3 Ekim 2010

KESK-AR'DA EMEKÇİLER VE GERÇEKLER


KESK-AR'DA EMEKÇİLER VE GERÇEKLER


EvcioğluHaber- (KESK-AR) Kamu Emekçileri Konfedarasyonu Araştırma Merkezince Doç.DR. Mustafa DURMUŞ'a yaptırılan bir çalışmada, Emekçiler açısından ülkemizin karşı karşıya olduğu onlarca olumsuz gerçeklerin su yüzüne çıktığı gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz..
KESK tarafından yaptırılan araştırmanın sonucu bir kitapcık halinde yayımlanmıştır.. Bu araştırmaya göre, bazı başlıkları aşağıda aktarılmaya çalışılan veriler bulacaksınız...

EvcioğluHaber
03.10.2010


Daha fazla kar için daha fazla üretim ve daha fazla büyüme sadece emeği değil, doğayı tahrip ediyor.
İktisadi büyüme kavramı, toplumdaki eşitsizlikleri açıklayamadığı gibi sıklıkla bu tür eşitsizlikleri gizlemek, perdelemek için kullanılmaktadır.
Birkaç banka ya da tekel kar ettiğinde ortalama, kişi başına düşen gelir de büyür, iktisadi büyüme sağlanır.
Bu halkın da gelirinin ve refahının arttığı anlamına gelmez.


*********
Goulet:
"Kalkınmanın üç olmazsa olmazı: Zorunlu ihtiyaçların karşılanması, özgüven-bağımsızlık ve özgürlük. " diyor

-Yurttaşlarının konut-barınma, gıda, eğitim, sağlık gibi zorunlu ihtiyaçlarını bedelsiz olarak karşılayamayan;
-Emperyalistlerce kaynakları sömürülen ve diğer ülkelerle ilişkilerini eşit bir zeminde sürdüremeyen;
-Halklarının, insanlarının kendi geleceklerini özgürce belirleyebilme hak ve özgürlüklerine sahip olmadığı bir ülke, toplum, ekonomi gerçek anlamda kalkınmış sayılamaz"

***********
-TÜİK gelir dağılımı araştırmaları sosyal sınıfların milli gelirden aldığı payları göstermiyor.
-Gelirin yanı sıra asıl olarak Türkiye’de servet eşitsiz dağılmakta, bu da refahın adaletsiz dağılmasına neden olmaktadır.
-Kriz hem dünyada hem de Türkiye’de servet zenginlerinin sayısını artırdı.
-Buna karşılık halk daha da yoksullaştı.

**********

-İktisadi büyüme tek başına ne toplumsal refahın, ne yaşam standardının ölçüsü olabilir, ne de emekçilerin refah düzeylerinin yükselmesini sağlayabilir.
-Azgelişmiş ülkeler için iktisadi büyümeden ziyade kalkınma –sanayileşme olgusu önemlidir.
-Çünkü bu ülkeler kalkınamamakta ya da sanayileşememektedir.

***********
-Daha fazla kar için daha fazla üretim ve daha fazla büyüme sadece emeği değil, doğayı tahrip ediyor.
-İktisadi büyüme kavramı, toplumdaki eşitsizlikleri açıklayamadığı gibi sıklıkla bu tür eşitsizlikleri gizlemek, perdelemek için kullanılmaktadır.
-Birkaç banka ya da tekel kar ettiğinde ortalama, kişi başına düşen gelir de büyür, iktisadi büyüme sağlanır.
-Bu halkın da gelirinin ve refahının arttığı anlamına gelmez.

***********
-TÜİK gelir dağılımı araştırmaları sosyal sınıfların milli gelirden aldığı payları göstermiyor.
-Gelirin yanı sıra asıl olarak Türkiye’de servet eşitsiz dağılmakta, bu da refahın adaletsiz dağılmasına neden olmaktadır.
-Kriz hem dünyada hem de Türkiye’de servet zenginlerinin sayısını artırdı.
-Buna karşılık halk daha da yoksullaştı.

*******

-Kamuya yeni borç vermenin karşılığında finans kapital ağır kemer sıkma politikaları dayatıyor.
-Krizdeki AB’nin geleceği tartışılıyor.
-Kriz uzun süreli olacak; bazen büyüme, istihdam artışları görülürken, bazen de daralmalar, hatta yeni dipler ortaya çıkabilir.
-Kapitalist krizin yeni aşamasında, özel sektöre ait risk ve borçlar kamu borcuna dönüştürülerek toplumsallaştırıldı.

********
-Avrupa’da uygulanan kemer sıkma politikaları seçim sonrasında Türkiye’de görülecek (mali kural).
-Krizin bu yeni aşamasını Türkiye’nin emek örgütleri çok iyi analiz etmeli.
-Kamu emekçileri, işçi sınıfı örgütleri ile birlikte, küçük üreticileri, küçük esnafı, güvencesiz çalışanlar ve işsizleri de yanlarına alabilecek bir birlik ve mücadele stratejisi geliştirmek zorunda.
-Bu durum aynı zamanda emek örgütlerinin örgütlü güçlerini artırabilmeleri için bir fırsattır.
************

KESK-AR tarafından yapılan araştırmanın tamamına ulaşmak için;
http://www.kesk.org.tr/ sitesinden ulaşabilirsiniz..

Hiç yorum yok: