15 Haziran 2008

Aşk Ola (Alevilik)

AŞK OLA (ALEVİLİK)

Ahmet Yesevi’den - Hacı Bektaş’a, Nesimi’den- Şah İsmail’e, Şah Kulu’ndan – Karaca Ahmet’e, Pir Sultan Abdal’dan – Ateşe Semah dönenlere. (Madımakta Nara Yananlara) zulme direnmek var olma nedenidir.
Zulmün, katliamların ve vahşetin var olduğu kadar biz, Aleviler varız. Çünkü; biz varız. Katliamlar var ve vahşet devam etmektedir..

Tarihten bu yana, bütün inançların en güzel yanlarını almışız. Bizde ölüm olmaz.
Biz hep hakka yürümüşüz.
Hakka yürüyen bütün canlara selam olsun…

Selam olsun, Kaygusuz Abdal’a.. Ne söylemişti; bir dörtlüğünde..
Ey yüce Tanrı,
Kıldan köprüler yaptırmışsın,
Kullarım gelsin, geçsin diye,
Kulların şöyle dura, dursun..
Yiğit isen, sen geç Tanrı..”

Tanrısını sorgulamaktadır.!
Tanrısıyla pazarlık yapmaktadır..!
Neden.?
Çünkü bizim Tanrımız adildir.
Zulüm etmez.
Bizim Tanrı anlayışımızda; Tanrı bizim bedenimizde tecelli etmiştir.
Tanrı evi bizim gönlümüzdedir.
Bizim Tanrı anlayışımızda tapınma yoktur.. Adil olmadığını düşündüğümüz her türden yönetime (Tanrımız olsa bile) soru sorma ve direnme hakkımız vardır.
Onun içindir ki; Kaygusuz Abdal Tanrısına, böyle bir köprünün adil olup, olmadığını sorgulamaktadır.

Selam olsun Pir Sultan Abdal’a.. O direncin sembolü yüce pirimiz Azrail ’e ne demişti;
“..................
Sen kulların canın alırsın,
Peki, senin canın, kim alacak”

Yine burada, Tanrının kendi adına işlerini yürütmek üzere seçtiği melekleri sorgularken; yine Tanrıya gönderme yapar ve sorgular. Onun canını kim alacak…!

İşte; hiçbir inanç sisteminde olmayan bir yanı vardır. Aleviliğin.! Sorgulama, soru sorma.?

Yüce pirimiz, Hacı Bektaş Veli’nin de dediği gibi, "Bilimden gitmeyen yolun sonu karanlıktır" derken; inancımızın bilimsel olduğunu vurgulamaktadır..
Ancak; Aleviliği anlayabilmek bununla da mümkün değildir…

Kendi inanç anlayışıyla, herhangi bir inanç mensubu; incelemeye tabi tutarsa tutsun, şablon uymayacaktır...
Şablon uymaz, Çünkü; Alevilikte; saz vardır, sazla ibadet, Semah vardır, dünyanın kendi etrafında döndüğü gibi.

Alevilikte hak vardır.
Musaip kardeşlik gibi, Kirvelik vardır.
Rızalık almak vardır.
Merkezinde insan vardır, sevgi vardır inancında..

Bunun içindir ki; 72 inanca bir gönül gözü ile bakar. Bundandır, "incinsen de incitme"…!
Bu nedenledir ki; hoşgörü inancının temelidir.

Koca pirimiz, "eline, diline, beline sahip ol" derkende üstün insan olma erdemine sahip, haktan ve adaletten yana olan bir inancın öğretisi olduğunu vurgulamıştır..

Ağır hakaretlere maruz kalmış, kimsenin inancına, hakaret etmemiş. Tarih boyunca katliamlara uğramış, Nice zalimce vahşetler yaşatılmış olmasına rağmen, zulüm etmemiş…
işte; Sevgi bizim dinimizdir, Kabemizde insandır. Biz başka dine inanmayız.. derken kendi inanç sistemini tarif etmiştir, Alevilik…
Bu gün ülkemizde, barışın ve kardeşliğin temel unsurudur Aleviler.. Bizi tanımıyor, olsalar bile..

Aşk ola derken Alevilik, halk dini ve halkın inancı olduğunu aşk ile yoğrulduğunu anlatmıştır..
Halk inancıdır. Çünkü; ne yönetenin çıkarı söz konusudur, ne müftünün.. Nede, zulüm kudretine sahip, zalim kadı’nın çıkarı söz konusu değildir. İnancında..

Koca Yunus Emre derki; Tanrısına;
“Ey Tanrı, cehennem yaptırmışsın,
İçinde, kordan ateşler yanan.
Şeytanın kandırdığı kulların için.
Şeytanı yakacak ateşin yok mu? Senin.”

Buradan şunu anlayabiliriz..

Bir inanç daha yoktur ki; Müslümanlık, Yahudilik ve de Hıristiyanlık olsun.. Soramaz bu soruyu Tanrısına..
Hal böyle iken, biz Aleviler, herhangi bir dine, inanca bağlı olamayız ve bizim kendi inancımız vardır.. Var çünkü; bizim ne Camimiz, ne Kilisemiz ve de Havramız.. Bizim inancımız Alevi / Bektaşilik ve mağbetimiz, Evrendir. Onun için Evrene Semah döneriz..

Alevileri, kim; camiye benzer cem evine, sokmak isterse istesin; başı türbanla bağlanmış kızlara ilahilerle tef eşliğinde semah döndürürse döndürsün, bu oyun geri tepecektir, böyle biline.. Fettullah ile birlikte İzzettin Doğan kontrolünde.. Cami de bizim, kuranda bizim, oruçta bizim diyerek, haremlik selamlık ayrılmış insanlarımız.. Alevi canlarımızın, bu Hızır paşalara dikkat etmesi elzemdir, bizim için.. Tarihimiz, bu örneklerle doludur, bunlardan ders almasını bilebilirsek tabiki...!

Bizim inancımızda, olmaz böyle bir şey.. Kadın erkek ayrımı.. Kadınlarımız, kızlarımız türban içinde.

Tarih boyunca, orta asya’dan başlayan, Şamanlık, Hıristiyanlık, Yahudilik, İslamlık ve diğer binlerce inançlardan, yer,yer güzel olan yanlarından alınmışlıklar olsa bile biz onlardan değiliz.. Değiliz çünkü; bizim inancımız barış ister, kardeşlik inancıdır. Bu inanç; haksızlığa uğramış ve dünyanın neresinde bir haksızlık yaşanıyor ve yaşatılıyorsa orada olan bir inançtır. Bir örneği daha yoktur.. Hangi inanç vardır, söylermisiniz.? Güçsüzün yanında, zulmün karşısında olmuş ve olmaya devam eden. Yok böyle bir inanç daha bakın çevrenize lütfen inceleyin..!

Haçlı seferlerinde binlerce İslam’ın kanı döken Hıristiyanlık, İslam’ın bütün dünyaya yayılması için cihat yapan Müslümanlar döker yine insan kanı. Tarihte ve bu günde Filistin de dökülen kan… Var mı? Söyler misiniz.? Alevi inancında..!

Bizim inancımızda, savaş değil, barış ve kardeşlik elzemdir. Kimsenin dinine karışmayız..!

Tarih boyunca, Orta Asya’dan Rum’ eline, Türkü’ne Türkmen’ine, Boşnak’ına, Arnavut’una Balkanlara. Kimsenin ırkına, cinsiyetine ve mesebine bakmadan hepsine barışı ve kardeşliği öğretmişiz..

Eğer; savaş olacaksa.? Zalimin zulmüne karşı olsun. Yine savaşmak gerekse; savunma hakkımızdır bizim..! Silahımız sazımız, mermileri Türkülerimizdir bizim. Kimseyi öldürmez. Sakat bırakmaz, top/tüfek gibi, mayın gibi sinsice. Silahtan çıkan yağlı kurşun gibi..!

Bizim inancımızda ölüm yoktur, kendinden olsa bile.. Hakka yürümek vardır, görür her zaman bizi. Yedi kat yerin altında; ne cennet vardır, nede cehennem.. Bizim ulularımız, gökyüzüne süzülür.. Bu fani dünyadan göç etse de bedenimiz..

Bizim inancımız yaşatmaktan yanadır, yaşamdan yanadır.. Onca zulüm yaşanmış ve yaşanıyor olsada..


Aşk ola; bütün yüreği sevgi dolan gönüllere..!

Onun içindir ki; direncin sembolü; Pir Sultan, Şah Hatai ( Şah İsmail) türkülerinde Kul Himmet, Koca Yunus, Kaygusuz Abdal şiirlerinde ve Şeyh Bedrettin destanında, Nazım Hikmet. Bilimdir inancımızda semah,
Güneştir bizim Tanrımız.
Tanrımız; köylünün öküzüyle, ürettiği ürünüyle toprak ilişkisi, Ekmeğine alınteri karışmış işçinin emeğidir, inancımız. Emeğin var olduğu yerde aşk vardır. Aşk inancımızdır bizim..
Kavgayla işimiz olmaz..
Bu nedenledir ki; konuşan kuran insandır ve sazımızdır bizim..
Bizim inancımız, felsefedir. Hümanizmadır. Matematiktir, fiziktir. Akıldır, akıl.. Akla uygun düşmeyen ne varsa kaldırıp atılmalıdır.. Doğma kabul etmez, durmadan gelişir.

Aşık Veysel türkülerinde; toprak bir mezar değil sadık yardır yar.. Toprağın yetiştirdiği çiçek, "benden ala çiçek var mı" derken çiğdem..
Bizim inancımız, üretimden yana olduğu için sömürüye karşıdır. Paylaşımdan yana olduğu için eşitlikten yanadır. Zulme karış olduğu içindir ki; kardeşlikten yanadır..

İnancımız bizim; humanistir.
Çünkü; insandan yanadır.
İnsanı merkezine alır.
Aşk ola derken; insan olabilene aşk ola..

Çünkü; bizim inancımız aşktır, aşk…!

Haydar ATA
14.06.2008

Hiç yorum yok: