EvcioğluHaber- Türkiye Yazarlar Sendikası yönetiminde bulunmuş kişilerin 1980 darbesinden sonra trajı komik bir şekilde devam eden yargılanmaları sürüyordu.. Yargılamadan daha da komik olanı ise; Hakim tarafından, Türk ve dünya edebiyat yazın tarihine yön veren yazarlara "Okur Yazarmısınız?" diye sorması.. kısa bir alıntı.. Şair-Yazar Sennur Sezer'in yazısyla “Yıl 1982’ydi. Yargıç, önündeki sanığa kürsüden eğilip, biraz da fiyakayla:”Okur yazar mısınız?” diye sordu. Selimiye Kışlası’nın salonlarından birindeki mahkeme salonundaydık. Türkiye Yazarlar Sendikası yönetiminde bulunmuş aralarında İstanbul Baro Başkanı Orhan Apaydın’ın da bulunduğu 17 yazar Nazım Hikmetin avukatlarından Mehmet Ali Sebük ile birlikte yargılanıyordu. Yazar sorgulamalarında genel olarak yazara bitirdiği son okul sorulurdu. Sanırım yargıç yargılamanın ilk basamağında üstünlük kazanmak isteğiyle böyle onur kırıcı bir soru sormayı denemişti. Ama bu tavrı gerekli yanıtı almıştı… “Sabıkanız Seka’ya gönderilmiş” Yargıcın yanıtları beğenmeyip ısrarla başka yanıtlar almak istemesi de bu yargılamanın bir özelliğiydi. Örneğin sorduğu “Sabıkanız var mı?” sorusuna Aziz Nesin’in verdiği “Hayır” yanıtına gülmüş, “Yapmayın Aziz Bey, ben sizin daha önce çeşitli suçlardan mahkumiyet aldığınızı biliyorum” deyip “Sabıkalarınız, benim vicdani kanaatimi etkiler, mutlaka bilmeliyim” diye tutturmuştu. Yüz kızartıcı suçlardan olmayan düşünce suçlarından mahkumiyetten doğan sabıkaların bir süre sonra silinmesi gerçeğine bile karşı durmuştu. Aziz Nesin’in nüfus kayıtlarına kadar sürdürülmüştü araştırma. Tüm araştırmaları da bu kayıtların silindiği, daha doğrusu “Seka’ya gönderildiği” yanıtıyla sonuçlanmıştı. Aziz Nesin hem duruşmaların saçmalığının gerginliği, hem yeni atlattığı felcin etkisiyle hakimin “sabıkanızı sinkaf edeyim” dediğini sanmıştı. Öfkelenmişti (eski adli sistemde bilinen küfrün kısaltılması “sinkaf etmek”ti) Duruşmaya ara verilmesi durumu açıklamamıza yaramıştı. Bir başka duruşmada karar defterindeki DGSA (Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) kısaltmasını yargıcımız Devrimci Gençler ya da Gençlik Sosyalist Atılım biçiminde deşifre etmiş, sendikanın illegal ilişkilerini kanıtlamaya kalkmıştı. TYS davası böyle gülünç trajik durumlarla her ay bir- iki duruşmayla 3,5 yıl sürdü. Bu yargılamanın gerçek nedenlerini merak edenler sendikanın geçmişteki tutumunu anımsamalı. Örneğin Türkiye Yazarlar Sendikası 1975 yılında Nazım Hikmet için büyük bir anma günü düzenlemiş, bir de kitap yayımlamıştı: 75. Doğum Yılında Nazım Hikmet’e Armağan. İmza: “Türkiye Yazarlar Sendikası Nazım Hikmet Kurulu ve Yayın Kurulu” Basın toplantılarıyla kitap toplatmalara ve kağıt zamlarına karşı çıkılmıştı. Grevleri desteklemek için komite oluşturulmuş, grev çadırlarında şiirler okunmuş, söyleşiler düzenlenmişti. " Sennur Sezer ****************Şair-Yazar Yargılananlar: Türkiye Yazarlar Sendikası yönetiminde bulunmuş aralarında İstanbul Baro Başkanı Orhan Apaydın’ın da bulunduğu 17 yazar Nazım Hikmetin avukatlarından Mehmet Ali Sebük ile birlikte yargılanıyordu. Aziz Nesin, Adnan Özyalçıner, Kemal Sülker, Demirtaş Ceyhun, Asım Bezirci, Vedat Türkali (Abdülkadir Pirhasan), Bekir Yıldız, Şükran Kurdakul, Emil Galip Sandalcı, Atilla Özkırımlı, Aziz Çalışlar, Alpay Kabacalı, Haşmet Zeybek, Tekin Sönmez, Ataol Behramoğlu (o sırada Barış Davası’ndan tutukluydu). Suçlama: Sanıklar, yasal bir kuruluş olan TYS’yi DİSK, İKD, İGD benzeri örgütlerle işbirliği yaparak illegale düşürmekle suçlanıyordu.! Kaynak: http://www.evetbenim.com/ EvcioğluHaber-20.05.2011-Cuma |
1 yorum:
AZİZ NESİN USTA YOLUMUZU AYDINLATIYOR-TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASININ V.OLAĞAN GENEL KURUL AÇIŞ KONUŞMASINDAN
İlkelerimizden biride,hiçbir zaman sendikamızın yönetimini bir partinin,bir fraksiyonun,bir grubun eline teslim etmedik,hiç bir siyasal görüşün doğrultusuna bırakmadık.Buna karşılık,sendikamızın üyeliği için hiçbir sınırlamada getirmedik.Her dünya görüşünden,her siyasal düşünceden,her parti,her fraksiyon ve gruptan yazı emekçileri sendikamıza üye olabildiler,yönetimde görev alabildiler ve bunun böyle olmasına özellikle çaba gösterdik.Ancak,hiçbir siyasal görüş grubu sendikamızı kendi görüşlerine göre yönlendiremezdi.Her siyasal görüş içimizdeydi,ama tek siyasal görüş sendikamıza yön veremezdi. Sevgili arkadaşlarımbizim sendikamızın başlangıçta yönetim kurulunun toplanacağı yeri bile yoktu.Haftanın bir gününde,ikiüç saat için başka bir örgütün deliği beton harçla kapatılmış olan büyükçe helasında toplanıp çalışıyorduk.Evet helada.....İşte o heladan,türlü aşamalardan geçerek kurumlaştık,eşyalarımız oldu,telefonumuz,kitaplığımız,mallarımız oldu,güzel katlar kiraladık ve sonunda bildiğiniz gibi Beyoğlunda bir sarayın bir katını kiralamıştık.
Yorum Gönder