9 Haziran 2010

Filistin ve Türk solu biraraya geldi


Filistin ve Türk solu biraraya geldi

T24 - "Filistin için İsrail’e Karşı Boykot Girişimi'nin 5-6 Haziran tarihlerinde İstanbul Muammer Karaca Tiyatrosu’nda düzenlenen sempozyumda Filistin ve Türkiye solu bir araya geldi.
Filistin sorununun ve boykot hareketinin tartışıldığı sempozyumun ilk gününde Filistinli ve Avrupalı konukların da katılımıyla kitlesel bir yürüyüş de düzenlendi.
Sendika.tv’nin canlı yayınladığı sempozyum internet kanalıyla 10 ülkeden binlerce izleyiciye ulaştı.



Sempozyumda Filistin halkıyla gerçek bir dayanışmanın İsrail’le ekonomik, askeri ve diplomatik ilişkilerin kesildiği bir uluslararası baskı ile mümkün olduğunun ve boykot kampanyasının da temel hedefinin bu olduğunun altı çizildi.

İsrail - Türkiye ekonomik, askeri ve siyasi ilişkilerinin AKP döneminde tırmanışa geçtiği ayrıntılı araştırma ve analizlerle ortaya konurken, iktidarın ikiyüzlü söyleminin teşhirinin de gerekli olduğu ve solun ve emek hareketinin boykot kampanyası etrafında bir araya gelmesinin bu açıdan kritik önem taşıdığı vurgulandı.

İki günlük sempozyum oturumları ve kurumlar arası görüşmelerin ardından, sempozyumda ortaya konan somut hedefler doğrultusunda Filistin’le dayanışma ve boykot hareketinin örgütlenmesi yolunda pratik öneriler sunuldu ve kararlar alındı.


'Deniz'in yoldaşları'yla Leyla Halid'in yoldaşları buluştu

Sempozyum BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören ve Filistin Ulusal Boykot Komitesi’nden Muhammad Jaradat’ın konuşmalarıyla başladı.

FHKC, Filistin Ulusal Boykot Komitesi ile İngiltere ve Fransa Boykot hareketlerinden temsilcilerinin Türkiye sol ve emek hareketinden katılımcılarla buluştuğu sempozyumda 6 ayrı oturum gerçekleşti.

Oturumlarda konuşmacı olarak şu isimler yer aldı: FHKC politbürodan Abu Ahmad Fuad,
BNC’den Muhmmad Jaradat, İ
srail Ürünlerini Boykot Yanlısı Yahudiler hareketinden Mike Cushman,
Fransa BDS Hareketinden Sara Caunes, akademisyenler;
Tolga Tören,
Erhan Keleşoğlu,
Günlük gazetesi yazarı Hüseyin Aykol,
Ziraat Mühendisleri Odası’ndan Ahmet Atalık ve belgesel sinemacı Necati Sönmez.


Bu oturumlarda “Filistin Halkının Temel Hakları ve BDS Kampanyasının Hedefleri”, “Siyonizm ve Apartheid”, “Filistin-Türkiye-İsrail; Devletler ve Halklar Arası İlişkiler”, “Türkiye İsrail Ekonomik İlişkileri ve Su, Tarım, Enerji Alanında Görülen Yeni Gelişmeler”, “Akademik ve Kültürel Boykot”, “Filistinle Yeni Bir Dayanışma Stratejisi Olarak Boykot-BDS Hareketlerinden Deneyimler” tartışıldı.


Sansür ve abluka internetle aşıldı


Sempozyumda iletişim olanaklarından da geniş ölçüde yararlanıldı. Sempozyuma gelmek için havaalanına hareket etmesine saatler kala, İsrail polisi tarafından engellenen 48 Arapları hareketinden Muhammed Kanaane sempozyuma bir video mesajla katıldı. Egemen medyadan belirgin bir sansür gören sempozyum, Sendika.TV tarafından canlı yayınlandı. Sendika.TV’nin canlı yayını ile sempozyumu 10 ülkeden 2 binin üzerinden izleyici takip etti.


Taksim’de FHKC sloganları


Sempozyumun ilk gününde oturumların ardından İstiklal Caddesi’nde hemen hemen bütün sol örgütlerin katıldığı kitlesel bir yürüyüş düzenlendi. İsrail saldırganlığının ve AKP ikiyüzlülüğünün protesto edildiği yürüyüşte Filistin halkının kurtuluş mücadelesi selamlandı.

“İsrail’le tüm ikili ilişkiler kesilsin / Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi” pankartının arkasında Filistin ve eyleme destek veren örgütlerinin bayraklarının taşındığı yürüyüşte “Filistin'e özgürlük İsrail'e boykot”, “Katil İsrail Filistin'den defol”, “Katil İsrail işbirlikçi AKP”, “Elçi defolsun ilişkiler kesilsin”, “One Minute değil İsrail’e Boykot”, “Yaşasın Filistin Halk Kurtuluş Cephesi”, “Her yer Filistin hepimiz Filistinliyiz” sloganları atıldı.

Yürüyüşün ardından Taksim’de Boykot Girişimi adına bir basın açıklaması yapıldı ve İsrail’le tüm ikili ilişkilerin derhal kesilmesi istendi.
FHKC’den Abu Ahmad Fuad ve İsrail Ürünlerini Boykot Yanlısı Yahudiler hareketinden Mike Cushman da kitleye hitap ederek Türkiye solunun bu dayanışmasını selamladı ve İsrail’e Boykot çağrılarını yineledi.


Eyleme şu örgütler katıldı:
Alınteri,
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu,
Demokratik Haklar Federasyonu,
Ekim Gençliği,
Emek ve Özgürlük Cephesi,
Emekçi Hareket Partisi,
Eşitlik ve Demokrasi Partisi,
EMEP,
Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği,
Halk Cephesi,
Halkevleri,
İşçi Cephesi,
Kaldıraç,
Öğrenci Kolektifleri,
Özgürlük ve Dayanışma Partisi,
Partizan,
Sosyalist Dayanışma Platformu,
Sosyalist Demokrasi Partisi,
Sosyalist Gelecek Parti Hareketi,
Sosyalist Parti,
Sosyalist Umut,
Toplumsal Özgürlük Platformu,
Türkiye Gerçeği,
Türkiye Komünist Partisi,
Ürün Sosyalist Dergi,
Yeşil ve Sol.



Altın Koza sempozyuma taşındı

Adana Büyükşehir Belediyesi'nin son gelişmeleri bahane ederek ipal ettiği Altın Koza Film Festivali de sempozyuma taşındı. Filistin'le dayanışma temalı film ve etkinliklerin yer aldığı festivali iptal eden zihniyeti protesto eden Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), sempozyum kapanışında festival kapsamındaki "Kapılar Bazen Açılıyor" adlı belgeseli gösterdi.
SİYAD'dan Alin Taşçıyan'ın sunumunun ardından gösterilen film, İsrail'in Filistinlileri birbirilerinden, evlerinden, işyerlerinden, yaşam kaynaklarından uzak tutan kontrol noktalarını konu alıyor.

http://www.t24.com.tr/

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Türksolu diye bir dergi var, o dergidekilere yüzeysel ve art niyetle bakıp sırf üstünde sol yazıyor diye yaftayı yapıştırmak çok hatalı. Sadece tek kesimin milliyetçilik anlayışıyla ilerleyen bir medeniyet yoktur, mesela Amerika tüm Ulusalcı hareketleri besler. O dergidekileri bende okudum doğru söze ne denir, gerçekler bunlar neyi yanış söylüyor adamlar, Türk diye övünüp durduğumuz şey baktığımız zaman nerde Ülkemizin adı Türkiye olduğu için Türküm diyoruz! Türk te millet adı olduğu için bazıları rahatsız oluyor. Sosyalizm karşıtıyımdır, ancak bu dergide yazılanlar gerçeklerdir. Ancak bu derginin ve yaklaşımının tohumlarının dışardan atıldığını düşünüyorum, olmayadabilir, SEbep şu dış güçler bu ülkenin çoğu müslüman ve milliyetçi olan yapısına yönelik olarak bu gerçekleri sol adı altındaki dergide düşüncede topladılar ki millet bu düşüncelerden uzaklaşsın, a bak bu düşüncede olanlar solcuymuş demekki bizim ters olmamız lazım düşüncesini yaymak için, bu oyunu sıkça yaptıklarını araştırırsanız belki bulursunuz. Ülkeyi yıkacak oluşumları çoğunluk hangi düşünce yapısındaysa ona benimsetiyorlar, bunun için medyayı, yayınları kullanıyorlar. Ülkeye faydalı olan kendi sıkça kullandıkları mekanizmaları, düşünce yapısını ülkedeki dışlanmış düşünce ve ideolojilerde birleştirmeye çalışıyorlar. Ancak dergidekilerin yarısından fazlasına katılıyorum.

Her türlü milliyetçiliğin faydası vardır, bizim milliyetçiler ise Amerikan, fransız, ingiliz, israil, yunan, japon, çin milliyetçilerinin yanında ezik kalıyor. Susturulmuş, sindirilmiş, bilgisiz, çekingen, iş beceremeyen, kimi kabadayı pozlarında ama çevresine ancak.. Kendince karizmatik görünmeye, kendini kanıtlamaya çalışır, çoğu yazık cahildir zaten. Kitap milliyetçiliğin en önemli unsurudur, bilgi ordadır çünkü, o yüzden kitap teknolojinin, ilmin, gelişmenin, medeniyetin temelidir. Eğer şunları yapıpta cevap veriyorsa birisi milliyetçilik adına savunduklarının, gerçekten onun düşüncesi olduğuna inanırım; 20 yaşına gelmeden yüzlerce kitap okuduysa bunlardan yarısı Türk tarihi, İnsanlık tarihi, Avrupa tarihi, Atatürk, Kuran, bilim ise tamam işte o zaman hakkın var, ama bu hakkı kendi almış olur ben yine fikirlerine katılmayabilirim. Ancak içler acısı milliyetçiyim diye dolaşan tenekeler var, bilgili olsada fikrine gine katılmayabilirim bundan behsetmiyorum aynı tarafta olsak bile bilgili olan diyer tarafı ona tercih ediyorum. Aynı şekilde entel geçinip marjinal hikayeleri, şehir efsanelerini tek gerçek yapan yapay zekalardan ve onların çantasında dolaştırdıkları uyuz kitaplarından bahsetmiyorum. Gerçekten her yönlü araştırıyorsa bu yararlıdır, ama sadece kendi gibi düşünenlerin kitaplarıyla izole bilgiler ve arkadaşlıklarla yaşayıp gerçeği gördüğünü iddia ediyorsa ona derim ki, bulutlar, yıldızlar gerçektir ama onları okuduklarında da gördün diye elindekileri ve imkanlarını gerçek sanma derim, ilk şüpheli kendinsin ve en güvendiğinden şüphelen çünkü isteyerekte olmasa ona olan sevgin, o kişilerin varlığı yanıltır seni, seni bağımsız yapacak yaşamın ardından git, Allah a sürekli yönel, ya da yoga yap, spor yap, yanlız kal, OKU! birdaha oku..