12 Mayıs 2010

'Ne halleri varsın görsünler diyemem'


'Ne halleri varsın görsünler diyemem'


12.05.2010

T24- Deniz Baykal istifası üzerine gelen sorulara verdiği yanıtlarda CHP Genel Başkanlığı'na dönüp dönmeyeceği konusunda kamuoyunun kafasını karıştıran açıklamalar yapıyor. Baykal, partinin yeni bir başlangıç yapması ve genç bir kadronun yönetimi üstlenmesi gerektiğini belirtirken, başka bir açıklamasında CHP'ye geri dönmesini isteyen partililer için "Ne halleri varsa görsünler" diyemem sözleriyle dönüş sinyali verdi.

T24'ün yaptığı değerlemeye göre, Baykal'ın kamuoyunun kafasında soru işaretleri yaratan açıklamaları şöyle:

Can DÜNDAR- NTV

Baykal, "İstifamla partiyi bir arayışa davet ettim. Bir arkadaşımız gelsin partiyi yenilesin ben destek olmaya hazırım" ifadelerini kullandı.

"Kimseyi caydırmak istemediğini" söyleyen Baykal, "Ancak ne halleri varsa görsünler de diyemem" dedi.

Baykal, "Net olan bir şey var. Ben genel başkanlıktan istifa ettim. İstifam partiyi yeni bir arayışa davet etmektir. Ben bunun gereğinin yapılmasını, örgütün partinin harekete geçmesini bekliyorum.

Yeni bir genel başkan seçimi yapılacak. Birileri çıksın, bir arkadaşımız gelsin, partiyi yenilesin, ben destek olmaya hazırım. Bu partinin bir mensubu olarak onunla omuz omuza, el ele referandum meydanlarına, seçim meydanlarına çıkmaya hazırım" dedi.

"TABLODAN ETKİLENDİM"

İstifa sonrası gelen tepkilerin kendisini şaşırttığını belirten Baykal, bu tablodan etkilendiğini söyledi:

"Ancak şu anda, hepimizin tahminlerini, değerlendirmesini aşan bir manzara var. Şaşırtıcı bir tablo var. Duygusallıktan kaynaklanan, tahminleri aşan, hepimizi şaşırtan bir duyarlılık sergileniyor.

Ne bekliyorduk, evet üzülenler olur, ama siyasetin bir gerçeğidir diyerek kabullenirler. Yeni isimler çıkar. Ama öyle olmadı. Ve her türlü tahmini aşan, yeni bir süreç başladı. 'Geri dön' çağrıları başladı ve giderek tırmandı. Ortaya çıkan duygusal tepkiler beni şaşırttı. Elbette bu tablodan etkilendim."

"TORUNUM ÇIK DEDİ; ÇIKAMADIM"

Deniz Baykal, bu süreçte kendisini duygusal olarak en çok zorlayanın ise evinin önünde açlık grevine başlayanlar olduğunu söyledi:

"Evimin önünde bir grev çadırı var. Çok acı bir manzara, içim parçalandı. İnsanlar çadırda şekerli su içerek 'inadına Baykal, inadına sol' diye bağırıyorlar.

Bana telefon edip bunu yapacaklarını söylediler. 'Lütfen yapmayın, eyleme dökmeyin' dedim, engellemeye çalıştım. Cevap , 'Biz bu eylemi sizin için yapıyoruz ve ilk kez talimatınızı dinlemeyeceğiz' oldu. Şaşırtıcı bir meydan okuma kültürü, bir dayatma kültürü gelişti.

Sonra site korumasını aşıp her nasılsa içeri girmişler, evin önüne yerleşmişler. Gece yarısı 'inadına Baykal' diye bağırıyorlar. Torunum 'dede bir çık selam ver' dedi. Çıkmadım ama yüreğim onlarla..."

"KİMSEYİ ENGELLEMEK İSTEMİYORUM"

'Geri dön' çağrıları için 'ne halleri varsa görsünler' diyemeyeceğini söyleyen Baykal, "Ama şu anda bir adayın çıkma ihtimalini de ortadan kaldıramam" diye konuştu:

"Benim elbette partiye karşı bir sorumluluğum var. Sahipsiz kalmasını, ayrışmasını istemem. Onun için birilerinin çıkıp aday olmasını, partiyi toparlamasını bekliyorum. Bunu beklerken, buna inanırken, yeniden aday olmayı değerlendirme noktasında olamam. Partimden bir yetkilendirme bekliyor durumunda da olamam.

Partide yeni genel başkan adaylarının önünü açmışken, bunun olamayacağını varsayarak bir açıklama yapamam. Kimseyi engellemek, caydırmak istemiyorum. Yeni bir aday çıkma ihtimalini en azından şimdi ortadan kaldırmak istemiyorum. Ama ne halleri varsa görsünler de diyemem."

Fikret BİLA- Milliyet Ankara Temsilcisi

‘Yeni kadronun önünü kapamam’

Baykal: Benim için önemli olan CHP’nin bütünlüğü, çizgisi ve politikalarıdır. Bunlara sahip çıkacak yeni bir kadronun ortaya çıkmasını mutlulukla karşılarım. Baykal’a göre, bu aşamadan sonra ideal çözüm “dinamik ve genç bir kadro”nun parti yönetimini üstlenmesi ve CHP’nin temel çizgisinde yürümesi.

CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa ettikten sonra konuştuğum Deniz Baykal, Fethullah Gülen Hoca ile Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün bu işle bir ilgileri olmadığını söylemişti. Bu bilgileri dün yansıtmıştım.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, dün telefonla aradı. Baykal’ın, “Sarıgül’ün bu işle ilgisi yok” açıklamasına memnun olduğunu ifade ettikten sonra ekledi:

“Sayın Deniz Baykal’ın bu sözlerine çok memnun oldum. Gerçek budur. Benim veya arkadaşlarımın böyle bir işle alakası olamaz. Benim ne kasetle ne de suikast ihbarıyla bir ilgim var. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Ben Sayın Baykal’la abi-kardeş gibi çalıştım. Çok güzel günlerimiz oldu. Daha sonra ben siyasi olarak anlaşamadım. Ayrı bir hareket, ayrı bir siyaset oluşturduk. Benim mücadelem CHP ile değil iktidarladır.”

Baykal ne yapacak?

Deniz Baykal’ın bundan sonraki süreçte ne yapacağı merak konusu. 22-23 Mayıs tarihlerinde CHP’nin kurultayı var. Delegeler şimdiden Baykal’ın yeniden genel başkan olması için imza topluyorlar. Muhtemel adayların hiçbiri aday olabileceğini açıklamadı. Baykal, delegelerin ısrarıyla karşılaşırsa ne yapacak?

Baykal, istifa kararını açıkladıktan sonra süreci etkilemek istemiyor. Yaptığımız konuşmalarda bu konuda bir beyanda bulunarak, partinin yeni bir kadro oluşturması sürecini tıkamak istemiyor. Bu konudaki düşüncesini şöyle özetleyebilirim:

“Benim için önemli olan CHP’nin bütünlüğü, çizgisi ve politikalarıdır. Bunlara sahip çıkacak yeni bir kadronun ortaya çıkmasını sevinç ve mutlulukla karşılarım. Ben de partinin ve bu kadronun başarısı için elimden gelen desteği veririm.”

Genç kadro

Baykal’a göre, bu aşamadan sonra ideal çözüm “dinamik ve genç bir kadro”nun parti yönetimini üstlenmesi ve CHP’nin temel çizgisinde yürümeye devam etmesi. Baykal, “Ben bunun için kapıyı açık tutmak istiyorum” diyor.

‘İsim zikretmem’

Baykal, parti genel başkanlığı ve yeni kadro için muhtemel isimler hakkında ne düşünüyor?
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin’in isimleri geçiyor. Baykal, bu yöndeki sorulara da kapalı. “Benim isim zikretmem çok yanlış olur” diyor ve ekliyor:

“Benim bir isim telaffuz etmem elbette doğru olmaz. Partinin kendi süreci içerisinde oluşması gereken bir durumdur. İsim zikretmek yanlış olur.”


Ya olmazsa?

Peki, CHP böyle bir oluşuma yönelmez veya böyle bir kadro çıkaramaz ve Baykal’ın dönmesinde ısrarlı olursa ne olacak? Baykal her şeye rağmen “Dönmüyorum” mu diyecek? Deniz Bey, bu soruya yanıt vermek istemiyor. “Elbette partiye karşı bir sorumluluğum var” diyor ama, “Olmazsa, diye düşünmeyelim, bu kapıyı kapatmak olur” diye de ekliyor.
Genç ve dinamik bir kadronun ortaya çıkması ve parti yönetimini üstlenmesini samimiyetle istediğini vurgulayan Baykal’a göre, onu üzecek olan, parti içi gerginlikler yaşanması, parçalanmalar olması, partinin çizgisinin ve yapısının değişmesi...


‘Meydan meydan gezerim’

Türkiye anayasa değişikliği konusunda referanduma hazırlanırken, Baykal istifa etti. Merak edilen bir konu da referandum gerçekleşirse Baykal’ın ne yapacağı? Baykal, yeniden genel başkanlığı kabul etmezse, bu süreçte ne yapar?

Baykal, bu sorulara hiç tereddüt etmeden yanıt veriyor:

“Benim görüşlerimi topluma aktarmak için özel bir sıfat taşımama gerek yok. Görüşlerimi topluma iletme olanağım var. Bunun için genel başkan olmam gerekmiyor. Ben anayasa değişikliği sürecinde mücadele verdim. Bunu genel başkan olduğum için yapmadım. İnandığım için yaptım. Referandum olursa da yine yaparım. Meydan meydan gezerim, partimin görüşlerini aktarırım. Referandum gerçekleşirse bunu yapacağım.”


‘Dedikoduyla ilgili değilim’

Baykal, internete verilen kaydın iktidarın onayıyla, duvarlara, eşyalara yerleştirilen kameralarla elde edilmiş görüntülerden yüksek teknolojiyle üretildiğini belirtti. Ancak, içeriğiyle veya Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’la ilgili bir şey söylemediği için eleştiriliyor.

Baykal, olayın bu boyutuyla ilgilenmenin işin “dedikodu” boyutuyla ilgilenmek olduğunu düşünüyor. “Ben dedikoduyla ilgili değilim, o nedenle bir isim telaffuz etmeye de gerek görmedim” demekle yetiniyor.

Erdoğan’dan ne bekliyor?

Baykal, internete verilen görüntülerle ilgili olarak hükümeti suçlamasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği tepkiyle de ilgili görünmüyor. Baykal’ın Başbakan Erdoğan’dan beklentisi, bu işi kimin veya kimlerin yaptığının ortaya çıkarılması. Baykal, Başbakan Erdoğan’ın tepkisini öğrendikten sonra, “Başbakan neden öbür tarafıyla ilgileniyor? Onu ilgilendiren tarafı o değil. Ben Başbakan’dan ‘bu komployu ortaya çıkarmak benim boynumun borcudur’ demesini beklerdim. Başbakan olarak bu onun görevidir, sorumluluğudur” değerlendirmesini yapıyor.

Erdoğan: Delili neymiş?

Başbakan Erdoğan’ın, Deniz Baykal’ın istifa konuşmasını televizyondan izleyemediği kaydedildi. Daha sonra kendisine sunulan haber özetlerinden bilgi sahibi olan Başbakan’ın, açıklama yapmaya karar verdiği gelen bilgiler arasında.

Erdoğan’ın, Baykal’ın hükümeti suçladığı konuşmasını kurmaylarıyla değerlendirirken de, “Neden böyle bir suçlama yaptığını anlayabilmiş değilim. Delili neymiş? Bu suçlamayı neye dayanarak yapıyor?” sorularını da gündeme getirdiği öğrenildi.

‘İsim zikretmem’

Baykal, parti genel başkanlığı ve yeni kadro için muhtemel isimler hakkında ne düşünüyor? Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin’in isimleri geçiyor. Baykal, bu yöndeki sorulara da kapalı. “Benim isim zikretmem çok yanlış olur” diyor ve ekliyor: “Benim bir isim telaffuz etmem elbette doğru olmaz. Partinin kendi süreci içerisinde oluşması gereken bir durumdur. İsim zikretmek yanlış olur.”

Murat YETKİN- Radikal

Deniz Baykal, 10 Mayıs’ta istifa ettiği CHP’nin başına 22-23 Mayıs’taki Kurultay ile dönecek mi?
Ankara’da iki gündür siyasetle ilgilenen herkesin sorduğu soru bu.

Bazı CHP vekillerinin Kurultay’da adaylığını koyacak kişileri peşinen hain ilan ederek, örneğin Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘Aday değilim’ açıklaması yapmak zorunda bıraktığı, il başkanlarının televizyon canlı yayınlarında ‘Geri dön’ imzası toplama yarışına girdiği, Baykal’ın oturduğu Angora Evleri sitesi önünde partililerin ‘Geri dön’ çadırları kurduğu, hatta açlık grevi ilan ettiği bir ortamdan söz ediyoruz.

Baykal’ın başına gelen görüntü darbesi ve dördüncü gün gelen istifa, CHP’nin vücut kimyasını bozmuş durumda.

Cumhuriyet’i kuran kadrolar tarafından kurulmakla haklı olarak övünen, sosyal demokrat çizgide olduğunu ilan ederek Sosyalist Enternasyonal üyesi olan, ana muhalefet partisi CHP’nin Baykal’ın atması gereken onur adımını atmasını kabul edememesi travmatik bir durum.

CHP Kurultay’a, Türkiye referanduma giderken ortaya çıkan bu travma, Baykal’ın ısrarlara dayanamayarak yeniden CHP’nin başına geçmesiyle atlatılabilecek mi?

Yoksa Türkiye’yi yakından izleyen Batılı diplomatların sorduğu ‘CHP intihar eğilimine girdi’ kanısını haklı mı çıkaracak?

Baykal: Tercihim yeni isim

Yalnızca Ankara ve İstanbul’da değil, Vaşington ve Brüksel’de de merak edilen bir soru CHP’nin ve Baykal’ın geleceği.

Baykal ile dün bu konuyu telefonda görüşme imkânı buldum. Sorularıma şu yanıtları aldım:

* CHP içinde size ‘Geri dön’ kampanyaları açılıyor, sizi Kurultay’da yeniden başlarında görmek istiyorlar. Bu konuda yeni bir görüş oluşturdunuz mu?

* Bir görüş oluşturdum ve istifa ettim. 22 Mayıs’ta CHP’nin Kurultay’ında da bulunmayacağım. Bu Kurultay’da parti kendi içinde yeni bir başlangıç oluşturmalı. Ben de Anayasa süreci olsun, referandum kampanyası olsun, seçim kampanyası olsun bu yeni başlangıçta etkin olarak yer almaya, üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım. Etkili bir mücadele sürecinde partime her türlü desteği vermeye hazırım. Görüşüm budur.

* Sizin gıyabınızda aday gösterilip seçilmeniz mümkün. Bu durumda tutumunuz ne olacak?

* Henüz ortada bir şey yok. Bakarsınız bir başka isim üzerinde bütünleşme sağlanır. Benim tercihim, arkadaşların parti içinden yeni bir isim üzerinde mutabık kalmaları. Arkadaşların Parti içinden bir başka ismin etrafında bütünleşmelerini tercih ediyor, bunu teşvik ediyorum.

* Tercih ettiğiniz bir isim var mı?

* Ben kimsenin ismini söylemek durumunda değilim. Bunu doğru da bulmuyorum. Ancak arkadaşlarımın içlerinden bir isim etrafında bütünleşmelerini tercih ettiğimi söylüyorum.

* Peki sizi aday gösterirlerse bunu kabul edecek misiniz?

* Yeniden aday olmak gibi bir planım yok. Yeniden aday olma gibi bir talebim de yok. Ortada şu anda böyle bir durum da yok. Ben partimin yeni bir başlangıç yapmasını istiyorum. Buna şans tanımak lazım.

CHP’ye şans tanımak

Baykal, görüldüğü gibi Kurultay’da CHP’nin başına yeniden geçme ihtimalini kesin bir dille reddetmiyor. Ancak CHP’nin başına yeni bir ismin geçmesini tercih ve teşvik ettiğini ‘Yeni başlangıca şans tanımak lazım’
sözleriyle ifade ediyor.

Bunun için öngördüğü ölçüler aslında sözlerinin satır aralarında gizli.


‘Yeni başlangıç’ yapması için CHP’ye şans tanıyacak yeni isim Baykal’a göre;

1- ‘İçeriden’ yani mevcut yönetim kadroları içinden çıkmalı,
2- ‘Arkadaşların’, yani yönetim kademelerinin üzerinde anlaşmasıyla bulunmalı.
Bu ölçütlerin akla getirdiği, Baykal’ın bulunacak bu ismin aday gösterilmesiyle, tercihen tek aday ile Kurultay’da genel başkanlık seçimine gidilmesinden yana olduğu.
Ya da başka adaylar çıksa bile, kendi oluşturmuş olduğu yönetimin üzerinde mutabık kalınan adaya tam destek vermesini tercih ettiği...
Baykal ve ekibinin oluşturduğu yönetim içinde, yönetim içindeki mutabakatla ortaya çıkacak yeni CHP Genel Başkanı’nın, CHP’ye yeni bir şans tanıması mümkün mü? CHP’ye yeni bir başlangıç yaptırması mümkün mü?
Bunlar ileriki günlerde çok tartışılacak konular.
Ancak anlaşılıyor ki Baykal, başına gelenlerin ardında bir hükümet komplosu bulunduğu iddiasını Kurultay’a kadar kamuoyu gözünde kanıtlayacak bilgi ve belgeleri ortaya koysa da, koymasa da CHP’nin başına geçmenin ne kadar iyi bir fikir olduğundan emin değil.
Baykal, CHP’nin başına dönmesindense, yeni bir isimle yeni bir başlangıca şans tanımayı denemek konusunda haklı.
CHP ve CHP’nin ana muhalefet görevi üstlendiği Türk siyaseti bu travma ardından, mevcut yönetim içinden çıksa da, yeni bir isimle yeni bir başlangıcı hak ediyor.

Ali ÖZTUNÇ- Gazete Habertürk


Baykal, Habertürk’e konuştu ve CHP’deki “Geri dön” baskılarına sonuna kadar direneceğini açıkladı

‘GİZLİ BİR PROJEM YOK’

“İstifam, taze bir başlangıç şansı olmalı. Bunu parti sağlarsa ben de devrede olurum. Çıkar, gezer, dolaşırım. Emin olun, gizli projem yok. Her türlü katkıyı vermeye hazırım, kimseyle problemim yok.”

‘TEK DERDİM TÜRKİYE’

“Bu durum bana yeni görev veriyor. İstiyorum ki ben olmadan da parti yükselen konumunu sürdürsün. Tek derdim Türkiye; kişisel ve makam hırsım değil. Türkiye’yi bunlara bırakmamalıyız.”

‘YİNE GEREĞİNİ YAPARIM’

“Beni rahatsız edecek tek olay, partinin dağınıklığa girmesi. Sahipsizlik olursa, sorumluluğum devreye girer. Kimsenin gözyaşına bakmam, gereğini yaparım.”

Sahipsiz görürsem gereğini yaparım

Önceki gün genel başkanlık görevinden istifa eden Deniz Baykal, “Geri dön” baskılarına direneceğini ifade etti. HABERTÜRK’ün sorularını yanıtlayan Baykal, “Makam mevki peşinde değilim. Ben bunları aştım. Partideki yerim makamla sınırlı değil. Şu makama gelmişim, şu odada oturmuşum, imza yetkim olmuş, bunlar önemli değil. Tek derdim partinin yükselişini sürdürmesi için taze bir başlangıç yapmasıdır” dedi

CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden Deniz Baykal, “Geri dön” baskılarına direneceğini ifade etti. HABERTÜRK’ün sorularını yanıtlayan Baykal, “Partideki yerim makamla sınırlı değil. Şu makama gelmişim, şu odada oturmuşum, imza yetkim olmuş, bunlar önemli değil” dedi. Verdiği kararın arkasında durma niyetinde olduğunu ifade eden Baykal, “Parti bir iç gerginliğe sürüklenmemelidir. En büyük korkum bu. Ama böyle bir şey olursa benim partiye karşı sorumluluğum devreye girer ve gereğini yaparım. Kimsenin de gözünün yaşına bakmam” diye konuştu.

Deniz Baykal şu görüşleri dile getirdi:

GİZLİ BİR PROJEM YOK: Benim istifam, yeni bir taze başlangıç şansı olmalıdır. Bunu parti sağlamalıdır. Bu sağlanırsa ben de bütün gücümle devrede olurum. Çıkarım, gezerim, dolaşırım. Ben, bu kararımı sonuna kadar zorlama niyetindeyim. Emin olun gizli bir projem yok. Ne söylüyorsam o.

MAKAMLA SINIRLI DEĞİL: Partime, kişilere, örgütüme bir kırgınlığım, küskünlüğümyok. Kimse ile bir problemimyok, her türlü katkıyı vermeye hazırım. Gördümki benimpartide bir yerimvar. Partideki yerim makamla sınırlı değil. Şu makama gelmişim, şu odada oturmuşum, imza yetkimolmuş, bunlar önemli değil.

TEK DERDİM TÜRKİYE: Bu durum bana yeni görevler veriyor, biliyorum; farkındayım, gereğini yaparım. Ama istiyorum ki ben olmadan da parti, yükselen konumunu sürdürsün. Çünkü çok iyi bir noktadayız. Türkiye’yi bunlara bırakmamamız gerekiyor. Tek derdim Türkiye, kendi kişisel ve makam hırsım değil. Türkiye’yi bunlara bırakmamalıyız.

SORUN DAĞINIKLIK: Partiyi sahiplenerek daha derli toplu bir çözümü parti içinde oluşturursak iyi olur. Ben de bu konuda katkı vermeye hazırım. Bu açıdan beni ilgilendiren bir durum oluşursa kaçmam. Mevki,makam hevesinde değilim. Artık bunları geride bıraktım. Ben, güzel bir çözüm istiyorum. Yeni, taze başlangıcı yapma noktasında olmalıyız. Beni rahatsız edecek tek olay, partinin bir dağınıklık içine girmesi, iç gerginliğe sürüklenmesidir. Bir sahipsizlik olmamalıdır. Buna izin vermem. Böyle bir şey görürsem, benim partiye karşı sorumluluğum devreye girer. Kimsenin de gözünün yaşına bakmam, gereğini yaparım.


Onur KONURALP- Hürriyet

Deniz Baykal, eski CHP Genel Başkanı sıfatıyla uyandığı ilk günün sabahında “Referandum süreci başlarsa Anadolu’ya sanki ben partinin genel başkanıymışım gibi gene çıkarım. Arkadaşlarımla gezerim, dolaşırım. Ancak Kurultay’da aday değilim” açıklamasını yaptı.

Baykal’ın Hürriyet’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Partinin yeni bir başlangıca ihtiyacı var

* Geri döneceğinize yönelik iddia ve beklentiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben bir karar aldım, bu karar doğrultusunda partinin yeni bir başlangıca ihtiyacı var. Partinin iç dinamikleriyle, süreç içinde inisiyatif alacak arkadaşlarımızın girişimleriyle, böyle bir sürecin şekillenmesini yürekten istiyor, diliyorum. Bundan büyük mutluluk duyarım.

* Partiye katkınız hangi düzeyde sürecek?

Böyle bir sürecin gelişmesinin ardından ben de elimden gelen tüm desteği, katkıyı, mücadeleyi vermeye hazırım. Tüm sürece omuz vermeye hazırım. Referandum süreci başlarsa, Anadolu’ya sanki ben partinin genel başkanıymışım gibi gene çıkarım. Arkadaşlarla gezerim dolaşırım, dört koldan gayret ederiz.

* Açıklamalarınız CHP örgütüne yönelik “Baykal’sız bir gelecek mi?” mesajı mı?

Böyle bir oluşumun ortaya çıkmasını temenni ediyorum, yardımcı olmaya da katkı vermeye de hazırım. Ancak, bu benim dışımda harekete geçecek arkadaşlarımızın kararlarıyla oluşacak bir tablodur. Örgütümüzün birkaç gündür içinde bulunduğu duygusal tabloyu aşarak, hızla böyle bir çözümü değerlendirmesini bekliyorum. Baykal’sız bir çözümü. Bundan mutluluk duyarım her türlü katkıyı da veririm.

* İlk geceniz nasıl geçti?

Gece geç vakte kadar telefonlara bakarak geçirdim. Ailemin de desteğini vurgulamam lazım. Ataçlar bizdeydi, torunlar. Aslı da geliyor, hep beraber olacağız. Yeniden toplanacağız. Sabah da yürüyüş grubu geldi, 12 kişi bizdeydi.

Rock konserlerine bile fırsatım olacak

* Bu istifa uzun süredir yapmaya vakit bulamadığınız istekleriniz gerçekleştirme fırsatı verir mi?

(Gülerek) Tabii, kitap müzayedelerine, Türkiye’nin henüz keşfetmediğimiz yörelerine, hatta rock konserlerine dostlarımızla gitme fırsatım olacak. Okumaya devam edeceğim. Ve torunlarla vakit geçirilecek.

* Belki bir dönem sizin de bulunduğunuz Columbia Üniversitesi’ne kabul edilen torununuzu ABD gezisinde yalnız bırakmazsınız, okul kaydına birlikte gidersiniz...

Torunumu Columbia’ya götürmek içimden geçiyor, tabii. Bakalım.

Köşe yazarlarından, Baykal dönsün mü dönmesin mi tartışması

Kaset skandalının ardından Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmesi bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi.

Günlerdir kaseti kimin ya da kimlerin dolaşıma soktuğu, neyi hedeflediği gibi bir dizi tartışma yaşandı. Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmesinin ardından da geri dönüp dönmeyeceği, CHP'nin ve Türkiye'nin geleceği üzerine birçok senaryo ortaya atıldı. Medyada da hemen hemen tüm gazetelerde köşe yazarları bu konudaki fikirlerini okuyucularıyla paylaştı.

İşte konuya ilişkin köşe yazarlarının yazdıkları...

Kurtarıcı olamaz

Güngör Mengi / Vatan

...Yazıktır, iki haftadan çok zaman kaybedilmiştir. Hiç değilse Baykal’ın istifasının yarattığı fırsat doğru kullanılmalı ve gelecek kazanılmalıdır.

Nedeni her neyse, istifaya mecbur olmuş bir lider kurtarıcı olamaz. Halbuki Türkiye, kurtarıcı özelliklere sahip liderlere muhtaç durumdadır. Dikkat!.. Tayin yoluyla geldiği görüntüsü veren bir yeni lider öyle bir misyonu taşıyamaz. Kimin hayali ve yüreği yetiyorsa, liderliğe talip olduğunu göstermeli, almak için de cesaretle ileri atılmalıdır. Çünkü şartlar ve gelecek, CHP dünyasından cesaret ve fazilet talep ediyor.

Baykal geri dönemez

Mustafa Mutlu / Vatan

Kurgu ya da montaj; ne olursa olsun, o görüntülerdeki kişiler eğer gerçekten Deniz Baykal ve Nesrin Baytok’sa...

Yandaşları değil 800, 800 bin imza toplasa nafile... Baykal geri dönmez! Bu rezaletin aylara, yıllara yayılmasına...

Sadece kendisinin ve Nesrin Hanım’ın değil...

İki ailenin ve koskoca bir partinin bu kadar yıpratılmasına izin vermez... Bu riski asla göze almaz!


Önemli olan yenilenme olup olmayacağı

Taha Akyol / Milliyet

CHP’nin uzun vadeli geleceği açısından, Baykal’ın dönüp dönmemesinden daha önemli olan, bu partide 1970’lerdeki Ortanın Solu hareketi gibi bir açılım, bir yenilenme olup olmayacağıdır. 1970’lerde “Ortanın Solu” CHP’nin oylarını yüzde 33’ten yüzde 42’ye çıkarmış, demek ki sağdan da epey oy çekebilmişti.


Değişeme dönük alternatif çıkması uzak ihtimal

Hasan Cemal / Milliyet

CHP’nin örgütsel yapısı, yani teşkilat düzeni, Baykal tarafından yıllar içinde öylesine oluşturulmuştur ki, oradan Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ‘değişim’e dönük bir siyasal alternatif çıkması yakın ihtimal değildir.

Türkiye’de demokrasi ve istikrar açısından büyük önem taşıyan ‘muhalefet boşluğu’ meselesi, büyük ihtimalle, 22 Mayıs’taki CHP kurultayı sonrasında da devam edecektir.

AK Parti'yi rahatlatacak

Mehmet Ali Birand / Posta

Baykal’ın sahneden ayrılışı, Ak Parti’yi rahatlatacaktır. Kim ne derse desin, Ulusalcı kesim hiç değilse, CHP’nin toparlanması ve kendine yeni ve etkili bir lider bulmasına kadar ki sürede sahipsiz kalacaktır. Baykal gibi onları savunacak bir başka lider çıkana kadar da, bir bocalama döneminden geçilecektir. Referandumu kolayca atlattığı taktirde, Ak Parti iktidarının 2011 seçimlerini dahi erkene alması ve CHP tam toparlanamadan ülkeyi sandığa götürmesi, gözardı edilemeyecek bir olasılıktır.

Silivri'ye gönderilemedi evine gönderildi

Yılmaz Özdil / Hürriyet

Mesele, Deniz Baykal’ın meselesi değildir... Silivri’ye gönderilemediği için evine gönderilen Baykal, bu “manevi suikast”la susturulursa, konuşacak kimse bulamazsınız bu memlekette.

Sol, CHP ve Baykal ile olmayacak

Hasan Bülent Kahraman / Sabah

Kabul etmek gerekir ki bugün Ergenekon sonrası dönemi yaşıyoruz. Derin yapı bir ölçüde çözülmüştür. Mantık dışı bir ulusalcılık-Kemalizm odağında kutuplaştırılan Türkiye'nin üstündeki kapak atmıştır ve toplum şimdi yeni bir dünyaya gözünü açmaktadır. Bu, reel siyasetin dünyasıdır. Oysa 2002 sonrasında Soğuk Savaş döneminin 1970 modeli siyasetiyle devam ediliyordu. Yeni kavramların, ihtiyaçların biçimlendireceği yeni bir siyasal yapıya da söyleme de ertelenemez bir ihtiyacın duyulduğu şu dönemde bu işin CHP ve Baykal ile olmayacağı muhakkaktır dendi.

Yani post-Ergenekon döneminin getirdiği siyasal dönüşümün ilk sinyalidir Baykal'ın gidişi.


CHP, Kemalist bir parti mi olacak

Mehmet Altan / Star

Madem Baykal ve CHP konuşuyoruz, o zaman temel ve ciddi soruya dönelim. Gerçekten de temel soru, CHP “Kemalist bir parti mi olacak, yoksa sosyal demokrasiye doğru kanatlanmaya mı çalışacak?” Soru daha genişletilerek şöyle de formüle edilebilir: CHP Birinci Cumhuriyetçi olarak dünde mi kalacak, yoksa 2. Cumhuriyetçi bir anlayışla bugüne doğru mu kımıldayacak?


Yeni Türkiye'nin, 'Erdoğan' ve 'Baykal'sız kurulma arzusu

Şamil Tayyar / Star

Kabul etmek gerekir, video operasyonu, sadece CHP’de lider değişikliğiyle muhalefeti yeniden dizayn etmeye yönelik sıradan bir girişim değildir. Operasyondaki nihai hedefin, daha büyük ölçekli kurgulandığı iddiası giderek ağırlık kazanıyor. Başka bir ifadeyle, yeni Türkiye’nin “Erdoğan” ve “Baykalsız” kurulması arzusu, güçlü bir şekilde hissediliyor. Dolayısıyla, operasyonun yatırım alanı, önümüzde genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimidir. Referandum sadece bir araçtır. Kuşkusuz, böyle bir projeyi sadece iç dinamiklerle izah etmeye çalışmak sağlıklı sonuç doğurmaz. Yerel ittifakın uluslararası koordinatları çok önemlidir.


Baykal 'ağabey' konumunda kalmalı

Oray Eğin / Akşam

Samimi düşüncem, Baykal'ın bu kaset olayının iç yüzü ortaya çıkana kadar liderliği düşünmemesi, CHP'de sadece bir 'ağabey' konumunda kalması yönünde... Seçmenin de gönlünden geçen bu aşamada bu. Bununla beraber her fırsatta kaset komplosunun bir hükümet sorunu olduğunu tekrarlayıp her yerde hesabını sorması, bu komplonun çözülmesi için baskı yapması gerektiğine de inanıyorum. Asla peşini bırakmamalı, sesinin çıkabildiği en yüksek şekilde durmaksızın bu konuyu canlı tutmalı. Bu mücadelenin sonunda Baykal, birikimi ve desteğiyle Kılıçdaroğlu'nun CHP'sini iktidara taşıyacak en kuvvetli temel taşlarından da biri olacaktır kuşkusuz. Kuvvetli bir CHP hükümetinde Deniz Baykal'a düşecek görev de şimdiden bellidir: Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olmalıdır...


http://www.t24.com.t

Hiç yorum yok: