9 Haziran 2010 tarihinde alınan 1929 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı emperyalizmin kaderini belirledi. Kaynak: Prensal Latina Türkçe
Birleşmiş Milletler, dokunulmazlık ve savaş
Fidel Castro Ruz
10 - 19 Ağustos 2010
EvcioğluHaber- Havana, 16 Ağustos 2010 (Prensa Latina'da yayınlanan) Küba Devrimi lideri Fidel Castro’nun son yazısı olan “Birleşmiş Milletler, Dokunulmazlık ve Savaş” makalesini siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz...
***************
Bir sürü saçmalık arasında kaç kişinin fark ettiğini bilmiyorum ancak; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, üstlerinden aldığı emirle abluka altındaki Gazze’ye insanî yardım götüren filoya düzenlenen İsrail saldırısını araştırmak için kurulan komisyonun başkan yardımcılığına Kolombiya Devlet Başkanlığı görevinin son günlerine gelmiş olan Alvaro Uribe’yi getirdi. Saldırı kıyıdan oldukça uzakta ve uluslararası sularda yaşanmıştı.
Kendisi savaş suçu işlemekle suçlanan Uribe’ye verilen bu görev onu tamamen dokunulmaz yaptı: Onun iktidarı değil miydi en az 2 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan, her gün ortaya çıkan yeni bir toplu mezar ile sicili kabaran, ABD askerleri için 7 yeni askeri üs açan? Terörizm ve soykırım deyince akla ilk Uribe gelir.
10 Haziran 2010 tarihinde Kübalı gazeteci ve aynı zamanda ulusal kanalda yayınlanan Yuvarlak Masa programının yapımcısı Randy Alonso, Cuba Debate internet sitesinde “Sözde dünya hükümeti Barselona’da toplanıyor” isimli yeni bir makale yayınladı:
“Dolce Oteline camları kara makam araçlarıyla ve helikopterleriyle geldiler.”
“Bilderberg Klübü veya dünyanın gölge hükümeti olarak bilinen, Kuzey Amerika ve Avrupanın önde gelen 100 ekonomi, finans, siyaset ve medya liderinden oluşan grup yıllık toplantıları için birarada.”
Alonso gibi diğer dürüst yazarlar da bu garip birleşime dair sızan bilgileri biraraya getirmeye çalışıyorlar. Onlardan daha fazla bilgi sahibi olan bir kişi bu grubu yıllardır izliyor.
“Bu yıl Sitges’de toplanan grup 1954 yılında danışman ve siyasi analizci olan Joseph Retinger’in önerisi üzerine kuruldu. Grubun arkasındaki itici güç ABD’li zengin David Rockefeller, Hollanda Prensi Bernhard ve Belçika Başbakanı Paul Van Zeeland oldu. Kuruluş amacı Avrupa’da artan Amerikan karşıtlığının üzerine gidip, kıtada güç ve itibar kazanan Sovyetler Birliği ve komünizmle mücadele etmekti.”
“İlk toplantıları 29–30 Mayıs 1954 günlerinde Hollanda Osterbeck’deki Bilderberg Otelinde yapıldığı için grup bu şekilde adlandırıldı. 1976 yılı hariç günümüze kadar her yıl toplandı.”
“Grubun çekirdeğini oluşturan 39 kişilik yönetim kurulunun dışındakiler davetli misafirlerdir. ”
“Grup gizliliğe önem verir, toplantıya katılanlarından toplantılarla ilgili röportaj vermemeleri, konuşulanlar ile ilgili açıklamada bulunmamaları istenir. Toplantıya katılım için mükemmel İngilizce bilmek ve konuşmak zorunludur, birleşimlere çevirmen kabul edilmemektedir.”
“Kimse grubun gerçek gücünü bilmemektedir. Konuyla ilgilenenler G–8 toplantılarından hemen önce grubun toplanmasının bir tesadüf olmadığını ve grubun dünya çapında tek bir hükümete, tek bir ekonomiye, tek bir orduya ve tek bir ideolojiye sahip yeni bir dünya düzeni istediklerine dair görüş bildirmektedir.”
“Newsweek dergisine açıklamada bulunan David Rockefeller, ‘Birisinin hükümetin yerine geçmesi gerekiyor, bana göre bu görev için en mantıklısı iş çevreleridir.’ demiştir.”
“Banker James P. Warburg ise ‘Sevelim sevmeyelim bir dünya hükümetimiz olacak. Sorun, bunun onayla mı yoksa zorla mı olacağıdır.’ şeklinde konuşmuştur.”
“On ay öncesinde Irak’ın işgalinin tam tarihini biliyorlardı, ABD’de yaşanan emlak sektöründeki çöküşün olacağından haberdarlardı. Bu gibi bilgiler elinizdeyse günümüz piyasa koşullarında bir anda servet sahibi olabilirsiniz. Burada bahis konusu olan bir iktidar ve bilgi klübüdür.”
“Analizcilere göre klübü en çok düşündüren konu Çin’den gelen ekonomik tehdit ve bunun Kuzey Amerika ve Avrupa toplumlarındaki yansımaları.”
“Klübün etkisi ve yönetici sınıf arasındaki önemi özellikle İngiltere ve ABD’de iktidara gelmeden önce Margaret Thatcher, Bill Clinton, Tony Blair ve Barack Obama’nın toplantılara davet edilmiş olmalarından görülebilir. Son olarak Obama, ABD Başkanı olmadan 5 ay önce 2008 yılı Haziran ayındaki Virjinya toplantılarına çağrılmıştı, kendisinin seçim zaferi ise 2007 yılındaki toplantıda öngörülmüştü.”
“Toplantılardaki gizliliğe rağmen katılımcılara dair bilgiler elde edilebilmektedir. Sitges’deki toplantıya katılanlar arasında önemli işadamları bulunmakta; Fiat, Coca Cola, France Telecom, Telefonica de España, Suez, Siemens, Shell, Novartis ve Airbus başkanları davetliler arasında.”
“Finans ve ekonomi patronları da çağrılılar arasında; ünlü spekülatör George Soros, Obama’nın ekonomi danışmanları Paul Volcker ve Larry Summers, İngiliz Maliye Bakanı George Osborne, Goldman Sachs ve British Petroleum eski başkanı Peter Shilton, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellic, IMF Direktörü Dominique Strauss-Kahn, Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Lamy, Avrupa Birliği Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet ve Avrupa Yatırım Bankası Başkanı Philippe Maystadt bulunuyor.”
Acaba okuyucularımızdan kaçı bunları daha önce duymuştu? Önde gelen yazılı ve sözlü basın kurumları bundan neden hiç bahsetmiyor?
Batıda dillerden düşürülmeyen basın özgürlüğü nerede? 1976 yılı hariç olmak üzere dünyadaki bu en güçlü kişilerin sistematik olarak her yıl toplandığını kim yalanlayabilir?
Randy’nin yazısından devam ediyorum; “Ordu da bu toplantılara bazı şahinlerini göndermiş; Bush’un eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve yardımcısı Paul Wolfowitz, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ve selefi Jaap de Hoop Scheffer.”
“Dijital teknoloji patronu Bill Gates toplantı ile ilgili basına konuşan tek kişi: ‘Orada olacaklardan birisi de benim.’ demiş. Toplantıda çok sayıda mali konunun konuşulacağını açıklamış.”
“Bazı haberciler, gölge hükümetin Euro para biriminin geleceğinin ve kurtarılması için yapılması gerekenlerin, Avrupa ekonomisinin durumunun ve krizden çıkış formüllerinin konuşulacağını iddia etti. Anlaşılan hastanın hayatını, piyasa tanrısına ibadet ederek ve sosyal güvencelerden büyük kesinti yaparak uzatmaya çalışacaklar.”
“İspanya Birleşik Sol yöneticisi Cayo Lara, Bilderberg Klübü tarafından dünyaya dayatılanları tüm açıklığıyla ifade etmiş; ‘Demokrasilerin finans diktatörlüğü tarafından baskı altına alınıp yönetildiği tepe taklak bir dünyadayız.’ ”
“Klübün fikir yapısında dair çok çarpıcı bir görüş İspanyol Publico gazetesi tarafından haberleştirildi. Buna göre tüm klüp üyeleri ABD’nin İran’a saldırmasından yana. Klüp üyelerinin 2003 yılındaki Irak işgali yaşanmadan 10 ay önce olacakları bildiğini de aklımızdan çıkarmayalım.”
Düşüncelerimi yazdığım bu köşe yazılarımdaki savunduğum fikirlere bu yeni veriler de eklenince, acaba; İmparatorluğun en yüksek karar mercilerinde İran’a karşı bir savaşın artık kesinleştiğini iddia etmek hayalperestlik mi olur? Acaba artık sadece dünya kamuoyunun olağanüstü çabası mı yakın gelecekteki bu savaşa engel olabilir? Gerçekleri kim gizliyor?
Kim yalan söylüyor?
Yukarıda yazılanların tersi iddia edilebilir mi?
Fidel Castro Ruz
15 Ağustos 2010
08:25
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder