EvcioğluHaber- Van’da ortalığın savaş alanına çevrildiği ve YSK'nın kararının protesto edildiği eylemlerde, eylemcileri tesbit ederken polisin uyguladığı yöntem çok tartışılacak cinsten.... Yüksek Seçim Kurulunun (YSK)
12 Bağımsız Milletvekili adayının adaylığını iptal etmesini protesto eden göstericileri gaz bombası, tazyikli su ve coplarla dağıtan polis, kaçan ve camiye saklandıkları şeklinde bir ihbar üzerine camiye giderek içeriden çıkanlara
"öyle namazı kaç rekat" diye sordu.. Bazı göstericilerin yanlış cevap verdiği gerekçesi ile gözaltına alındığı bildirildi...
Aslında buraya kadar herşey normal yolla işlediği gibi bir yanılsama görülebilir..
Çünkü; polisin görevi suçlu olduğunu düşündüğü birini yakalamak olsa bile, yakaladığı kişinin suçlu olup olmadığına onun dini konularda bilgili olup, olmadığına göre karar verirse bu doğru olmaz..
1980'li yıllarda polis yakalayıp götürdüğü kişilerle şöyle bir diyalog yaşıyordu..
"Bir genç çocuğu yakalamış götürürken;
-Çocuk; abi ben suçsuzum'.
-Polis; Niye lan! seni camidenmi aldım?
-Çocuk; yok abi, kahvehaneden.
-Polis; Bak gördünmü, demekki camiden almamışım.." diyor..!!!!!!!
Bu gün ise yöntemde çok fazla bir şey değişmediği anlaşılmaktadır. 30 yıl sonra, yine aynı soru ?
Üstelik bir çocuk "öyle namazı dört rekattır" demiştir. Ama doğru bulunmayarak alın bunu...! gözaltına..
Çocuk; öyle namazında 'farz olan dört rekatı' söylemiş, sünnet olarak kılınanı söylememiş.. Farz olan borç, Sünnet olan ise artı sevaptır..
Yani: buradan şu anlaşılıyor..
Dini bilgisi olan suçsuzdur..!
Evet; "Demokratik hak ve özgürlükler kullanılırken, Evrensel Hukuk kurallarının uygulandığı ve hiç kimsenin dini inançlarının sorgulanmadığı İnsan Hak ve Özgürlükleri çıtasının en üst noktada tutulduğu bir toplumsal yaşam alanının hayata geçirildiği bir ülkede yaşama " dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder