FEVZİ GÜMÜŞ: DEVLET ÖNCE ALEVİLERDEN ÖZÜR DİLEMELİ, SONRA AÇILIM YAPMALI
13 Mayıs 2009 Birgün Gazetesi
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ GENEL BAŞKANI FEVZİ GÜMÜŞ: Devlet önce Alevilerden özür dilemeli, sonra açılım yapmalı “Bugüne kadar Alevilere yapılan kötü uygulamalar nedeniyle devletin özür dilemesi gerekir. Önce Alevilerden özür dilenmeli ve sonra bu konuda bir açılım yapılmalıdır”
Anadolu etnik, inançsal, kültürel farklılıkları bünyesinde barındıran çok renkli bir mozaiktir. Büyük ve zengin tarihsel geçmişi ile bir dünya kültür mirası coğrafyasıdır. Doğaldır ki bu dünyanın insanlık ailesi için son derece değerli birçok inançsal/kültürel unsuru yeterince bilinip tanınmamaktadır. Anadolu’da yaşayan kültürel inançsal topluluklardan birini de kendilerine özgün yapıları ile Aleviler meydana getirir. Alevilik; insanı merkezine koyan (insanı merkez alan) Anadolu’ya özgü eşi benzeri olmayan bir felsefe, bir inanç, bir yaşam biçimi, bir kültür, bir öğreti ve hatta bunların tümünü de aşan bir toplumsal olgudur. Aleviler Anadolu toprakları üzerinde binlerce yıldır yaşamlarını sürdürmektedir. Anadolu Alevi nüfusu ise 20 milyon civarındadır. Alevilik Anadolu’daki resmi dinsel anlayışın dışında oluşmuş ve olmuştur. Bu nedenledir ki tarihte Anadolu’da kurulan gerek Selçuklu devleti zamanında gerekse Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyeti altında sürekli olarak Aleviler baskı ve zulüm görmüşler, aşağılanmışlar, horlanmışlar, yadsınıp yok edilmeye kalkışılmışlardır. Alevilik Osmanlı’nın resmi dinsel anlayışı olan Şeriatı/İslamiyeti yadsıyan bir inanç/öğreti olduğundan Aleviler birçok katliama maruz kalmış, tarihsel süreçte kendi varlığını korumak için bedeller ödemiştir. Avrupa’da Ortaçağ’da yaşanan engizisyonun bir benzeri Anadolu’da Aleviler üzerinde uygulanmıştır.
ALEVİLER AYRIMCILIĞA KARŞIDIR Aleviler tarihte salt inançlarından/ kültürlerinden/öğretilerinden dolayı birçok katliam yaşamış olmalarına rağmen Alevi öğretisinin temelini insan sevgisi yani hümanizm oluştur. Aleviler insanda tanrısal özellikler görür. Onlara göre insan tanrının yeryüzündeki yansımasıdır. İnsana gösterilecek sevgi ve saygı yeryüzündeki her türlü ibadetten daha değerlidir. İnsana değer verilmelidir çünkü insan dünyadaki her şeyin yaratıcısıdır. İnsan yaratan ve yaşatandır. Hümanizm, insan sevgisi temelinde tüm “kerametlerin/ mucizelerin” insanda olduğuna inanır. Bunu “her ne arar isen insanda ara” özdeyişiyle dile getirir. Aleviler insanlar arasındaki her türlü ayrımcılığa karşıdır. İnsanın insan olarak doğmasından ötürü saygıya, hak ve özgürlüklere layık olduğuna inanırlar. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ifadesini bulan temel insan haklarının bütün insanlar için gerçekleşmesi gereğine inanırlar. Alevi toplumu barıştan, dostluktan, hoşgörüden yana, bilime ve gelişime açık zengin sanatsal ve estetik değerleri ile insanlığın gelişimine katkıda bulunmaktadır. Alevilik dünyada yaşayan tüm insanlık ailesini/tüm insanları dost ve kardeş bilir. Farklı olmayı insanlık için bir zenginlik sayar.
ALEVİ SORUNU AKP’NİN YUMUŞAK KARNI Bu anlamıyla Alevi örgütlenmesi, inanç özgürlüğünü, siyasi örgütlenme özgürlüğünü, düşünce ve basın yayın özgürlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunur. Tüm sorunların ancak demokrasi temelinde çözüleyeceğine inanır. AKP’nin Aleviler konusundaki samimiyeti AKP’nin Kürtler konusunda, AKP’nin emekçiler konusunda, AKP’nin Türkiye’nin bağımsızlığı konusundaki samimiyeti kadardır. Üstelik Alevi sorunu AKP açısından yumuşak karındır. Çünkü Kürt sorununu da, milliyetçinin demokratlaşıp demokratlaşmayacağının kökü nasıl Kürt sorunundaki açılımsa, AKP’nin demokratlaşıp demokratlaşmadığının en temel ölçüsü Alevilik konusunda yapacağı açılımdır. Alevilik konusunda Türkiye tarihi yanlış yapılmıştır. Bu konularda öncelikle Alevi örgütleriyle, Alevi kurumlarıyla görüşmelidir AKP. Ayrıca bugüne kadar Alevilere yapılan kötü uygulamalar nedeniyle devletin Alevilerden özür dilemesi gerekir. Önce Alevilerden özür dilemeli ve sonra bir açılım yapılmalıdır. AKP, Aleviler konusunda söylediklerinde samimi değildir. AKP yeni bir seçmen yaratma yolunda yaptığı siyasi manevralarla Alevileri de seçmen tabanına eklemenin hesabındadır sadece. Dolayısıyla AKP’nin Alevi projesi, Reha Çamuroğlu’nun projesi de değildir. Bu proje aslında Amerika'da pişirilen ve bütün insanların dinsel inanışları üzerinde kendilerini konumlandırmalarını öngören bir projedir. Dolayısıyla Alevilerin de İslam içerisinde bir yama olarak yeni liberalizme boyun eğmiş, Pir Sultan’ın, Baba İshak’ın ,Yunus Emre’nin hümanizmasından tümüyle vazgeçmiş bir Alevi hareketi yaratılmaya çalışılıyor. AKP bu projeyi, ihale dağıtarak, devletin bütçesinden Alevilere pay dağıtarak da hayata geçirmeye çalışmaktadır. AKP’nin Alevi açılımı hem ülke genelinde, hem de demokratikleşme ve laikleşme projesi değildir. Tam tersine bu projeler bütün Türkiye’yi teslim alma projeleridir. Alevi işbirlikçiler sayesinde bu işi yapıyor AKP. 9 Kasım 2008 tarihinde Ankara'da yapılan miting sonrasında Alevilerin talepleri kamuoyunda daha yoğun tartışılmaya başlandı. Bu miting sonrasında oluşan toplumsal tazyikten sıyrılmak isteyen AKP iktidarının mitingi organize eden bileşenlerin hiç gündeminde bulunmayan ve bugüne kadar da asla dillendirilmeyen ''dedelere maaş'', ''Kültür Bakanlığı’nda Alevi temsili'' gibi düzenlemeleri de içeren bir paketi açıkladığını gördük. Miting sonrasında ‘yeni’ diye sunulanlar aslında AKP’nin bilinçaltında olan Sünni hegemonik düşünce tarzının ifadesi sayılabilecek talihsiz yaklaşımlar içeriyor.
HAKLI TALEPLER SAPTIRILIYOR Alevilerin Madımak Oteli'nin müzeye dönüştürülmesine ilişkin taleple ilgili, ''Bunu da istismar konusu olmaktan çıkarırız'', ''Bir kültür merkezi olabilir, herkesin istifade edebileceği nezih bir ortam olabilir'' değerlendirmesinde bulunduğunu üzülerek gördük. Oysa ki Alevilerin ortak paydası 9 Kasım'da yüz binlerce insanın katılımı ile sahiplenilen Madımak Oteli'nin müze olması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, cemevlerinin yasal güvenceye kavuşturulması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması talepleridir. AKP’nin Madımak Oteli'nin kültür merkezine dönüştürülebileceği yönündeki yaklaşımı Sünni muhafazakâr tabanının nabzını okşamakta, gericilerin, şeriat özlemcilerinin insanlık tarihine eklediği utanç sayfasını koparıp atmaya çalışmak çabasıdır. “Madımak Oteli kültür merkezi olabilir” fikrinin, AKP'nin seçim öncesinde Alevilerden oy alabilmek ve aynı zamanda Alevilerin yükselen taleplerini sulandırmak amacıyla gündeme getirdiği açıktır. Gerçekte AKP, Alevilerin laiklik ve vicdani eksende yürüttüğü istemleri saptırmaya çalışmakta, kamuoyu AKP'nin siyasileşmiş dinsel ideolojisi ve bakış açısıyla yönlendirilmek istenmektedir. Bir bütün olarak baktığımız da ise aslında şunu görüyoruz: Bugüne kadar işletilen süreç AKP’nin Alevi açılımından çok, Alevilerin AKP açılımı çabasına işaret etmektedir. Son olarak kamuoyuna yansıyan Alevi Çalıştayı çıkışının ise olağan alışkanlığın ve yaklaşımın ne kadar dışına çıkıp çıkmayacağını da hep birlikte göreceğiz.
*** ALEVİ VAKIFLARI FEDERASYONU GENEL BAŞKANI DOĞAN BERMEK: Cem Vakfı Alevilikle ilgili yanlışları düzeltiyor “Cem Vakfı ve Prof. İzzettin Doğan, ders kitaplarında Aleviliği yazmıyor, mevcut ders kitaplarındaki Alevilik hakkındaki bölümlerin yanlışlarını düzeltici bir çalışma yapıyor” Alevi Vakıfları Federasyonu, Aleviliği, İslam dininin akılcı, gerçekçi, kendisini sürekli olarak çağdaşlaştırabilen, hümanist bir yorumu olarak algılar. Cem Vakfı, ders kitapları yazmak durumunda değildir. Prof. Dr. İzzettin Doğan ve Alevi İslam din hizmetleri sorumluları ders kitaplarında Alevilik hakkındaki bölümlerin yanlışlarını düzeltici bir çalışma yapmaktadır. Başbakan’ın talebi üzerine yapılan bu çalışma, ders kitaplarında Alevilik konusunun doğru biçimde yer almasını öneren, mevcut ders kitaplarında Alevilik ile ilgili bölümlere açıklık getirmeyi ve daha gerçekçi anlatımlar yapılmasını amaçlayan bir çalışmadır. AKP’nin Alevi açılımları kendisine özgü kurallara yürüdüğü için, bu açılım iddialarının AKP’den mi yoksa medyadan mı geldiğini dikkatle irdelemek gerek. Birileri, AKP açılıyor diyor, medyada açılım rüzgârları esiyor ama AKP’de bu anlamda bir adım atılmıyor. Adeta sanal açılım iddiaları var. Bugüne kadar gördüğümüz tek somut adım, 6 Aralık 2008‘de Dolmabahçe‘de yapılan toplantı olmuştur. Tabii bir tek toplantı ile bir açılımdan söz edilmesi zordur. AKP’den gördüğümüz ikinci adım ise Prof. Dr. Necdet Subaşı’nın Nisan 2009’da Alevilik konulu çalışmalar yürütmek üzere Başbakanlık danışmanlığına atanması olmuştur. Ancak Sn. Subaşı görevinde çok yenidir, yapacağı çalışmaların nasıl çalışmalar olacağı konusunda henüz belirgin veriler yoktur. Unutulmamalıdır ki, AKP iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ülkede Alevilik diye bir konu olduğunu ancak 2008 yılı başında fark etmiş görünmektedir. Fark etmek ile açılım arasında epey fark vardır. Sonuç olarak AKP’nin Alevi sorunları konusu ile kendince ilgilenmekte olduğundan söz edilebilir, ancak bu aşamada gösterilen ilginin bir açılım olarak adlandırılabilmesi için çok iyimser olmak gerektiği kanısındayım.
AKP’YE UYACAK ALEVİLİK Devletin kendi Alevisini, Aleviliğini yaratma girişimlerine, Aleviler kendi tarihleri içinde Emevi’den, Osmanlı’dan bu yana defalarca şahit olmuşlardır. Ama bu girişimler, her seferinde devletin istediği gibi bir Alevilik oluşturmak için atanan devlet görevlilerinin ya başarısız olmaları, ya da Alevileşmesi sonucunu doğurmuştur. Bir devletin kendi hakim görüşüne bağlı bir Alevilik yaratmak için giriştiği en kapsamlı faaliyet 1826’dan sonra Osmanlı devletinde gerçekleşmiştir. Ama ne gariptir ki o zaman da, Alevi dergahların devlet görevlisi olarak atanan değişik tarikatlardan kişiler ya görevlerini hiç başaramamış, ya da zaman içinde Alevilik yoluna girmişlerdir, daha da önemlisi bu süreçte yola giren devlet görevlilerinin arasından da çok seçkin Alevi dedebaba’ları yetişmiştir. Bu konularda çok örnek vardır. Bugün de gördüğümüz kadarı ile AKP’ye uyacak bir Alevilik yaratma gayretleri içinde olan bir kesim vardır. Bu kesim, AKP‘nin kararı ve el altında sağladığı destekler ile mi faaliyet göstermektedir, yoksa bu kişiler bugünkü karmaşık ortamdan yararlanmak isteyen fırsatçılar mıdır? Bu soruların cevabını zaman gösterecektir. Dileğimiz bu girişimlerin bir siyasi parti tarafından yönetiliyor olmamasıdır.
YOZLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİ BOŞA ÇIKTI Ancak bizim emin olduğumuz bir şey vardır... 1400 yıllık tarihinde Alevilik defalarca her tür yozlaştırma, çarpıtılma, değiştirilme gayretlerine hedef olmuş ancak bu girişimlerden zaman zaman bazı yaralar alsa da, zaman içinde daha geniş, daha sağlam, daha dayanıklı bir inanç olarak varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Felsefi temeller, bu saldırıları düzenleyen kişi veya odakların algılayabildiğinden çok daha sağlam olan Alevilik böyle girişimleri her seferinde olduğu gibi bu kez de güçlenerek atlatacaktır. Anayasa ve diğer tüm yasaların ayrımcı olmayacak biçimde uygulanması Alevilik sorunlarını çözecektir. Alevi sorunları yapısal ya da yasal bir ayrımcılık sonucu doğmamıştır. Uygulamalardaki aksaklıklar ve tek yanlı misyoner tavırların sonucudur.
Yasalarımız ile uyumlu uygulamalar samimi ve içten bir şekilde gerçekleştirildiği zaman, ülkede Alevi sorunu diye bir sorun kalmayacaktır. Devamı; -1-2-3-4-5-6- 7- |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder