22 Mayıs 2012
7 Temmuz 2010
Ozan Mahmut ERDALı Kaybettik.
ÖLÜR İSE TEN ÖLÜR,CANLAR ÖLESİ DEĞİL… Öncelikle Erdal Ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyor, acılarınızı paylaşıyoruz. Cenazesi yarın saat 13:00'da Yenibosna Cemevinde düzenlenecek törenle Sivas Çamşıh ilçesine uğurlanacak ve sivas'ta toprağa verilecektir. PSAKD Genel Yönetim Kurulu
7 Temmuz 2010 Çarşamba
Halk Müziğimizin önemli isimlerinden Ozan Mahmut ERDAL'ı Kaybettik. Işıklar içinde, Türkü tınılarıyla yatsın...
Mahmut ERDAL kimdir?
1938'de Şahin köyünde doğmuştur. Mustafa ve İsmihan'ın oğludur. Annesi "İso Ana", babası da yıldız ilmi ile meşgul olduğu için çevrede "Kambur Hoca", olarak tanınmıştır. Mahmut ailenin Tamey ve Zöhre'den sonra üçüncü çocuğudur. Çocukluğu sefaletle geçmiştir. On beş yaşında halası Fitoz'un kızı Şirin'le evlenmiş; bu evlilikten dört çocuğu olmuştur. Askerlik hizmetini Erzincan'ın Tercan ilçesinde yapmıştır.
İlkokulda iken saza heves etmiş olan Mahmud'un ilk sazı, Sincanlı Ağa Dayı'nın yaptığı sazdır. Saz çalmada, Battal Karababa, Ali Metin ve İsmail Ağa'nın büyük yardımlarını görmüştür. 1955'te Ankara'ya gelip Muzaffer Sarısözen'le tanışmış ve onun yönettiği Yurttan Sesler programına katılma imkânı bulmuştur. Her hafta Şemsi Belli'nin "Adım Adım Anadolu" isimli programına katılmış; orada Çamşıhı türküleri söylemiştir. Bu dönemde Âşık Veysel, Ali İzzet Özkan ve Âşık Hüseyin'le tanışmış, onların takdirlerini almıştır. 1958'de Divriği Madenlerinde işe başlamış, burada iki yıl kadar çalışmıştır. 1963'te Ankara'ya taşınmış, Ankara'da plaklar doldurmuştur. 1965'ta Ankara Radyoevine girmiştir. Pek çok plak yapmıştır. Gerek Anadolu'da gerekse yurt dışında pek çok konser vermiştir. Sonra, bir plak evi açmış, bir süre sonra radyoevinden ayrılarak plak işi ile ilgilenmeye başlamıştır. 1975 yılında bir hadiseye kızdığından dolayı mesleğinin zirvesindeyken saz çalmayı bırakmış ve 25 sene saz çalmamıştır. 1980'li yıllarda İstanbul'a göçmüş, orada ticaretle uğraşmıştır. 1993 yılında tekrar saza söze dönmüştür. İstanbul'da Âşık Zevraki ile karşılaşmasından sonra, sanat yolunda yeni arayışlar içinde olmuştur.
Genellikle sosyal yaralar ve buna bağlı olarak öğüt niteliğinde şiirler yazmıştır. Şiirlerinde mahlas olarak adını ve soyadını birlikte kullanmıştır. Çamşıhı yöresi ezgilerinin yayılmasında büyük oranda rolü olmuştur. Flash TV'de âşıklarla ve türkülerle ilgili olarak haftalık program yapmıştır.
Sanat dönemi iki cephede ele alınabilir: Yirmi beş yaşına kadar olan ilk dönem, elli beş yaşından sonraki ikinci dönem.
Birinci dönemde daha ziyade aşk ve sevgi konularında şiir yazmıştır. İkinci dönemde ise Alevi düşüncesini, laikliği ve sosyal yaraları yansıtan şiirler ortaya koymuştur.
Toplam olarak 52 adet 45'lik plak,
on beşten fazla kaset çıkarmıştır.
Okuduğu türküler içinde kendi parçalarının yanı sıra Âşık Ali Ertekin'in şiirlerine ağırlık vermiştir.
Halk müziği repertuarına pek çok türkü kazandırmıştır. Yine Dertli Dertli İniliyorsun (1995).
Bir Ozanın Kaleminden (1999) adlarında iki kitabını yayımladı.*
http://www.pirsultan.net/
23 Mayıs 2010
'Sürgünü unutmadık unutmayacağız'
14 Şubat 2010
SEVENLERE DOĞADAN ÇİÇEKLER
Hayatı sevgi olanlara!

"........
Gençtik,İkimizde ürkek,
Sevdamız, sevgisiz kalplere inat.
Ceylan gözlerinde umut..
Mahmur bakışın..
Salınıp yürürken,ellerin elimde.
Yollar ıslanır,yağmurlar yağar,
Ben ıslanırdım,
Sen sarılırdın...
....................."
Yaşarken, Ölümüm Senin İçin!
Şiirinden.
Sevgilerimle
H.ATA
Fotoğraf ;H.ATA


6 Şubat 2010
HERŞEY SENDE GİZLİ "CAN YÜCEL"
HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin; bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
CAN YÜCEL
