13 Temmuz 2010

Uluslararası Emek Haberleri

Uluslararası Emek Haberleri


Cum, 09 Temmuz 2010


Yunanistan'da Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Grev Dalgası Yükseliyor

AB ve IMF ile imzalanan anlaşma çerçevesinde “kaçınılmaz” olarak tanımlanan ve krizin yükünü emekçilere yıkmaya yönelik politikalara karşı Yunanistan’da emekçilerin direnişi yükselmeye devam ediyor.

Kamu ve özel sektör çalışanları, hükümetin sosyal güvenlik yasa tasarısını ve çalışma ‘reformlarını’ protesto etmek amacıyla 8 Temmuz’da 24 saatlik greve gitti. Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası (EEEKE),10:00-14:00 arası olmak üzere 4 saat greve gideceklerini açıkladı. Bazı kaynaklara göre, EEEKE 14 Temmuz 2010 tarihinde ayrıca bir 24 saatlik greve gitmeyi planlıyor. Yunan adalarına feribot seferleri yapılmadı. Okullar, mahkemeler ve devlet hastaneleri çalışmadı. Gazeteler çıkmadı.

Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu (ADEDY) ve İşçi Sendikaları Federasyonu (GSEE) çağrısıyla yapılan grevde emekçiler 9 Temmuz’da Parlamentodan geçirilmesi planlanan sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı çıktılar. Tasarıya göre, 2018 yılından itibaren emekli maaşlarında yüzde 7 oranında kesinti yapılacak, emeklilik yaşı ve süresi artırılacak. Reform paketine 7 Temmuz gecesi yapılan meclis oturumunda 137’ye karşı 159 oyla destek gelmişti.

2. ABD Sosyal Forumu
Daha önce Haziran 2007 tarihinde Atlanta’da gerçekleşen ABD Sosyal Forumunun ikincisi 22–26 Haziran 2010 tarihinde Detroit’te gerçekleşti. 2. ABD Sosyal Forumu 2008 mali krizinin başlangıcından bu yana ilerici toplumsal hareketlerin ilk büyük çaplı buluşması niteliğini taşıyor.

Sadece “başka bir dünya mümkün” değil, aynı zamanda “Başka bir Amerika gerekli” sloganıyla düzenlenen forumda, ABD’deki toplumsal mücadelelerin dünyadaki diğer toplumsal mücadeleler açısından önemli olduğu vurgulandı. ABD’nin uluslar arası sistemdeki merkezi rolüne dikkat çekilerek, sermayeye karşı daha güçlü bir direnişin ABD’de gerçekleşmesinin diğer bölgeler açısından önemli sonuçlar doğuracağına dikkat çekildi.

Forumun düzenleyicileri, Chrysler, GM ve FORD gibi üç büyük otomotive şirketinin kurulduğu yer olan Detroit’in önemine dikkat çekti. Son 20 yıl içerisinde, 80’lerden itibaren bu şirketlerin üretimlerini denizaşırı bölgelere kaydırmasıyla, işsizliğin sorun oluşturduğu ve büyük göçler veren Detroit'te, 20 yıl öncesine kıyasla evlerin yüzde 40’nın boş olduğu, işsizliğin ise yüzde 30’ların üzerine çıktığı kaydedildi.

USW ile ALCOA arasındaki İş Sözleşmesi
ABD’deki Birleşik Çelik İşçileri’nde (USW) örgütlü 5400 işçi dünyanın 2. büyük alüminyum üreticisi ALCOA şirketi ile 24 Haziran 2010 tarihinde 4 yıllık sözleşme imzaladı. Geriye dönük olarak 1 Haziran’da başlayacak sözleşme 15 Mayıs 2014 tarihine kadar sürecek.

USW ve ALCOA’nın Nisan ve Mayıs ayları boyunca 6 hafta süren görüşmeleri sonucunda USW’nin eyaletlerdeki şubeleri 31 Mayıs’ta grev kararı alırken, USW ve ALCOA grevi önleyecek şekilde karşılıklı görüşmeleri 11 saat daha uzattı. Uzatılan görüşmeler sonrasında gizli oyla yapılan oylama sonucunda ABD’deki 8 eyaletteki 11 işletmesindeki işçilerin yüzde 68’i varılan anlaşmayı onayladı.

Varılan yeni anlaşma sonucunda işçilerin sağlık sigortaları konusunda bütünsel toparlamadan kaçınılırken, yeni işe başlayanlara yönelik emeklilik sağlık sigortası kapsam dışı bırakıldı. İşçilerin sağlık harcamaları konusunda ALCOA’nın yaptığı açıklamada yıldan yıla artan sağlık harcamalarının rekabet gücünü düşürdüğü öne sürüldü. İşçilerin ödediği sağlık sigortası primleri arttırıldı. Sözleşmede ücretlere ilişkin olarak da, ilk iki yıl boyunca ücretlerde artış olmaması; 2010 yılı için aktif çalışanlara yönelik 1000 dolar ve 2011 yılı için de 1750 dolar toptan ödeme yapılmasına; sonraki iki yıl için ise ücretlerde yüzde 2.5 zam yapılmasına karar verildi.

11 üye sendika liderlerinin yanı sıra 4 küçük sendikadan oluşan USW’nin Alcoa Aliminyum Pazarlık Konseyi, ALCOA’nın sigorta kapsamını düşüren ve işçileri mağdur eden sağlık planı konusunda geliştirdiği “Seçimler” planını reddetti. Diğer taraftan, yeni sözleşmenin işçiler tarafından ödenen primleri arttırmasına rağmen, sendikalı olmayan ALCOA çalışanlarından daha az ödediklerini ifade etti.

COBAS Grevi Sonrası
İtalya Taban Komiteleri Sendikaları’nın(COBAS) çağrısıyla 7-15 Haziran 2010 tarihleri arasında Berlusconi hükümetinin eğitim 'reform'larına karşı haklarını savunmak üzere öğretmenler greve gitti.

İtalya Taban Komiteleri Sendikaları (COBAS) temsilcisi grevlerinin başarılı geçtiğini kaydederken, liselerdeki 27000 sınıfın 19000’nin yani yaklaşık yüzde 70’nin ders yapmadığı bildirildi. Aslında greve katılımın daha çok olabileceği, ancak 20 yıl önce başta İtalya Genel Emek Konfederasyonu (CGIL) olmak üzere “tekelci” sendikalar olarak tanımladıkları sendikaların düzenleyip onayladıkları düzenlemelerle 1990 yılında grev hakkının anayasa düzeyinde engellendiği kaydedildi.

Kamu eğitimine yönelik bir saldırı niteliği taşıyan lise “reformu”na karşı 12 Mart’ta da greve giden çalışanlar, lise “reform”unun geri çekilmesi, binlerce iş olanağının yok edilmemesi, okulların ve ders konularının azaltılmaması, Brunetta ve Aprea tasarıları, emeğin hiyerarşilendirilmemesi ve temel eğitimi terketme yaşının 15'e çekilmemesi, geçici işçi istihdamına karşı, okullara daha geniş bütçe ayrılması, eğitim sektöründe birlik demokrasisi ve örgütlenme haklarının geri verilmesi için eylem ve etkinliklerine hız vermeden devam edeceklerini bildirildi. 25 Haziran’dan itibaren “reform” tartışmaları boyunca Parlamento önünde sürekli oturma eylemine gideceklerini ve gösteriler düzenleyeceklerini tekrarladılar.

25 Haziran Genel Grevi Sonrası
Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi, İtalya’da da kamu harcamalarını 25 milyar Euro daraltarak borç yükünü emekçilere yükleyen paket tepkiyle karşılandı. 25 milyar Euro’yu bulan paket, 1 milyondan fazla emekçiyi sokaklara döktü. İtalya Sendikalar Birliği’nin (CGIL) çağırıcısı olduğu greve, ülke genelinde katılım sağlandı. Grevde aynı zamanda hükümetin tasarruf tedbirleri kapsamında, ücretleri 2013 yılına kadar dondurması ve kamu sektöründe 400 bin işyerinin tasfiye edilmesi protesto edildi. Kamu sektöründe memurlar 24 saatliğine iş bırakırken, özel sektör çalışanları dört saat greve gitti. Grevin ana sloganı “Tüm yük bizim omzumuzda” oldu.

Kültürel faaliyet gösteren kurumlar da hükümetin kemer sıkma politikalarını protesto etmek için 29 Haziran Salı günü opera binaları ve tiyatrolarını kapattı.

İtalyan sol partileri ve küçük sendikalar genel grevi desteklerken, CISL ve UIL sendikaları üyelerini greve çağırmadılar.

İtalya İşverenler Örgütü (Confindustria) ise, raporunda ülkenin resesyondan çıktığını ancak işsizliğin büyüdüğünü kaydetti. 2010 yılının ilk üç ayında işsizlik oranı ortalama yüzde 9,1 artış gösterdi. Bu da son üç yılın en yüksek değeri olarak dikkat çekiyor. Buna rağmen 400.000 işyerinin kapatılması planlanıyor. Böylece sağlık sektöründe 156.000 işyeri, hizmet sektöründe 59.000, eğitim sektöründe ise 80.000 işyeri yok edilecek. Ayrıca emekli olan her 5 kişiden sadece birinin yerine yeni biri alınacak.

Foxconn’daki İntiharlara İlişkin Son Gelişmeler
Apple, Dell, HP, Nintendo, Nokia ve Sony için üretim yapan Çin merkezli şirket Foxconn’da yılbaşından bu yanan 11 kişinin ölümü ve 13 kişinin ağır yaralanması ile sonuçlanan intihar olaylarına ilişkin olarak ITUC, hükümet ve şirketleri sorumluluklarıyla yüzleşmeye davet ediyor.

Diğer taraftan, hepsinin göçmen işçilerden oluştuğu 12. intihar teşebbüsünden sonra, şirket neden yaptığına ilişkin bir açıklama yapmasa da, yüksek katlı binaların altına ağ gerdirmiş.
(Gerilen ağların resmi için: http://gizmodo.com/5574993/foxconn-is-installing-safety-nets-on-buildings)

Çin’de toplam 800.000 işçi istihdam eden firmadaki bu olayların başlıca nedeni olarak, çalışma koşullarının ağırlığı, sert yönetim tarzı ve Çin’in rekabetçi ihracat modeli arasında sıkışan genç göçmen işçilerin tekin olmayan durumları gösteriliyor.

İntiharlara ilişkin, ITUC gerek Çin hükümetini, gerek Çin Sendikalar Konfederasyonu’nu (ACFTU), gerekse Foxconn’u üretim zincirlerinden biri olarak kullanan şirketleri sorumlu davranmaya ve mağdur olan ailelere gerekli desteği sağlamaya davet ederken, hükümete de geç kalınmadan araştırmaları başlatması yönünde baskıda bulunuyor.

Diğer taraftan şirket 7 Haziran günü 1 Ekim itibariyle yüzde 70’e varan zam sözü verdi. İlk etapta yüzde 30 ve şimdi yüzde 70 zam kararı alan şirket, 1 Ekim 2010 tarihine kadar hiçbir çalışan intihar etmemesi durumunda bu zammı uygulayacağını duyurdu. Şirket o tarihe kadar işyerindeki herkese psikolojik destek verileceğini de bildirdi. Şirketin kurucusu Terry Gou, alınan zam kararının işçilerin saygınlığı ve güvenliğini artırmak amacıyla alındığını söyledi.

Macaristan'da Barınma Hakkı Mücadelesi
Macaristan Sosyal Forumu Barınma Hakkı’nın Anayasa’ya girmesi gerektiği konusunda karara varırken, yeni merkez-sağ hükümeti bu karara karşı çıktı. Eski Macaristan Anayasa Mahkemesi yargıcı da dahil olmak üzere çok sayıda kişi ve örgütün katıldığı Forum’daki Toplumsal Yuvarlak Masa toplantısında, bu hak çerçevesinde toplumsal bir ev inşa programının başlamasını talep etme konusunda uzlaşırken, bunun başlangıcı olarak son 2 yıl içerisinde borç ve iflas nedeniyle evlerini kaybeden binlerce kişinin evleri üzerindeki haklarını kaybetmiş olsalar da, evlerinde kalmalarını sağlayacak yönde devlete baskı yapmak. Özellikle işsiz olanların da bu risk altında olduğunu vurgulayan Forum, yeni koalisyonun ortaklarından Hıristiyan Demokrat parti ile yakın ilişki içerisindeki Hıristiyan Sosyal Çalıştayı’nın Forumun uzlaştığı bu karara karşı çıktığı belirtildi.

Metro Çalışanları Grevi
Hükümetin 15 milyar Euro’luk tasarruf tedbir paketi nedeniyle Metrolardan Sorumlu Madrid Bölgesel Hükümetinin çalışanların maaşlarının yüzde 5 oranında düşürme kararına karşı, 7500 metro işçisinin 29 Haziran’da greve gitti. Hükümet ile sendikalar arasında her hangi bir görüşme yapılmazken, sendikalar 30 Haziran’da eylemi süresiz eyleme dönüştürmeye yönelik oylamaya gitti. Bölgesel hükumet sözcüsü Ignacio Gonzalez, sendikalar "radikal pozisyonda" kalmaya devam ettikçe, çözümün mümkün olmadığını söyledi. Oylama sonucunda greve devam kararı alındı. Metro çalışanları, bir grev durumunda asgari ulaşım imkânının sağlanacağı yolundaki anlaşma hükümlerine uymayı reddettiler.

5 Temmuz Pazartesi günü yapılan yeni oylamada ise greve son verilerek, yönetimle görüşme yapılmasına karar verildi. Eğer görüşmeler sonucunda olumlu bir sonuç çıkmazsa, 12 Temmuz’da yeniden eylemlere devam edileceği kaydedildi.

Günde 2 milyon kişinin kullandığı metro ulaşımında yaşanan 4 günlük grev hayatı felç etti. Diğer taraftan, 29 Eylül günü ücretlerdeki kesintilere ve çalışma yasasındaki değişikliklere karşı 1 günlük grev kararı alındı.

http://www.kesk.org.tr/node/287

Hiç yorum yok: