11 Haziran 2010

15-16 Haziran Direnişi ve Barikatın İki Tarafı





15-16 Haziran Direnişi
ve Barikatın İki Tarafı

KONUŞMACILAR
Atilla Özsever -(Gazeteci/Öğretim Üyesi)
Serkan Öngel -(DİSK)
Zafer Aydın- (Kristal İş)

Tarih ve saat:
15 Haziran 2010 Salı- Saat 19.30

Eşitlik ve Demokrasi Partisi

Kadıköy İlçe Örgütü

Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. No: 32/1 Bahariye / Kadıköy
(Boğa Heykeli'nden Bahariye Caddesine girince ilk sağ sokak)

İletişim için

İlçe Tel No: 0216 338 9090
Nesrin Aslan: 0542 243 1536
********************************************

5-16 Haziran Direnişini konuşacağımız toplantıya katılacak Atilla Özsever hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için güzel bir yazı:

Atilla ÖZSEVER İLE YAPILAN KONUŞMA
****************************************************

Barikatın Öte Yanında 15-16 Haziran

16 Haziran 1970 Salı günü Kurbalıdere Köprüsünde işçilere ateş etmeyen teğmen Atilla Özsever, işçi sınıfıyla ilk sıcak temasını anlattı. Atilla Teğmenin o gün başlayan teması hiç bitmedi. Gazeteci oldu. Haberleriyle emek dünyasına damgasını vurdu.

İstanbul - Bianet
15 Haziran 2001, Cuma

15 - 16 Haziran Olayları sırasında işçiler sık sık "İşçi Ordu Elele" sloganı atıyordu. İşçilerdeki bu "Ordu sevgisinin" ne kadar karşığılı vardı?

Bunu anlayabilmek için o sıcak günlerde muvazzaf bir genç subay olan Atilla Özsever'in tanıklığına başvurmak gerekiyor.

Milliyet gazetesi yazarlarından Atilla Özsever, 15-16 Haziran Olayları sırasında Kartal Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Piyade Taburu'nda Takım Komutanı olarak görev yapıyordu. Özsever 1967'de Kara Harp Okulu'ndan Piyade Asteğmen olarak mezun olmuş, 1968'de de teğmen rütbesiyle Maltepe'deki birliğine atanmıştı.

Atilla Özsever 15-16 Haziran Olayları sırasında Fenerbahçe Stadının karşısındaki küçük köprü üzerinde barikat kuran askeri birliğin komutanı. Otosan fabrikası işçileri ile karşı karşıya gelindiğinde 1. Ordu Kurmay Başkanı General Vahit Güneri'nin "ateş" emrini uygulamayan genç subay...

Stalin, Maltepe 2. Tugay'da

Atilla Özsever ile 15-16 Haziran'ın "en sıcak" noktasını konuştuk.

-Ordu'da olası işçi eylemleri için hazırlık var mıydı?

"Vardı. Bize manevra mermileriyle birlikte gerçek mermiler de dağıtılmıştı. Birliğin dışında araziye çıkmış ordugah düzeni kurmuştuk."

-İşçilerle ilk temasınız nasıl oldu?

"15 Haziran öğle üzeri Tugayın nizamiyesinde sivil polisler yürüyüş yapan işçilerden birini yakalamışlar. Üst düzey bir sivil işçinin iki yakasını tutmuş 'Nerede ulan Rubleler? Stalin'in verdiği Rubleler...' diye kendinden geçmiş biçimde haykırıyordu."

-İşçi ne diyordu?

"Zavallı 'vallahi billahi ben Türküm ve müslümanım' diye inliyordu."

Demirel'in fabrikasında

Atillan Özsever yukarıda aktardıklarına 15 Haziran öğleden sonra göreve giderken tanık oluyor. Atilla Teğmen'in istikameti Kartal Maltepe'deki Haymak Fabrikası...Haymak dışardan gelen işçiler tarafından işgal ediliyor. Fabrikanın ortakları arasında dönemin başbakanı Süleyman Demirel'in kardeşi Şevket Demirel de var.

-İşçiler sizi nasıl karşıladılar?

"Önce sevgi gösterileri yaptılar. 'İşçi Ordu El Ele'falan... Fakat fabrikanın etrafını çevirmeye başlayınca dostluk sloganları kesildi. Bir işçi benim bulunduğum kariyerin (zırhlı personel taşıyıcı) üzerine fırladı, göğsünü açarak 'Vurun, beni de vurun' diye bağırmaya başladı."

-Siz ne yaptınız?

"Sakin olmasını söyledim. Niye eylem yaptıklarını bildiğimizi anlattım. Araçtan indi."

15 Haziran gecesi Atilla Teğmen, ertesi gün de olayların devam edeceğini tahmin ederek emrindeki askerleri topluyor. Arazide çadırların arasında "bugün yaşadığımız olaylar" diyerek anlatmaya başlıyor:"Siz de yarın terhis olduğunuzda bugün gördüğümüz işlerin arasında olacaksınız. Direniş yapan işlerin sendikaları kapatılmak isteniyor. Onlar da sendikalarına sahip çıkıyorlar. Yarın emirler doğrultusunda müdahale edebiliriz. İşçileri 'düşman' gibi görmeyin."

-Neden böyle bir şeye gerek gördünüz?

"Müdahale olursa sert davranmasınlar istiyordum. Biz de sert karşılık almayalım. Çatışma çıkmasın... Böyle düşünüyordum."

16 Haziran sabahı

16 Haziran sabahı gelen bir emirle Atilla Teğmen'in bölüğü doğrudan 1. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı General Vahit Güneri'nin komutasına veriliyor.

O günün ilk saatlerini Özsever şöyle anlatıyor: "Bizim bölük 14 kariyerle Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda üslendik. İki kariyerle çaprak olarak köprüyü kestik."

-Niye oraya gittiniz ki? İşçiler bugün E-5 olarak bilinen Ankara Asfaltı'ndan yürümüyorlar mıydı?

"İzmit ve Gebze yönünden gelen işçilerin yolu bizim Maltepe'teki 2. Zırhlı Tugay önünde kesilmiş, yürüyüş kolu Bağdat Caddesi'ne doğru çevrilmişti. Bu kasıtlı mı yapılmıştı, yoksa bilinçsizce mi bilemiyorum. Çünkü işçiler öfkeliydi, Bağdat Caddesi de İstanbul en zengin bölgeleri arasındaydı."

-Peki Bağdat Caddesi üzerinde tahribat yaptılar mı?

"Yapmadılar..."

Kadın işçiler en öndeydi

16 Haziran 1970 Salı günü öğle saatlerinde işçiler Atilla Teğmen'in Kurbalıdere Köprüsü üzerine kurduğu barikata dayanıyorlar. Kurmay Başkanı Vahit Güneri Paşa arkada, emir subayı aracılığıyla Teğmen Atilla Özsever'le irtibat sağlıyor.

-Köprünün üzerini anlatır mısınız?

"Zaten küçük bir köprü, iki kariyerle kestim. Önüne askerleri dizdim. Askerler gergindi. Benim de çok rahat olduğum söylenemez tabii. Henüz 21-22 yaşlarındayım."

-İşçi tarafı nasıldı?

"Otosan parkartını görüyordum. En önde kadın işçiler vardı."

-Neden?

"Bilemiyorum, herhalde askerler kadınlara karşı daha ölçülü olurlar diye mi düşünmüşlerdi? Bilmiyorum..."

-İşçiler nereye gitmek istiyorlardı?

"Kadıköy'e inip oradan vapurlarla karşıya geçmek, Avrupa yakasındaki işçilerle birleşmek istiyorlardı. Yaklaşmaya başladıklarında emir subayı geldi, 'Teğmen manevra mermilerini dağıt' dedi."

-Dağıttınız mı?

"Ben mermileri hangi kariyere koyduğumu bulamıyorum diyerek geçiştirdim. Fakat kısa bir süre sonra emir subayı tekrar geldi ve bu sefer kesin bir dille, 'Teğmen mermileri dağıt ve hemen ateş et, işçiler çok yaklaştı' dedi.

-Bu sefer ne yaptınız?

"Bir türlü mermi sandığını hangi kariyere koyduğumu hatırlayamadım!!!"

-Ne oldu?

"İşçiler gelip bizim barikatı 'dostça yardılar' kariyerlerin üzerinden atlayıp yollarına devam ettiler."

-Peki Komutanlar ne dediler?

"İşçiler bizim barikatı aşınca onlar da oradan ayrılmışlardı."

-Peki hiç pişman olmadınız mı, görev ihmali falan?

"Hayır. Çünkü manevra mermisi kullansaydık işçiler bunun hakiki mi yoksa manevra mı olduğunu anlayamazlardı. Çok büyük bir çatışma içine düşebilirdik. Sağduyulu bir güvenlik görevlisi benim yaptığımı yapardı. Nitekim benim bulunduğum bölgede kimsenin burnu kanamadı. Bu sonuç da doğru yaptığımın bir kanıtı değil mi?"

-İşçi sınıfıyla ilk temasınız mıydı?

"Evet işçilerle ilk kez bu kadar yakın oluyordum. Bu olaydan sonra işçi sınıfı üzerine düşünüp okumaya hız verdim."

Bir daha işçi sınıfından kopmadı

Özsever, bu olaydan sonra Tatvan'a tayin edildi. Daha sonra 12 mart'ın hışmından o da nasibini aldı. 1972'de Ordu'dan 1974'te de Af Yasası'yla cezaevinden çıktı. İktisat dalında yüksek lisans yaptı.

Atilla Teğmen'in, Haziran'da Kurbağalıdere Köprüsü üzerinde işçilerle başlayan "sıcak teması" hayatı boyunca bir daha hiç kopmadı.

Önce Yol-İş Federasyonu'nda basın danışmanı olarak çalıştı. Sonra basın emekçisi olarak uzun yıllar aynı ratodan sapmadan yürüdü. Sırasıyla Hürriyet, Söz, Milliyet, Günaydın, Sabah ve yeniden Milliyet gazetelerinde "Emek ve İnsan" adlı köşeler yaptı. İşçi sendika sayfaları, haberleri hazırladı.

Atilla Özsever, "uyandırma haberleriyle" işçi sınıfına toplu sözleşmeler kadar parasal kazançlar sağladı. Örneğin yasa değişikliklerinin satır aralarında eritilmesi planlanan "İşçi Nemaları" onun sayesinde hak sahiplerine geri ödendi.

Özsever, halen Milliyet gazetesinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, Maltepe Üniversitesi'nde ve Akademi İstanbul'da gazetecilik dersleri veriyor.


http://bianet.org/
*******************************








Atilla ÖZSEVER 18.12.2007 Tarihinde Eklendi.
Yerli, Yazar

Hayatı ;
1948 yılında Ankara'da doğdu. 1967 yılında Kara Harb Okulu'ndan mezun oldu. 12 Mart döneminde Piyade Üsteğmen iken siyasi görüşleri nedeniyle re'sen emekliye sevk edildi, iki buçuk yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde sosyal siyaset dalında yüksek lisans yaptı. Doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde tamamladı. Gazeteciliğe 1974 yılında TRT Haber Merkezi'nde muhabir olarak başladı. Politika Gazetesi'nde çalıştı; kısa bir süre Yol-İş Sendikası'nın basın danışmanlığını yaptı. 1978 yılında Ecevit Hükümeti döneminde Adalet Bakanlığı Basın Müşavirliği görevinde bulundu. 12 Eylül döneminde Yurt Ansiklopedisi'nde "Türkiye'de İşçi Hareketleri, Sendikacılık ve Sosyal Güvenlik " bölümleriyle ilgili metin yazarlığı görevini üstlendi. 1984 yılında tekrar yazılı basına dönerek sırasıyla Hürriyet, Milliyet, Günaydın ve Sabah gazetelerinde çalıştı. 1993 yılında ikinci kez Milliyet gazetesinde göreve başladığında "Emek ve İnsan" isimli köşeyi hazırladı. Doktora tezini bitirmek amacıyla 2002 yılında Milliyet'ten ayrıldı. Bu arada Flash ve CNBC-e televizyonlarında çalışanların sorunlarıyla ilgili programlar yaptı. Özsever, 36 yıllık çalışma yaşamında 7 kez işsiz kaldı. Hürriyet gazetesinde Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) sendika temsilciliğinin yanı sıra, 1989-1991 yılları arasında Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği ile 1998-2000 döneminde de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu. 2001-2003 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde dışardan görevli olarak "Medya Ekonomisi ve Planlaması" dersini verdi. Eylül 2003'ten itibaren de Maltepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde kadrolu öğretim görevlisi olarak sosyal politika, çalışma ekonomisi ve iş hukuku derslerini okutuyor.

http://www.edebik.com/

Hiç yorum yok: