fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2010

GİTME SIRASI KİMDE

GİTME SIRASI KİMDE ?

EvcioğluHaber- Elime sararmış bir gazete yaprağı geçti.. Çok ilginç bir içeriğe ve yazıldığı döneme ışık tutar niteliğe sahip olan yazı, Hakkı Yalçın'ın 07.Nisan 2000 tarihli Takvim gazetesinde ki köşesinde; "Sıra Ecevit'de" başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Süleyman Demirel gitti. Bir ülkenin kaderiyle oynamaktan gönüllerimizde suçu sabit görülen biri, 'nihayet' hayatımızdan çıkıp gidiyor. " diyerek bir karanlık dönem de ülkemizin yaşadığı travmayı ve bu yaşanan kanlı oyunun sonunda yitirdiğimiz binlerce gencimizin acısını yüreğinde hissederek; "Bundan böyle çiçek eksin. Bir gülün açmasındaki sihiri gördüğü zaman, bu ülkenin fidanlarına değer vermeyi öğrenir belki.. Bir canın kutsallığını daha iyi hisseder belki." diyerek, sağlandığı söylenen ülke istikrarının sağlanması; " Halk için istikrar söz konu değildir. 'Benzine zam pompalamanın vatandaşa hizmetle ne ilgisi vardır.. Çocuklar açtır.. Analar bir sıcak yemeğe muhtaçtır.. Türkiye'de patronlara cennet vardır da, emekliye, işçiye, memura, öğretmene cehennem sunulmaktadır.." deyip, bunca olup bitenlerden sonra 'Şimdi sıra Ecevit'de' diyor

****

Bazı satırlarını alıntı yaptığım yazının yayınlandığı günkü gazetenin aynı sayfasında, "Ormanlar Alev, Alev" başlıklı haberde 'Bir günde 83 yangın çıktı. Binlerce hektar ormanlık alan kül oldu' diyordu .. Bursa, Balıkesir ,İstanbul Şişli, Çanakkale, Manyas, Çamoba'da ve diğerlerinde 70 ev yandı" köylüler perişan diyordu.. O dönemde yanan ormanların çoğunluğu şimdilerde imara açıldı.. Yerlerinde villalar var..
***
Sn:Hakkı Yalçın yazısını şöyle tamamlıyor. "Bizler üç kuruşluk maaşa milyonluk vergilerle cezalandırılan toplumun bir ferdi olarak; bizlerin yanında yürüyen parti liderleri istiyoruz.. Yıllardır kendilerine şansları 'bir kez olsun halk için kullanmayanların' bizim hayatımızdan çıkıp gitmelerini istiyoruz. Bizler 'Ne ezen, ne ezilen hakça bir düzen' masalına kurban giden' ezenle bir olup ezileni daha kolay ezenlerin' iktidarında tarımar olan kalkız.. Şimdi size yolu gösteriyoruz.. SIRA SİZDE ....! " diyerek bizlere on yıl önceden bir hatırlatma da bulunuyor..

Bir Söz: "Bazı horozlar güneşin sadece kendisine doğduğunu sanır."


EvcioğluHaber-26.10.2010

7 Nisan 2009

Dünyamıza Sahip Çıkalım

Ankara, 01.04.2009 Foto: H.ATA

Dünyamıza Sahip Çıkalım



Doğal Hayatı Koruma Vakfı(WWF) dünya genelinde hazırladığı etkileyici afişlerle çevre kirliliği ve küresel ısınmaya karşı uyarıyor...

Çevre bilincini geliştirmeye ve duyarlı olmaya çağıran, insanlara yaşadığı bu dünyaya sahip çıkmasının nedenli bir zorunluluk arz ettiğini aykırı fotoğraflarla anlatmaya çalışan; Doğal Hayatı Koruma Vakfı , umuyorum ve istiyorumki; İnsanların dikkatini çeker ve deve kuşu gibi kuma soktuğu kafalarını kaldırtmayı başarır.

Dünyamız Çöl olmaktan kurtulur..

Yine, karakış biter, bahar erişir..
Leylaklar ilkbaharı müjdeler bir gün.
Yine depreşir
umutlar,
Ve yine
, dolu dizgin aşklar yaşanır, ...
Ve meyvesini verir fidanlar...
Mutlu ve şen,çocuklar büyür ...
Meşeler göverir, varsın göversin..
İğde çiçek açar, kuş cıvıltısıyla patlanguç ağaçları..
Kanaryalar, şarkı söyler her gece, uykudan uyandırır..
Kaysı çağlaya durur..
Selvi boy verir sıra, sıra..
Gelincik tarlaları renga renk..
Örter doğayı mor sümbül, renk cümbüşü dağlar ovalar....
Gök kuşağı doğar üstüne, üstüne..
Davullar vurulur; lorke oynar, gelinler kızlar boy, boy..

*********

Oysa; gidişat ve vurdum duymazlık devam ediyor..!
Bir düşünsenize? Aşağıdaki fotograflarda yansıtılan görüntüler bugün gerçek olsa; yaşam diye birşey kalırmı..?
Yarın çokmu uzak.? Cehenneme dönmesini bekleyecekmiyiz dünyanın.. Bu rahatlık niye.? Dünyamızı delik deşik eden altın kazıcıları, yaşadığımız çevreyi yaşanamaz hale getiren bu zevatlar, bir ağaç dikmemiş ama binlerce ağaç ormanı yok ediyor.
Müreffeh bir dünya için; bombalar yağdırılan ve dağlar ormanlar alev, alev yanarak çölleşmektedir..!
Kazdağları yok olduğunda, Bergama ovası çöl olduğunda, Anadolunun bir karış ekilebilir temiz toprağı, içilebilir bir avuç suyu ve gölgesinde oturacağımız bir ağaç kalmadığında.!
Doğa tahrip edilirken; nemalandığı için ses çıkarmayanlar; "yaşayacakları başka bir dünya bulabilirlermi? kaçacak.!"

Biriktirdikleri altınları ekmek yapar ve altının suyunuda içerler herhalde...
Bu kirlettikleri dünyada,
her yer çöp yığını, çöpten leylek.. Hatta; altından ağaçlar bile yaparlar.!..

Bir kızılderili sözü:
" En son ağaç kesildiğinde.
En son ırmak kuruduğunda.
En son balık tutulduğunda.
O zaman, beyaz adam para yer."
Kızılderili bu sözü söylediğinde; henüz nükleer santral, atom bombası, fabrika atıkları ve siyanürle altın çıkarılmadığı zamandı.. Ama; o zaman da bile beyez adamın yüzündeki sömürge ifadesi, benciliğin ve acımasızlığının kızılderili tarafından okunduğunun anlamıdır..
Evet.! Umarım; beyaz adamlar, çok geç olmadan, birbir yok ettikleri yaşam alanlarının bir daha geri dönüşü olmayacağının ve kendi bindiği dalı kestiklerinin farkına varırlar.!
Daha da önemlisi; İnsanların kendi dünyalarına sahip çıkmalarıdır elbet. Herkes, kendi çepesinden karşı çıkmalı, bu yıkıma bu yok oluşa dur demeli..

Derneklerinden, sendikalarından, partilerinden, köyünden kentinden karşı çıkmalı. Bergamaya, Fırtına deresine, Kazdağlarına ve Anadolusuna sahip çıkmalı.
Çünkü; oralar bizim yaşamımız için çok önemli..

Oralar bakir kalmalı ki ; bizler buralarda yaşama olanağı bulalım..
Çember daralıyor ve nefes almamız zorlaşmaktadır.. Irmaklar, çağlayan dereler bir bir kurutulmakta ve ormanlarımız can çekişmektedir...
Yarına, çocuklarımız için; yaşayacak bir dünya bırakalım..
Bizler, bugünü insanca ve güzel yaşayabilirsek, yarına öyle bir dünya kurarak bırakabiliriz...

Eğer; "güzel günler göreceğiz çocuklar" diyorsa şair.
"yarını güzel görmek istiyorsak, bugünü güzel yapmalıyız"
Yarını anlayabilmek için bugüne bakmalıyız.
.Bu gün ne haldeyiz..

Çok geç olmadan; Geri dönüşü olmayan bu gidişe, yaşam alanlarımızın elimizden alınmasına seyirci kalmayalım..
Çocuklarımızın aşkına..
Lütfen biraz duyarlılık....


Rıfat ILGAZ 'ın bir şiiriyle bitirmek istiyorum yazımı..

"Kendimizle Yarışmaktayız Gülüm;
Ya Uzak Yıldızlara Götüreceğiz Hayatı.
Yada Dünyamıza İnecek Ölüm."

Sevgiyle kalın.
Haydar ATA

Fotograflar Milliyet Gazetesinden alınmıştır