CAFER SOLGUN: ALEVİ SORUNUNDA ARTIK İSTİSMAR DÖNEMİ KAPANDI 14 Mayıs 2009
YAZAR, YÜZLEŞME DERNEĞİ BAŞKANI CAFER SOLGUN: Alevi sorununda artık istismar dönemi kapandı Reha Çamuroğlu’nun önayak olduğu “Alevi iftarı” girişiminden bu yana AKP Alevi sorununda bir “açılım” yapma iddiasıyla gündeme geliyor. Alevi sorununun ciddi bir açılım siyasetinin konusu olarak ele alınması gerektiği açık. Meselenin yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal önyargıları aşmakla da ilgili boyutları var. Zira ihtiyaç duyulan noktalarda yasal düzenlemeler yapmaktan daha önemli olanın, söz konusu önyargıları, birikmiş güvensizlikleri aşmak olduğu gözden kaçırılacak gibi değil. Bu nedenle meseleyi bir “süreç” olarak ele almak, bu sürecin sağlıklı işleyişine katkıda bulunmak, hizmet etmek önemlidir.
ALEVİLER ARTIK SORGULUYOR Görülmesi gereken en önemli husus, artık Alevi sorununun bir siyasi istismar konusu olarak ele alınmasının ya da “idare-i maslahatçı”, günü kurtaran yaklaşımların miadının dolmuş olmasıdır. Yıllarca Alevilerin bazı korku, kaygı ve hassasiyetlerini istismar edip Alevi oylarını kendisine mahkûm gören, ama Alevilerin en doğal, meşru ve haklı taleplerini gündeme dahi getirmeyen CHP zihniyeti Aleviler tarafından ciddi şekilde sorgulanmaktadır. Alevilere dayatılan içi boş “cumhuriyetçilik”, “laikçilik” istismarının, bir takım Ergenekoncu senaryolarda figüran olmanın ötesinde bir anlam ifade etmediğini Aleviler gün geçtikçe daha açık ve net görebilmekte, sorgulamaktadırlar. Buna karşılık özellikle ikinci döneminde iktidara alıştığı, tipik bir statüko partisi haline geldiği görülen AKP’nin soruna duyduğu ilgi de, mevcut haliyle “siyasi istismar” mantığının yeni bir versiyonu olmanın ötesinde değildir. Çamuroğlu’nun Alevilerin protesto ettiği “iftar” girişiminin ardından AKP’nin meseleyi gündemleştirdiği dönemler dikkat çekicidir. 29 Mart yerel seçimleri öncesinde CHP “her mahalleye Kuran kursu açacağız” türü buram buram seçim yatırımı kokan ciddiyet ve içtenlikten yoksun “açılımlar” yaparken, AKP de Alevi oylarına göz kırpan adımlar attı. Örneğin Madımak Oteli girişindeki utanç verici “kebapçı” bir başka yere taşındı; ama “Madımak Oteli müze olsun” istemi görmezden gelindi. Aynı şekilde “Alevi dedelerine maaş bağlanacak, cemevlerinin elektrik-su faturaları ödenecek” türü hükümet kaynaklı haberler yayıldı, ama atılması “konuşulan” bu adımlarla ilgili Alevilerin ne düşündüğünü umursayan olmadı. Biliyoruz; 22 Temmuz seçimleri öncesinde 27 Nisan e-muhtırası ve 367 ucubeliğinin yaratmış olduğu siyasi atmosferi AKP iyi değerlendirmiş ve seçimlerden büyük bir oy desteğini arkasına alarak çıkmıştı. Kürt nüfusun yoğun yaşadığı yerlerde bu başarı daha çarpıcı idi. Çünkü “elinde fırsat olsa Kürt sorununu çözecek” izleniminin siyaseti yürütülmüştü… Fakat seçimlerin ardından hızla görüldü ki AKP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda hiçbir hazırlığı yok. Hiçbir çözüm projesi yok. Kürt sorunu, Genelkurmay’a havale ediliyor. Sınır ötesi operasyon tezkereleri çıkarılıyor. “Ya sev ya terk et” deniyor… Bu politika ve söylemlerin Kürtler nezdinde 29 Mart seçimlerinde ortaya çıkan şekilde karşılanmasına kimse şaşırmamalıdır… Özetlediğimiz bu tablodan herkesin Alevi sorunuyla ilgili olarak da çıkarması gereken önemli sonuçlar olduğuna inanıyorum: Alevi meselesini ne idüğü belirsiz “açılım” söz ve vaatleriyle istismar etmenin kimseye kazandıracağı bir şey yoktur.
29 Mart seçimlerinden önce Başbakan Erdoğan, Cem Vakfı başkanı İzzettin Doğan’la görüştü. Bu görüşmenin kendisi bile Alevilere verilen ve sonuçları oy olarak derlenmek istenen bir mesaj idi. İzzettin Doğan, seçimlerden sonra Sabah gazetesine verdiği röportajda “Sayın Başbakan’la yaptığım görüşme sonucu, okullarda okutulmak üzere ‘Alevilik’ konulu bir kitap hazırladığını” açıkladı. Kendisine bu görevin bizzat Erdoğan tarafından verildiği anlaşılıyor… İzzettin Doğan, 12 Eylül darbecilerinin kurduğu şimdi adı bile hatırlanmayan MDP (Milliyetçi Demokrat Parti) adlı partide siyaset yapmış bir isimdir. Bütün iktidar partileriyle “iyi” ilişkiler kurmaya özen göstermesiyle tanınmaktadır. Yanı sıra, iktidar olmasa bile, politik kimliğinin merkezinde “devlet” veya “devletçilik” olan partilerle de “iyi” ilişkiler kurmak çabası vardır. Örneğin cem vakfı toplantılarına MHP lideri Devlet Bahçeli’yi davet etmesi Alevi camiasında şaşkınlıkla karşılanmıştır. Cem Vakfı başkanıdır. Televizyonu, radyosu ve diğer Alevi örgütleriyle kıyaslanamayacak ölçüde büyük maddi imkanlara hükmetmektedir. AKP’nin iktidarda “kalıcı” olduğuna kani olmasıyla beraber şimdi de AKP ile iyi ilişkiler içerisinde olduğu görülmektedir.
Şunu belirtmekte yarar var: Alevi sorununda çözüme yönelik ciddi ve içtenlikli adımlar kimden gelirse gelsin desteklenmelidir. AKP’nin “ılımlı İslamcı” olmakla itham edilen bir parti olması, “AKP’yle görüşülmez, bir şey yapılmaz” türü kompleksli bir yaklaşıma “gerekçe” yapılmamalıdır. Aksine, AKP’nin dindar bir tabanı olması, eğer bu yönde ciddi bir siyasi iradenin sahibi olursa, onu çözüme en uygun ve yatkın bir parti haline de getirebilir. Ancak asıl “sorun” bu değildir.
ALEVİLERİN İSTEKLERİ AÇIK Biliniyor; biraz da içerisinden geldikleri acılı tarihin kaçınılmaz bir sonucu olarak, Aleviler, şu anda “parçalı” bir durumdadırlar. Cem Vakfı’nın Alevileri bir başına temsil etmesi ne usulen, ne de ahlaken doğru değildir. Ancak ne denli “parçalı” bir durumda da olsalar, bütün Alevilerin üzerinde ortaklaştıkları talepleri vardır. Çözüme yönelik atılacak adım, bu talepler dikkate alınmadan atılamaz. Aleviler “zorunlu din derslerinin kaldırılmasını” istiyorlar. Bu utanç verici 12 Eylül uygulamasının kaldırılması, sistemin gerçekten “laik” olmasının da bir gereğidir… Aleviler Madımak Oteli gerçek bir toplumsal barışın, kardeşliğin, yüzleşmenin abidesi olsun istiyorlar. Aleviler, kendilerinin varlığını dahi kabul etmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını istiyorlar, o Başkanlık’ta kendilerine bir “masa” verilmesini değil… Aleviler, cemevlerinin “ibadethane” olarak kabul edilmesini istiyorlar. “Giderlerine yardımcı olalım” türü yaklaşımların hiçbir ciddiyeti yoktur. Alevilerin istemleri bu denli açık olduğu halde “dedelere maaş bağlamak, İzzettin Doğan’a ders kitabı yazdırmak” sorunu daha da ağırlaştırmaktan başka bir sonuca yol açmaz… Eğer Alevilerin istemleri çerçevesinde çözüme dönük yol alınacaksa, buna tek başına iktidar partisi veya daha yerinde bir deyişle zaten sorunun müssesibi durumundaki devletin bizatihi kendisi karar veremez. Çözüm yönünde bir siyasi irade varsa, bu çözümün ne tür adımlar atılarak hayat bulacağına ancak ve ancak Alevilerle birlikte karar verilebilir. Devlet ne Alevi meselesini kendi bildiği gibi tarif edebilir ve ne de kendi istediği gibi çözebilir; bunun mümkün olmadığı görülmelidir. “Çözüm” ve “açılım” kavramlarının içini boşaltmak da, “çözüm” ve “açılım” adına “bazı” Alevileri öne çıkarıp başka Alevileri görmezden gelmek de, bizi “biz” yapacak bir Türkiyelilik bilinç ve şekillenmesine zarar verir… *** Alevi ders kitabı son aşamada Cem Vakfı tarafından hazırlanan ve gelecek yıl ilköğretim ve liselerde okutulması planlanan Alevi ders kitabının hazırlıkları son aşamada. 4. sınıftan itibaren her yıl için ayrı ayrı hazırlanan bilgiler, toplam 9 klasörden oluşuyor ve yaklaşık 350 sayfa. İlköğretim ve liselerde okutulmak için hazırlanan tasarı 9 klasörden oluşuyor ve yaklaşık 350 sayfa. Taslakta 4'den 12'inci sınıfa kadar her bir sınıf için ortalama 70-80 sayfalık bilgiye yer veriliyor. Tasarıda Alevi öğrenciler için din dersleri kitaplarına eklenmesi önerilen konu başlıkları özetle şöyle sıralanıyor: 4. Sınıf: Allah ifadesiyle birlikte Alevilikteki Bismişah ifadesine de yer veriliyor. Sünni İslam inancındaki dualarla birlikte Alevilikteki uyku duası ve sabah duası. 5. Sınıf: Cem Evi'ni Tanıyalım 6. Sınıf : Namaz ve Cem ibadeti 7. Sınıf: Aleviler ve Kuran. Alevi Cemlerinde Okunan Bir Nefes: Mahrum Eyleme 8. Sınıf: Alevilikte Ali'yi Çağır Duası (Nadi Ali) 9. Sınıf: İslam'da ibadet Yerleri. Hacı Bektaş Veli, Mevlana, Yunus Emre, Ahmet Yesevi 10. Sınıf: Hacı Bektaş Veli'nin Makalat adlı adlı eserinde tevhit ve inanç esasları. Hacı Bektaş Veli'den Sözler 11. Sınıf: İslami Bir Akım olarak Alevilik-Caferilik 12. Sınıf: Alevilikte Ölüm sonrası inancı. Dua, Namaz ve Cem. Alevilikte Cem İbadeti.
SUNNİLERE DE AÇIK OLDUK Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevi ders kitabının hazırlık çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi: “Cem Vakfı ve Alevi İslam Din İşleri Başkanlığı olarak başka vakıflardan da arkadaşları alarak bir komisyon oluşturduk. Bu komisyon bir tasarı hazırladı. Ders kitapları tasarısı. Birkaç güne kadar zannediyorum bitmiş olacaktır. Sayın Başbakan'dan randevu isteyeceğiz. Sünnilere de açık olduk. Sünni kesimde Alevilerden çok daha iyi Alevileri bilen üstad kişiler var. Onlara da danışılmıştır. İslam tamamen sevgi ve barış dinidir. Kitap çocuğa sevginin aşılandığı bir noktada başlıyor. Bu arada bazı mukayaselerde yapılıyor. Yani suni kardeşlerimiz böyle yapıyor. İşte Aleviler şu şekilde uyguluyor" Prof. Doğan kitabın nasıl müfredat içine gireceği konusunda ise şunları söylüyor: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın tutumuna bağlı. İsterse ayrı olarak okutacaktır. İsterse aynı kitap içinde bir bölüm olarak okutulacaktır. Belki denecektir ki ‘Azaltabilir miyiz? 80 sayfa değil de 40 sayfaya indirsek?’ Hangi bilgilerin daha öncelikli verilmesi konusunda belki müzakere olacaktır.” *** KARACAAHMET SULTAN DERNEĞİ GENEL BAŞKANI MUHARREM ERCAN: “AKP’nin Alevi sorununu çözmeye gücü yetmez” Karacaahmet Sultan Dergâhı’nın Alevilik tanımı “Allah’ın birliğine Hz. Muhammed’in peygamberliğine ve Hz. Ali’nin veliliğine inanan İslam’ın özgün bir yorumu” şeklinde özetlenebilir. Horasan Erenleri`nden olan Karacaahmet Sultan 13.yy ortalarına yakın bir zamanda Moğol zulmünden kurtulmak için Anadolu`ya göç etmiş ve uzun süre hizmet verdiği İstanbul- Üsküdar’da bulunan dergahta toprağa verilmiş. Muharrem Ercan, 1969 yılında kurulan Karacaahmet Sultan Kültürünü Tanıtma-Dayanışma ve Türbesini Onarma Derneği`nin Genel Başkanlığını yapıyor. Dernek Alevi Bektaşi inancında dinsel, sosyal ve kültürel çalışmalar yapıyor. Genel Başkan ve aynı zaman da Alevi Dedesi olan Muharrem Ercan’la son dönemdeki tartışmaları konuştuk.
»Cem Vakfı’nın ders kitaplarında Alevilik ile ilgili bölümleri yazmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Biz zorunlu din derslerine zaten karşıyız. Bu en baştaki olmazsa olmazımız. Fakat ders kitaplarında Aleviliğe yer verilecekse de, Alevi dedeleri, yazarları ve aydınlarının oluşturacağı insanlar tarafından bir müfredat oluşturulmalı. Çünkü, Sunni vatandaşların, İmam Hatip Lisesi mezunlarının ya da Diyanet’in yazacağı bir kitap beni ne kadar tatmin edecek? Alevilik dersi de Alevi öğretmenler tarafından verilmeli. Alevi olmayan birisinin vereceği dersler ne kadar başarılı olur? Biz Aleviliği, Alevilerin yazması ve dersleri de Alevilerin vermesi düşüncesindeyiz. İzzettin Doğan’ın yazacağı Alevilikle ilgili çok fazla bilgimiz yok. Doğan’ın veya bizim yazacağımız Alevilik ne kadar doğru bilemeyiz. Belki biz başka, Cem Vakfı başka, Pir Sultan Abdal Dernekleri başka söyler. Önemli olan bir konsorsiyum sağlanması, her kurumun görüş bildirmesi sonucu ortak bir anlayışın ortaya çıkmasıdır. Ortak bir noktada buluşmak gerekiyor.
“BİZLER GARİBANIZ” »Size ders kitaplarınında Alevilik yazımı ile ilgili bir teklifte bulunuldu mu? Hayır bize bir teklifte bulunulmadı. Bizler garibanız. Fakat bizim yönetim kurulu üyemiz Cemal Şenel’in Alevilikle ilgili yazmış olduğu bir müfredat var. Almanya’da bu okullarda okutuluyor.
»AKP askıya aldığı Alevi açılımını yeniden gündeme getirdi. Sizce sorun çözülebilir mi? İlk verilen Muharrem İftarı’na biz katılmadık. Şatafatlı yerlerde Kerbela anılmaz. Bizim geleneklerimize ters böyle bir uygulama. Daha önceki konuşmalarda sayın Başbakanımızı, oruç açmak için Karacaahmet’e davet etmiştim. Beş yıldızlı oteller yerine halkın içinde olmasını iştemiştim. Gerçekleşmedi.
»Size göre açılım eksik noktaları nelerdir? Şu an da cemevlerinin yasal statüsü bulunmuyor. İlk önce bizlere yasal haklarımız verilmeli. Şu anda biz Karacaahmet’te kiralık olarak bulunuyoruz. Şahkulu, Erikli Baba Cemeveleri kiralık statüsünde bulunuyor. Mukavelede yazanlar yerine getirilmediği zaman bizi kapı dışarı edebilirler.
»Alevilerin sorunlarını AKP çözebilir mi? AKP’nin bu sorunu çözmeye gücünün yeteceğini sanmıyorum. Avrupa Birliği’nin katkısı ve dayatması olursa çözüm olabilir. Aksi taktirde sorunun çözümü çok mümkün değil.
“ALEVİLERİN SORUNLARI MÜŞTEREK” »”Devlet kendi Alevisini yaratıyor” diye bir eleştiri var. Siz katılıyormusunuz bu eleştiriye? Herkes kendisine göre bir politikacı ayarlayacak. Böyle bir uygulama yapılabilir. Fakat mühim olan bunu kabul edip etmemekte. Katılan olabilir, bizim katılanlara da “neden katıldınız” diye baskı yapmamız felsefemize aykırı. Ben de iktidarda olsam Sunnileri kendi saflarıma çekmeye çalışırım.
»Yeni Alevi Çalıştayı’na katılacak mısınız, size herhangi bir teklif geldi mi? Çalışmaya katılmakla, çalıştaya katılmak farklı konular. Eğer tüm Alevi Kuruluşları katılırsa, biz de katılırız. Bize bu yönde bir teklif geldi. Gideceğimizi söyledik. Çalıştayda zorunlu din derslerinin kaldırılması, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Hacı Bektaş, Madımak müzeleri gibi sorunlarımızı yetkililere aktaracağız. Bizim sorunlarımız müşterek. Diyanet’te temsil edilmek gibi bir düşüncemiz yok. Dedelerin Diyanet’ten maaş bağlanmasına da karşıyız. Dedeler 1400 senedir maaş almadılar. Eğer ödenek verilecekse kurumlara verilir, bizler bunu dağıtırız. Bu konularda müşterek ortak birlikteliğimiz Cem Vakfı, Pir Sultan Abdal Derneği ile de var. Ayrıldığımız konular da olabilir, bunlar doğaldır. Olması da gerekir aslında. Birgün Gazetesi Devamı; - 1- 2- 3- 4- 5- 6- 7- |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder