Unutmadık, unutturmayacağız
Bombalı saldırı sonucu 24 Ocak 1993’te yitirdiğimiz gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’yu aramızdan ayrılışının 17. yıldönümünde özlemle andık.
Ankara Bürosu- Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun katledilmesinin 17. yıldönümünde başkentteki ilk tören Batıkent Uğur Mumcu Parkı’nda gerçekleştirildi. Parktaki Mumcu büstü kırmızı karanfillerle süslenirken, parka Mumcu’nun “Ulusumuzun bağımsızlığında, bütünlüğünde ve onurunda birleşmezsek ne zaman birleşeceğiz?” ifadesinin yazıldığı bir pankart asıldı. Sabahın erken saatlerinde parka gelen yurttaşlar ellerinde Mumcu’nun fotoğraflarının yanı sıra “Unutmadık, unutturmayacağız”, “Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım” ve “Ben yobazlar, hırsızlar, vurguncular ve çıkarcıların düşmanıyım” yazılı dövizler taşıdı. Bazı yurttaşların ellerinde gazetemizi taşıdıkları gözlendi.
Parktaki tören saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı’yla başladı. CHP Batıkent Temsilciliği’nden Zekeriya Vurmaz, Mumcu’yu kaybetmenin verdiği hafifletmenin tek yolunun Mumcu’nun kavgasını verdiği yüksek değerleri devam ettirmekten geçtiğini kaydetti. Vurmaz, “O henüz yaşarken neden öldüreleceğini ağzıyla söylemişti. Ama onu öldüren korkaklar, onu neden öldürdüklerinin arkasında durabiliyorlar mı? Halkın bu yiğit evladına sahip çıkması onları adeta çıldırtıyor” diye konuştu.
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da Mumcu’nun Türkiye’nin kendi yurttaşları tarafından idare edilmesini, emeğin saygınlığını ve hukukun üstünlüğünü isteyen büyük bir düşünür olduğunu kaydetti. Türkiye’de tam bağımsızlığı savunanların, emeğe saygı duyanların büyük acılar çektiğini ifade eden Yaşar, yurttaşların korku iktidarına karşı tek yürek olmak zorunda olduğunu kaydetti. Yaşar, “Bizim görevimiz böyle günlerde ağlamak değil, böyle günlerde güçlü olduğumuzu, yılmayacağımızı, yıldırılamayacağımızı göstermektir” dedi.
Batıkent’teki anma etkinliğinin ardından Uğur Mumcu’nun evinin olduğu “Uğur Mumcu’nun Sokağı”nda gerçekleştirilen törene geçildi. Mumcu’nun evinin olduğu sokaktaki törene CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, bazı CHP ve DSP milletvekilleri, eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, gazetemiz çalışanları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Sokağı dolduran yaklaşık 2 bin yurttaş ellerinde “Unutmayacağız, unutturmayacağız” yazılı pankartlar, yakalarında da Uğur Mumcu’nun fotoğraflarını taşıdı. Yurttaşlar Mumcu’nun saldırıya uğradığı yeri kırmızı karanfillerle donanıtırken, bazı yurttaşlar da yaktıkları mumlarla Mumcu’yu andı. Yurttaşlar, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganları attı.
Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’ya üye “Çarşı faili meçhule karşı” yazılı bir pankart açtı.
‘Bekleyişimiz sürüyor’
Mumcu’nun evine giderek eşi Güldal Mumcu ile görüştükten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, “Olayın bağlantıları, doğrudan sorumluları ortaya çıkar. Bu umudumuzu, bu bekleyişimizi sürdürüyoruz” dedi. Baykal, cinayetin üzerinden 17 yıl geçtiğini hatırlatarak hala somut bir sonucun ortaya çıkmadığını söyledi. Kendilerine herhangi bir resmi yetkili tarafından olayla ilgili resmi bir bilgi de verilmediğini anlatan Baykal, şöyle devam etti:
“Biz, Uğur Mumcu’nun niçin öldürüldüğünü çok iyi biliyoruz.
Önemli olan bu bilincin toplum tarafından sahiplenilmesi ve paylaşılmasıdır. Yani bugün önümüze bir isim koymasalar da çete koymasalar da Mumcu’nun, temsil ettiği değerlere karşı bir tertibin kurbanı olduğunu bilmeliyiz. Kim yaptıysa yaptı, onu temsil ettiği temel ilkeler için ortadan kaldırmak istediler. Neydi o temel ilkeler? Türkiye’nin ulusal bütünlüğü, laik, demokratik cumhuriyet, inançların siyasi amaçlarla istismar edilmemesi, terörün, ticaret, din ve siyaset bağlantılarının ortaya çıkartılması, bu konudaki gerçeklerin yılmadan cesaretle kararlılıkla topluma anlatılması. Bu anlayışa tahammül edemediler. Bu anlayışı göze alamadılar. Onların temsil ettiği anlayışı çok ciddi tehdit ettiğini gördüler. Bunun için ortadan kaldırdılar. Biz, Uğur’un aydınlık düşüncesi, çağdaş, ilerici anlayışı, bağımsızlık duygusu, Mustafa Kemal sevgisi, laik, demokratik, bağımsız Türkiye özlemi doğrultusunda verdiği mücadeleye karşı, bu mücadeleyi etkisiz kılmak için iç, dış bazı çevrelerin dayanışması sonucunda bu cinayetin ve suikastın işlendiğini düşünüyoruz. Bu konuda bir tereddütümüz yok.”
‘Büyük bir simgedir Uğur’
Bir gazetecinin “Hala umudunuz var mı?” sorusu üzerine CHP Genel Başkanı Baykal, şunları söyledi:
“Umudumuzu hiç kaybetmedik ama umudumuz bir ifşaattan çok Mumcu’nun temsil ettiği değerlerin gittikçe daha çok sahiplenilmesi. Uğur Mumcu’nun anlattıklarının, aradan bunca yıl geçtikten sonra, 17 yıl oldu onu kaybedeli, belki 20 yıl önce yazdığı yazılarda dile getirdiği bağlantılar, ortaya koyduğu tespitlerin, teşhislerin günümüz için ne kadar önemli, değerli ve yapıcı olduğunu çok açıkça görüyoruz. Şunu inançla söylüyorum; Mumcu, bugün yaşadığı dönemden daha günceldir. Bu herkes için söylenir bir söz değildir ama Uğur Mumcu için bunu söyleyebiliriz. Mumcu, bugünün Türkiye'sine yönelik güncel değerlendirmeler yapmıştır, güncel anlayış sergilemiştir, o bakımdan yaşıyor. Uğur Mumcu’nun değeri, önemi, her geçen gün hepimizin gönlünde, zihninde çok saygın bir yer tutuyor. Artık olay nitelik değiştirdi. Cinayetin ifşaatı olmaktan çıktı. Büyük bir simgedir Uğur. O simge kimliği daha da belirginleşiyor ve netleşiyor. Değeri, önemi her geçen gün daha çok farkediliyor.”
Yurttaşlar “Buradaydık” adlı sinevizyon gösterisini ilgiyle izlemesinin ardından Mumcu’nu eşi ve TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, kızı Özge Mumcu, oğlu Özgür Mumcu, sokaktaki bulunan anıta karanfil bıraktı. Daha sonra yapılan saygı duruşunun ardından yurttaşlar Mumcu’nun sevdiği türküleri Ufuk Karakoç ile hepbirlikte söylediler. Mumcu’nun evinin önündeki törenin ardından da Mumcu’nun gömütünün bulunduğu Cebeci Asri Mezarı’nda bir tören düzenlendi. Mumcu’nun sevenleri, Mumcu’nun mezarını da kırmızı karanfillerle donatarak mum yakarken mezarın üstüne “Unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankartlar bıraktılar. Güldal Mumcu ve çocukları Mumcu’nun gömütüne de gelerek karanfil bırakıp mum yaktı.
Mumcu için dün saat 19.00’da da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, “Uğur Mumcu Sesleniyor 2009: Güdümlü Hukuk, Peşin Yargı, Siyasal Kin” başlıklı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından Uğur Mumcu Korosu konser verdi. Batıkent Ahmet Taner Kışlalı Konferans Salonu’nda da Gürsel Gökçe’nin hazırladığı “Uğur Mumcu’nun Ardından” başlıklı fotoğraf gösterisi gerçekleştirildi.
Altan Öymen arkadaşını anlattı
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - 17 yıl önce öldürülen yazarımız Uğur Mumcu Adana’da anıldı. CUMOK’un Mumcu anısına düzenlediği konferansta konuşan Altan Öymen, “Uğur Mumcu’yu öldürdüler ama onun izinden giden binlerce insan var. Türkiye bu karanlıktan kurtulacaktır” dedi.
Mavi Sürmeli Oteli’nde gerçekleştirilen etkinliğe sendika, meslek odası, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisiyle Cumhuriyet okurları katıldı. Etkinlikte Uğur Mumcu’nun yaşamını yansıtan sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Adana CUMOK Temsilcisi Okan Toygar, Uğur Mumcu’nun fikirlerinin hâlâ yaşadığına dikkat çekti. Adana CUMOK’un Çukurova Aydınlanma Toplantıları kapsamında Uğur Mumcu anısına düzenlediği “Öfkeli Yıllar” konulu konferansta konuşan eski CHP Genel Başkanı, gazeteci-yazar Altan Öymen, yakın bir arkadaşını yitirmiş olmanın üzüntüsünü yaşadığını belirterek suikastın iç yüzünün hâlâ aydınlatılamadığını vurguladı. Öymen, “Aradan geçen zamanda 11 hükümet, 7 başbakan, 14 İçişleri bakanı değişti. Yargılamada 3 kişi mahkûm edildi ama bunları kimin yönlendirdiği hâlâ belli değil. Abdi İpekçi de katledilmişti. Onun katili kahraman gibi karşılanıyor. Mumcu yaşarken Ağca’nın ilişkilerini sorgulamış, kitaplar yazmıştı. O da birçok aydın gibi öldürüldü. Ocak ayı kötü bir ay. Mumcu’yu öldürdüler ama onun izinden giden binlerce insan var” dedi.
Adaletini 17 yıldır arayan dava
Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden geçen 17 yıl boyunca adalete de, kıyımın ve tetikçilerin ardındaki “asıl güce” de ulaşılamadı. Mumcu’nun aracına bomba konulmasına gözcülük ettiği belirtilen Oğuz Demir ise 17 yıldır firari ve bulunamadı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 17 yıl geçti. Bu süreçte, 13 hükümet, 15 İçişleri Bakanı, 13 Adalet Bakanı değişti ancak olay tüm boyutlarıyla aydınlatılamadı. 7 yıl boyunca faili meçhul dosya olarak tozlu raflarda bekleyen Mumcu suikastı dosyası, İstanbul’da terör örgütü Hizbullah’ın İlim grubuna yönelik 17 Ocak 2000’deki operasyonda elde edilen CD ve disketlerdeki bilgiler üzerine yeniden açılabildi. Elde edilen bilgiler ışığında Mumcu suikastının faillerini yakalamak amacıyla 21 Şubat 2000 tarihinde “UMUT” (Uğur Mumcu Uzun Takip) operasyonuna başlandı.
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastının faili olarak 14 Mayıs 2000’de Ankara’da gözaltına alınan Necdet Yüksel’in yer göstermesi sonucu, Sincan’da çok sayıda patlayıcı ve mühimmat bulundu. Dönemin DGM Savcısı Hamza Keleş, 11 Temmuz 2000’de, 9 kişi hakkında idam istemiyle olmak üzere 17 sanık hakkında dava açtı, 111 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi.
Mumcu’nun aracına bombayı yerleştiren Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan’ın da aralarında bulunduğu sanıklar, 14 Ağustos 2000’de yargılanmaya başlandı. Sanıklar Özmen, Yüksel ve Aytufan, “mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp, yerine din kurallarına dayalı devlet kurmak için oluşturulan silahlı çeteye üye olup, anayasal düzeni değiştirmeye cebren teşebbüs ettikleri” gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırıldı.
Dosyanın temyiz için gittiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi, idama mahkûm edilen Yüksel ve Aytufan’ın cezasını müebbete dönüştürerek onadı, ölüm cezasına çarptırılan Özmen’in de aralarında bulunduğu 8 sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararlarını ise eksik soruşturma gerekçesiyle bozdu. DGM’lerin kapatılması üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredilen davada, Özmen, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Dosyanın temyiz için ikinci kez gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanık Özmen’in ağırlaştırılmış müebbete çarptırılması kararını onadı. Böylece Mumcu suikastı yönünden dosya kesinleşmiş oldu. Ancak dosya kapsamında Ferhan Özmen dışında da tutuklu hiç kimse kalmadı.
17 yıl süren firar
-Mumcu’nun aracına bomba konulmasına gözcülük ettiği belirtilen Oğuz Demir ise 17 yıldır firari ve bulunamadı.
-Demir’in İran’a kaçtığı yönünde belirlemeler yapıldı. Ancak bugüne değin Demir’in bu ülkede olup, olmadığının kesinleştirilmesi ve iadesi konusunda adım atılmadı.
-Cinayetin hükümlülerinden olan ve 2005 yılında tahliye edilen Mehmet Ali Tekin’e Küçükçekmece Kaymakamlığı’ndan 2 bin TL’lik yardım yapıldığı ortaya çıktı.
-Davada 12 yıl hapse mahkûm olan Muzaffer Dağdeviren ise alacak-verecek meselesi yüzünden çıkan silahlı çatışmada öldürülmüştü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder