25 Ocak 2010

BASBAKAN’DAN TEKEL İŞÇİLERİNE YANIT: AVCUNU YALA


BASBAKAN’DAN YANIT: AVCUNU YALA
23/01/2010

Hakları için direnen TEKEL işçilerinin genel grev çağrısına yanıt veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Avcunu yalarsın, avcunu” dedi.

BALYOZ Darbe Planı ile ilgili ne diyeceği merakla beklenen Başbakan, hedefine TEKEL işçilerini koydu. “Hükümet taleplerimizi dikkate almazsa genel grevle deviririz” diyen Tek Gıda-İş Başkanı Mustafa Türker’e seslenen Erdoğan, “Sen avcunu yalarsın, avcunu” dedi.

İŞÇİYE; ‘AVCUNUZU YALARSINIZ’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İl Başkanları Toplantısı’nda gündemi değerlendirdi. Herkes konuşmanın ‘Balyoz Eylem Planı’ iddialarıyla ilgili olmasını beklerken, Başbakan en sert yanını işçilere gösterdi. TEKEL işçilerine çatan Erdoğan, işçilerin genel grev taleplerine karşı “Avcunuzu yalarsınız” yanıtını verdi.

ÖFKESİ İŞÇİLERE

Olan öfkesini TEKEL işçilerine yönlendiren Başbakan, işçileri suçladı, taleplerini ve demokratik tepkilerini küçük gördü. Erdoğan’ın konuşmasında yer alan TEKEL işçileriyle ilgili bölümler:
*TEKEL işçilerinin yaptığı iş neydi biliyor musunuz? Ankara’da toplanan grup içindekiler, bunların hepsi TEKEL işçisi de değildir.
*Ajitasyon yapıyorlar, açız diyorlar. 2 yıldır, bunları çalışmadan maaşlarını ödeyerek o görevlerinde tuttuk.
*Şimdi kopardıkları kıyamet ne? TEKEL işçileri 4-c istemiyor, diğer 4-c’liler bu ülkenin vatandaşları değil mi?
*Ben işçi kardeşlerime sesleniyorum: Muhalefetin oyununa gelmeyin, marjinal örgütlerin tuzağına düşmeyin!
*Tek Gıda-İş’in başkanı diyor ki, “Biz gerekirse hükümet deviririz”. Lafa bak. Şimdi bu ifadeye ne denir? Sen avcunu yalarsın, neyi deviriyorsun, neyi deviriyorsun? Bu AKP 15 milyon seçmenin oyunu aldı. Sen AKP Hükümeti’ni devireceksin, senin kaç üyen var, neyle konuşuyorsun? Önce haddini bil. Bizi söylemeyi düşünmediğimiz ifadeleri kullanmaya mecbur etmesinler.

DARBE İÇİN NE DEDİ?

Başbakan Erdoğan, Balyoz Darbe Planı’na ilişkin ilk kez konuştu. Ancak öfkesini TEKEL işçilerinden çıkaran Başbakan, darbecilere ve TSK’ya karşı net açıklamalar yapmaktan kaçındı. Erdoğan, “Bugün nasıl olsa benim elimde güç var, unutma yarın bu güç elinden gidebilir. Bu hepimiz için geçerlidir” dedi. Erdoğan, darbe tartışmalarından çok sivil dikta eleştirilerine yanıt verdi. (Ankara/EVRENSEL)

Balyoz grevlere ve halka

Edip Başer TSK’nın hedefinde AKP’nin değil, kitlesel eylem yapan halkın ve işçilerin bulunduğunu vurguladı. Başer’in bu açıklamaları yaptığı sırada günlerdir eylemlerine devam eden ve büyük sempati ve destek uyandıran TEKEL işçileri “genel grev” çağrısı yapıyordu.
Planı hazırladığı iddia edilen Emekli Orgeneral Çetin Doğan, “Konuşmalar EMASYA Protokolü çerçevesinde yapıldı” diyerek kendini savundu. Doğan’ın bu açıklamasını yorumlayan Terörle Mücadele Eski Özel Koordinatörü Emekli Orgeneral Edip Başer, EMASYA protokolünü ve Doğan’ın sözlerini değerlendirdi.
‘TSK İŞÇİ GREVİNE ÖNLEM ALIR’
Başer, EMASYA Planını ise şöyle örneklendiriyor: “Eğer bir yerleşim biriminde olağanüstü bir durum ortaya çıkarsa, örneğin işçiler grev yaparsa, bu greve polis müdahale etti olaylar büyüdü. İlin valisi karar alır, ‘Ben askerden yardım alacağım’ der. Bu yasalarımızda var. Bu yardım taleplerine karşı silahlı kuvvetlerin unsurlarının kullanılmasının planlandığı olaya biz EMASYA Planı diyoruz.”
‘EMASYA’NIN KONUSU HALK OLAYLARIDIR’
Sözlerini, “EMASYA’nın açılımı, ‘Emniyet ve Asayiş’ Planı’dır. Bir halk olayıyla bu şekilde başa çıkamayacağı ortaya çıkarsa silahlı kuvvetlerden yardım istemesi halinde silahlı kuvvetler unsurlarını ne şekilde, nasıl kullanacağını ortaya koyan planlardır. Bunun için de silahlı kuvvetler muhtemel vazifeleri için o vazifenin yapılacağı anın yapılmasını beklemez ondan çok daha önce onunla ilgili olasılıklara dayalı planlar yapar. Ve bu planlar üzerinde de harp oyunlarında çalışmalar yapar. Sayın Çetin Doğan’ın söylediği de budur. Bir gerçek de doğru da budur” şeklinde sürdüren Başer, TSK’nın görevinin seçimle işbaşına gelmiş hükümetleri devirmek olmadığını belirtti.
PROVA: 1 MAYIS’TA
Antidemokratik olan protokol, “AKP’ye karşı” gibi sunulsa da, bizzat AKP Hükümeti tarafından 2007’den bu yana uygulanıyor. Pek çok kitlesel olayda polisin yanı sıra asker görevlendiriliyor. Bunun en dikkat çekici olanı ise 1 Mayıs’ta yaşandı. Taksim’de kutlamak isteyen işçilere karşı Taksim Gezi Parkı’da askeri birlikler, EMASYA protokolüne dayanarak konuşlandırıldı.
(HABER MERKEZİ)

ORDU BALYOZU ELDEN BIRAKMIYOR
GENELKURMAY Başkanlığı ‘Balyoz Harekat Planı’nı yine bildik gerekçelerle savundu: ‘İç düşman’ tehdidini ‘dış tehdit.’ Seminere dayanak olan ‘iç düşman’ tanımı dayanağını ‘Türkiye’nin Kırmızı Kitabı’ olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden alıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1961’den beri kullandığı 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinde “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır” ifadesi yer alıyor.
TSK’nın daha önce imza attığı darbe ve müdahaleler bu maddeye dayandırıldı. Aynı kanunun 36. maddesi TSK’ya ‘Harb sanatını öğrenmek ve öğretmek’ vazifesini veriyor. Maddedeki ‘Bu vazifenin ifası için lazım gelen tesisler ve teşkiller kurulur ve tedbirler alınır’ ifadesi, Genelkurmay’ın son planlarla gündeme gelen ‘harp oyunu’, ‘Plan semineri’ ve ‘tatbikatlar’ın yasal dayanağını oluşturuyor.
Türkiye’nin Milli Güvenlik Siyaseti, kamuoyunda ‘kırmızı kitap’ olarak bilinen ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne göre belirleniyor. Burada tehlikeler sıralanırken düşmanlar ‘iç ve dış’ olarak sınıflandırılıyor. Belge, ‘geniş ve esnek’ ifadelerle anlatılan iç ve dış düşmanlara karşı ‘mücadelede’ sorumluluk hükümetlere değil atanmış ‘güvenlik kuruluşlarına’ yükleniyor. TSK ise bu kuramların başında geliyor. Devlet, bu belgenin ‘Gizli Anayasa’ olduğunu reddetse de uygulamada böyle. (ANKARA)

Açıklama gereği duyuldu!
BİR süre önce cuma günleri yapılan brifingleri iptal edip “Sadece gerektiğinde yapılacak” diyen Genelkurmay Başkanlığı, dün bir brifing düzenledi. Genelkurmay Başkanlığı basın bilgilendirme toplantısı, Genelkurmay Karargahı’nda yapıldı. Adli Müşavir Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
KOZMİK ARAMA: Seferberlik Bölge Başkanlığı kurumsal olarak kendisine verilen görevi yapmaktadır. Devlet sırrı niteliğinde olan bazı planlarla ilgili olarak güvenlik prensibi ihlali olmuştur. Planlar geçerliliğini kaybetmiştir. Bu nedenle bu planlar iptal edilecektir. İstenirse engellenirdi ama yasadışı bir şey olmadığını göstermek için izin verildi.
DARBE PLANI İDDİALARI: Arama tutanağındaki bilgiler doğrultusunda Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nın görev ve yetki alanı dışında bir faaliyetinin tespit edilemediğini ifade etmemiz mümkündür.
BALYOZ: Senaryo planının sızdırılmasına ilişkin 1. Ordu’da soruşturma yapılıyor. Bu planın ismi asla iddia edilen isim (Balyoz) değildir.
ASKERE SİVİL YARGI: Savcılıklarda soruşturması devam eden ve dava aşamasında olanlarla ilgili değerlendirme mahkemelerince yapılıp askeri mahkemelere gönderilmesi gerekiyor. (Evrensel-ANKARA)

Hiç yorum yok: