılama ve üretme becerisine sahip insan yetiştirmektir. Bu nedenle eğitim bilimsel verilerle yeniden yapılandırılmaldır.

İlköğretimden başlayarak üniversite sonrasına kadar sınav odaklı ve ezbere dayalı eğitim, eğitim kalitesini de düşürdüğü için, sonu gelemeyen sınav maratonu ortadan kaldırılmalıdır.

Eğitimde herkese fırsat eşitliği verilmeli, özelleştirilen bütün okullar yeniden kamusallaştırılmalıdır.

Bütün ders kitapları ırkçı, saldırgan, şiddet içeren, bir başka kültürü ya da inancı aşağılayan bilgi, belge ve yaklaşımlardan arındırılmalı ve yeniden yazılmalıdır.

Yüksek öğretim, yeniden yapılandırılmalı, 12 Eylül ürünü olan YÖK kaldırılmalı, üniversiteler özerk, özgür ve demokratik olmalıdır.

Yüksek öğrenim, demokratik ve katılımcı olmalı, üniversitenin yönetiminde en küçük akademik birimlerden başlayarak üyelerin, öğrencilerin katılımıyla oluşan kurullarca yönetilmesi sağlanmalıdır.

Demokratik süreçlerin işletilmesinde, kamu çıkarı ve liyakat ilkeleri belirleyici olmalıdır.

Akademik yükseltme ve diğer değerlendirme ölçütleri fen, sağlık, sosyal ve güzel sanatlar alanlarının özgünlükleri göz önünde tutularak hazırlanmalıdır.

Üniversite yönetimi, bulunduğu her ortamda üniversite çalışanlarının özlük haklarının ve ücretlerinin iyileştirmesini savunmalıdır.

Yabancı dil eğitimi kurumsallaştırılmalı, oluşturulan dil laboratuarlarında uzmanların denetiminde öğrencinin ve talep eden bütün çalışanların yabancı dil öğrenmesi sağlanmalı ve dil kursları ücretsiz olmalıdır.

Sağlıklı bir toplumsal gelişmenin sanatsal üretimin ve duyarlılığın çoğaltılmasıyla mümkün olabileceği bilincinden hareketle üniversitelerimizde düşünsel ve sanatsal araştırmaların artırılmasına önem verilmelidir.

Diğer yandan üniversiteler öğrenci odaklı olmalı, bütün öğrencilerin aktif katılımının sağlanacağı ‘Üniversite Öğrenci Kongresi’ örgütlenmesi oluşturulmalıdır.

DEVAMI:1 -2-3-(4)-5

KAYNAK : Alevihaberajansi.com - 1 Eylül 2009

Hiç yorum yok: