31 Aralık 2009

"Çarşı Muaviye'ye karşı"

"Çarşı Muaviye'ye karşı"

Necdet Saraç

"Çarşı Muaviye'ye karşı"


Ankara’da yapılan büyük Alevi mitingine katılmış biri olarak geçen hafta, 8 Kasım’da İstanbul Kadıköy Meydanı’na gelerek bir adım öne çıkacak olanlar, aynı zamanda 9 Kasım sabahı ‘ben de oradaydım’ diye gururla işine, okuluna, fabrikasına, mahallesine gidecek olanlardır diye yazmıştım.
Gerçekten de öyle oldu. Bir adım öne çıkma cesareti gösterenler bu haklı gururun da sahibi oldular. İstanbul mitingine katılamayan, televizyondan izleyenlere, gazete veya internet sayfalarındaki insan selini andıran fotoğrafları görenlere ise ne yazık ki “keşke ben de orada olsaydım” demek düştü.

ABF’nin düzenlediği “ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı” başlıklı mitinge, yansıyan görkemli, renkli ve coşkulu kalabalık, yaklaşık 20 yıllık Alevi örgütlenmesinin ve Alevilerin uzun yıllara yayılan özleminin dışa vurumuydu.

Çoşku o kadar büyüktü ki, yukarıdan çekilen fotoğraflarda bile tek kareye sığmayan kitle için, sahneden gelen sesi duyup duymamak, kimin ne söylediğini anlayıp anlamamak önemli değildi.

Çünkü coşkunun kaynağı, yıllardır yaşanan sindirilmişliğin, suskunluğun kırılması, korku duvarlarının yıkılmasıydı. Korku duvarı yıkılıp, özgüven, elini kolunu sallayarak meydana çıkınca, alana sığmayıp Haydarpaşa Tren İstasyonu önünde kalan da, Salı Pazarı’nda kalan da, yada meydan da kendine yer bulan da aynı heyecanı, aynı coşkuyu paylaşıyordu.
Heyecan ve çoşku yalnızca türkülere değil, Sultanbeyli gençlerin yazdığı gibi pankartlara da yansıyordu: “Boynumda Zülfikar, duvarımda saz, ben Aleviyim, bunu yüreğine yaz

"Çarşı Muaviye'ye karşı"

Her yaştan, her tipten, her kesimden insan Kadıköy’deydi. Yaratıcılıklarıyla ve cesaretleriyle, neredeyse bütün solcuları kıskandıran Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’da oradaydı.
Çarşı,açtığı pankartla yüzbinlerin duygusunu üç kelimeye sığdırmıştı: Çarşı Muaviye’ye karşı”.

30 Aralık 2007’de Köln’de, 2 Temmuz 2008’de Madımak önünde, 9 Kasım 2008’de Ankara’da yapılan görkemli ve coşkulu mitinglere katılan biri olarak, Kadıköy mitingi diğerlerine göre daha da geniş bir bileşimi yansıtıyordu.
Miting ÇARŞI’dan KAOS’a, CHP’den DTP’ye, ÖDP’den ADD’ye, TDH’dan TKP’ye kadar çok geniş bir siyasi yelpazeyi kucaklıyordu. Hacıbektaş’tan Diyarbakır’a, Ordu’dan, Datça’ya, Metz’den Berlin’e, Türkiye’nin ve Avrupa’nın dört bir yanından Aleviler Kadıköy’deydi. Kars federasyonu da, İmranlı dernekleri de. Elinde Atatürk ve Türk bayrağı taşıyan yüzlerce kişi, Ferhat Tunç’un Kürtçe parçasıyla halay çekiyordu. Seval Şam ile Sabahat Akkiraz aynı sahnede deyişleri seslendiriyordu. Hacı Bektaş ile Pir Sultan, Deniz Gezmiş ile Hüseyin İnan, Seyit Rıza ile Muhlis Akarsu aynı alanda semaha durabiliyor, deyiş söyleyebiliyordu.

Bu resim Türkiye’ydi ve olması gerekendi.

Alevi hareketi, asla yan yana gelemeyecek gibi duranları, yada böyle gösterilenleri yan yana getirerek, bunun mümkün olabileceğini, laik, demokratik ve özgür bir Türkiye için yeniden hayal kurulabileceğini gösteriyordu. Nitekim, Alevi kimlikleriyle alanı dolduran yüz binler, kimliklerinden utanmadan, mezheptir, dindir, değildir tartışmasına takılmadan, pankartlarıyla, sloganlarıyla, türküleriyle, demokrasiye dair ne varsa, sola dönük yüzlerinden yansıyan bir ışık olarak Kadıköy’den yükselerek Türkiye’nin ve Avrupa’nın dört bir yana yansıdılar. Kadıköy’den yükselen ışığın gücünün, karamsar ve umutsuz yürekleri aydınlatmasına, “evet değişim mümkündür” dedirtmesine yazılı ve görsel “büyük” basının sansürleme çabası ile yetmedi. Alevi ışığı sansür engelini de delip geçti…

"Çarşı Muaviye'ye karşı"

Yeni ve modern tarzdaki örgütlenmesiyle, marabalığı, sürekli yönetilmeyi, üçüncü, dördüncü, beşinci adam olmayı reddeden Aleviler, yan yana geldiklerinde dağları devirebileceklerini de gördükleri için, kendi ezberleri dahil, bütün ezberleri bozarak sorunlarının çözümünün siyasal iktidardan ve demokratikleşmeden geçtiğini de açıkça ilan ettiler.
Nitekim mitingte, ABF bileşenleri adına yapılan bütün konuşmalarda bu vurgu açıkça öne çıktı. Üstelik, konuşmalardaki vurgular yalnızca durum tespiti yapmakla da sınırlı kalmadı; Alevilerin sorunlarının çözümünün kendi ellerinde olduğunun da altı kalınca çizildi.

Bu miting, sorunların çözülmemesinin, çözülüyor gibi yapılarak, demokratikleşmenin sürekli ertelenmesinin mevcut siyasal iktidara yeni fırsatlar sunmayacağı gibi tersine siyasal iktidarın hareket alanının iyice daralacağını göstermiştir. Hem siyasal iktidara, hem de kendi kaderine “yeter artık” diyen bu miting aynı zamanda, sorunlar çözülmediği taktirde, Kadıköy mitingine katılamayıp “keşke ben de orada olsaydım” diyenlere, yeni ve daha da kitlesel mitinglere katılmak için yeni fırsatlar sunulacağını da işaret etmiştir.

Kaynak : Alevihaberajansi.com - 12 Kasım 2009

http://www.alevihaberajansi.com


Hiç yorum yok: