26 Mart 2010

Felsefi bir sistem, entegre bir varoluş fikridir.

Felsefi bir sistem, entegre bir varoluş fikridir.

Felsefe Herkes için

http://sinestezi.files.wordpress.com/2009/01/dusunen_heykeltras_rodin_011.jpg

Bir insan olarak, felsefeye ihtiyacınız olduğu gerçeği hakkında, tercih yapma şansınız yoktur.

Sizin tek tercihiniz kendi felsefenizi bilinçli, akıllı, disiplinli bir düşünce süreci ve titiz derecede mantıklı bir akıl yürütme ile mi yapacağınız? Yoksa; bilinç altınızın topladığı şans eseri bir araya gelen, fakat bilinç altınızca bir tür, “soysuz felsefe” halinde bütünleştirilmiş ve tek bir kütle haline -yani aklınızı kullanmanızı engelleyen bir zincir ve gülle gibi duran kendinden şüphe etme haline -getirilmiş olan bir geçersiz- hükümler, yanlış genellemeler, tanımlanmamış çelişkiler, hazmedilmemiş sloganlar, belirsiz dilekler, şüpheler ve korkular çöplüğü olarak mı tanımlayacağınızdır.

Bilinçaltınız bir bilgisayar gibidir.

Onun fonksiyonu, sizin fikirlerinizi entegre etmektedir.
Bilinç altını kim programlamaktadır.? Sizin bilinçli aklınız..! Eğer; siz hata yaparsanız, hiçbir kesin kanaatiniz olmaz ise, bilinç altınız tesadüfen programlanır ve kendinizi kabul ettiğinizi bilmediğiniz fikirlerin etkisine bırakırsanız.

Eğer bilgisayarınızı, bilinçli bir düşünme yöntemi ile programlarsanız, değerlerinizin ve duygularınızın niteliğini bilirsiniz... Böyle yapmaz iseniz bilemezseniz..

İnsanların sahip olduğu değerler ve duygular, onun temel dünya görüşü tarafından belirlenir.

Bilgisayar çıktısının kalitesi, ona girilen verinin kalitesi ile belirlenir.
Eğer; bilinçaltınız tesadüfen programlanır ise, onun çıktısıda buna uygun bir karaktere sahip olacaktır. Belkide, bilgisayar işlemcilerinin kullandığı ve “bilgisayara çöp gir çöp çıksın” anlamına gelen zarif tabiri duymuşsunuzdur. Aynı durum bir insanın düşüncesi ve duyguları arasındaki; ilişkiler içinde geçerlidir.

Duyguları ile çalışan bir kişi, çıktılarını okuyamadığı bir bilgisayar ile çalışan kişi gibidir.”

Kişi, bilgisayar programının doğru veya yanlış olduğunu, kişinin başarısı için mi yoksa, mahvolması için mi? olduğunu, onun amaçlarına mı yoksa; bilinmeyen bir gücün kötü emellerine mi hizmet ettiğini bilemez.! Bu kişi, iki şeye de kördür.

Etrafındaki dünyaya ve kendi iç dünyasına.

Gerçeği veya kendini motive eden şeyleri kavrayamaz. Ve her ikisine karşı da, kronik dehşet içindedir. Duygular, kavrama araçları değildirler. Felsefe ile ilgili olmayan insanlar, ona çok fazla ihtiyaç duyarlar; en çaresiz şekilde onun gücüne tabidirler.


İnsanlar aklı terk ettiklerinde, sadece duygularının kendilerine rehberlik edemediğini ve aynı zamanda dehşet hariç hiçbir duyguyu yaşayamayacaklarını anlarlar.

Bugünün, Entelektüel modolarına göre yetiştirilen genç insanlar arasında, “uyuşturucu bağımlılığının yayılması” idrak araçlarından yoksun kalan ve gerçekten kaçmak isteyen insanların (:) çekilmez iç durumlarnı gösterir. Bu genç insanların bağımsızlık korkusuna ve bazı grup – hizip- veya çeteye girme, veya “ait olma” çılgınlıklarına dikkat edin. Bunların çoğu felsefeyi hiç duymamıştır. Fakat; cesaret edemedikleri sorular için, esaslı cevaplara ihtiyaçları olduklarını hissederler ve kabilelerinin onlara nasıl yaşamaları gerektiğini söyleyeceğini unutmamaktadırlar. Herhangi bir büyücünün “guru”nun veya diktatörün hegomanyası altına girmeye razıdırlar.

Bir insanın yapabileceği en tehlikeli şeylerden biri, kendi ahlaki özerkliğini başkalarına teslim etmesidir.

İki ayak üstünde yürüseler bile onların insan olup; olmadığını bilmemektedirler. Kendini korumak için ve gerçeğin, adaletin, özgürlüğün ve sahip olduğumuz ve olabileceğimiz herhangi bir değerin korunması için felsefe bilmek gereklidir.

Öte yandan, bilim, teknoloji, ilerleme, özgürlük gibi medeniyetin her başarısının altında aralarında “...,bugün tadını çıkardığımız her değerin altında” ikibin yıl önce yaşamız bir insanın, “Aristo”nun başarısını bulacaksınız. Her önemli felsefe teorisinin temelinde, insan bilincinin gerçek bir ihtiyacının var olduğu şeklinde haklı bir mesele vardır.

Felsefe çalışmanın en iyi yolu, felsefeye bir dedektif hikayesi ile yaklaşır gibi yaklaşmaktır.

Kimin katil, kimin kahraman olduğunu anlamak için her yolu, her ip ucunu ve emareyi izleyin.

Belirleme kriteri, iki sorudur. Niçin? ve Nasıl?

Cevapları hemen bulamayacaksınız. Fakat paha biçilmez bir özellik kazanacaksınız. Esaslara göre düşünme yeteneği.

Hiçbir şey insana otomatik olarak verilmez; ne bilgi, ne kendine güven, ne iç huzuru ne de aklını doğru şekilde kullanma. İnsanın, ihtiyaç duyduğu veya istediği her değer (...) keşfedilmek ve öğrenilmek zorundadır. İşte felsefe eğitimide insana özel bir Entelektüel duruş (aklın onurlu, disiplinli kontrolünü) verir.

Felsefe konusunda yetersiz kişilerin hatası, sebepleri atlayarak sonuçları kabul eğilimidir.

Yani; uzunca bir dizi düşüncenin ön şartlarını göz ardı ederken, onun sonuçlarını kesinmiş gibi algılamak ve onu “geçerliliği kendinden menkul gerçek” veya “indirgenemez bir gerçek” olarak kabul etme eğilimidir.

Rusça bir anlatım vardır: “Bir domuz, meşe ağacına gelir ve etrafına dağılmış palamutları yer. Karnı doyduğunda, toprağı kazarak meşenin köklerini kesmeye başlar. Yüksek bir dala konmuş olan bir kuş domuzu azarlar; 'Burnunu kaldırabilirsen, palamutların bu ağaçta yetiştiğini görürsün” der.

Eğer, felsefeyi tanımayan akıllı ve dürüst bir kişi – zimni sağduyu- akılsallığını açık felsefi fikirlere dönüştürürse algıladığı dünyanın gerçek olduğunu herşeyin olduğu gibi olduğunu, aklın bilgi elde etmenin tek yolu olduğunu ve mantığın aklı kullanma yolu olduğunu anlayacaktır.

Bir şey, aynı anda ve aynı bakımdan hem doğru ve hem de yanlış olamaz.

Bu senin için doğru olabilir ama benim için değil” Bu durumda doğru diye bir şey yoktur. Veya iki araştırmacı iki farklı evren algılamaktadır ki; bu durumda bir araştırma mümkün değildir. Bu sloganın amacı nesnelliği yok etmektir.

Mantık, çelişkisi olmayan tanımlama sanatı veya hüneridir. Sen bunu sevebilirsin; fakat ben hoşlanmıyorum. değer tercihlerinin ve duyguların tartışılmaz esaslar olduğu itiraz kabul etmeyen fikir, onların ifadelerinin altında yatan gerçektir. Ve bu kişiler, “içe bakış” başarısızlıklarını savunmak için tam evreni pervasızca ortadan kaldırmaya hazırdır.

Metoda dikkat edin! Kelimelere açık özel anlamlar yüklemelisiniz.

Yani; onların gerçekde neyi kast etdiğini belirleyebilmelisiniz.

Bu bir ön şarttır. Ne eksikliğinde, herhangi bir kritik hüküm verebilirsiniz! Ne de, herhangi bir düşünme mümkün olabilir. Tüm felsefi aldatma oyunları, sizin kelimeleri kabaca kullanıyor olmanıza dayanır. Herhangi bir sloganı veya herhangi soyut ifadeyi – yaklaşık anlamı imiş gibi algılayamaz iseniz, onu en doğru anlamı ile algılayın. Onu tercüme etmeyin! Ne söylüyorsa ve ne kast ediyorsa dosdoğru öğlece alın. Sloganı kaldırıp atmayın. Onu kısa bir süreliğine kabul edin.

Aslında kendinize şunu söyleyin “Eğer; onu doğru olarak kabul etsem ardından ne gelir”

Bu,herhangi bir felsefe sahtekarlığını ortaya çıkarmanın en iyi yoludur.

Eğer; düşünceniz duygularınızdan etkileniyor ise; bu durumda kişisel olan veya olmayan hiçbir şey hakkında gereği gibi hüküm veremezsiniz.

Hak edilmemiş bir suçun kabulü, felsefi pasifliğin önemli bir sebebidir.

Herkes İçin Felsefe” Ayn Rano/Kitabından özet-2

H.ATA

*HERKES İÇİN FELSEFE-1

Hiç yorum yok: