Linç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Linç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2010

'Yeryüzünün lanetlileri' ROMANLAR, meydanlardaydı...


'Yeryüzünün lanetlileri' ROMANLAR, meydanlardaydı...

Türkiye'de ve dünyada en fazla ayrımcılık ve dışlanmaya uğratılıp, baskı, şiddet ve yoksulluk sarmalında bir yaşama mahkum edilen Romanlar, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek üzere İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndaydılar…

09 Nisan 2010 Cuma
Yeryüzünün lanetlileri meydanlardaydı...

Türkan Karagöz - İZMİR


İzmir’in çeşitli semtlerinden gelen Roman Dernekleri Başkanları, üyeleri, Manisa'nın Selendi İlçesindeki toplumsal linç olayıı yaşayan Romanlar ve çeşitli Roman örgütlerinin temsilcileri, 8 Nisan Dünya Romanlar Gününde Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldiler. Ayrımcılık nedeniyle öldürülen Romanlar için saygı duruşuyla başlayan etkinlik, İzmir Roman Derneği Başkanı Abdullah Cıstır’ın basın açıklamasıyla sürdü.

'BİZİM DİLİMİZ SEVGİ VE KARDEŞLİK'

"Türkiye'de yeni yeni kutlanmaya başlanan bu önemli gün bu sene bizler için ayrı bir anlama sahiptir. Çünkü bu yıl aynı zamanda Türkiye'de Roman Açılımı'nın yılıdır. Açılımın bizlerde yarattığı umut ve beklentiler ile 8 Nisan'ın coşkulu iyimserliği içinde Dünya Romanlar Günü'müz kutlu olsun diyoruz. Biz Romanlar, siz kardeşlerimize Bahar'ın bu en güzel günlerinde çiçek-çiçek, ezgi-ezgi sevgimizi ve kardeşliğimizi sunuyoruz.

Memleketin o ucunda veya bu ucunda, kadın veya erkek, şu etnik kimlikte veya bu kimlikte, o renkte ya da bu renkte veya bir başka farklı nitelikte olmamızın bizim elimizde olmayan bir şey olduğunun altını çizerek sesleniyoruz.

Türkiye'de ve dünyada en fazla ayrımcılık ve dışlanma pratiklerine maruz bırakılanlar Romanlardır. Baskı, şiddet ve yoksulluk sarmalında bir yaşama mahkum edilenler olarak diyoruz ki, bu tesadüfler dünyasında sizler de Roman olarak doğabilirdiniz sevgili kardeşlerimiz. Selendi’deki ırkçı şiddetin mağduru bir Roman ailesinden olabilirdiniz ya da doğup büyüdükleri mahalleleri Sulukule’den bugün sokaklara atılan yüzlerce Romandan biri olabilirdiniz.

Sırf Roman olduğu için sınıfın en arka sırasına oturtulan sizin çocuğunuz olabilirdi veya potansiyal suçlu görüldüğünden her vesilede haksız şiddete maruz kalan da...

'KİMSEDEN NE AŞAĞIDAYIZ NE YUKARIDA'

Örnekleri hiç kuşkusuz çoğaltabiliriz ancak burada anlatmak istediğimiz çok basit:

Farklı olmak, farklı olarak dünyaya gelmek, kimseyi diğerlerinden üstün veya aşağı yapmaz. Farklı olabiliriz ama sadece insan olmamızdan dolayı ve yurttaş olarak sahip olduğumuz haklar nedeni ile hepimiz eşitiz.

İşte bu yüzden bizler bu ülkenin eşit hak sahibi vatandaşları olarak nereden ve kimden gelirse gelsin tüm ayrımcılık ve dışlama politikaları ile birlikte bizlere yapılan haksizlıkların takipçisi olup haksızlıklarla mücadele edeceğimize,

Bu güne dek göz ardı edilmiş ancak “açılım” vesilesi ile gündeme gelmiş medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarımız açısından “açılım”ın takipçisi olacağımızı bildirmek isteriz.

'BİRİLERİNİN DIŞLANDIĞI ULUS MEDENİ OLAMAZ'

Yürüyecek çok yolumuz var bunu biliyoruz ve bu yürüyüşte sizleri de yanımızda görmek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki nüfusunun bir kısmı haksız yere şiddete uğramış ve geri bıraktırılmış bir ulus hiçbir zaman 'muasır medeniyete' ulaşamaz.

"Dünya Romanlar Günü kutlu olsun.”

SELENDİ'DEN SÜRÜLENLER...

Basın açıklamasının ardından, bugüne kadar çeşitli nedenlerle yaşamlarını yitiren Roman vatandaşlar için katılımcılar ellerindeki karanfilleri denize attılar.

Etkinliğin ardından görüştüğümüz Selendi olaylarını yaşayan Romanlar, linç girişimini ve sonrasında yaşadıkları sıkıntıları dile getirdiler.

Süleyman Koca, Selendi’den göç ettirilen Romanların yoksulluk ve yoksunluklarının artmasıyla umutlarının tükendiğini ve çocukların psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu aktardı.
Yaşar Koca ise, yakılan ve zarar gören araçlarına, Manisa Valiliğinin ödemeyi taahhüt ettiği miktarın çok düşük olduğunu, 2 bin TL değerindeki otomobiline, 300 TL değer biçildiğini, bu parayla sadece otomobilin aküsünü alabileceğini söyleyerek mağduriyetlerinin sürdüğünü ifade etti.


'Biz kesinlikle hırsızlık, yankesicilik yapmayız; tiner, uyuşturucu kullananımız yoktur. Bunlar hep ön yargılardır. Biz kötü insanlar değiliz' diyen Selendi'li Romanlar, 'Hepimiz çiftçilik yapıyoruz ve çalışkan insanlarız, yıllardan beri de buradayız' diye kendilerini savunma gereği duyuyorlar.

Mağduriyetlerini anlatıp, eşitsizlikten yakınan hemşehrilerimizin sözleri, toplumda varolan önyargı ve yapılan ayrımcılığın sonucu olarak Romanlar’a nasıl bir travma yaratıldığının ifadesiydi, ne yazık ki…


Fotoğraf: Ayrımcılık mağduru Romanların anısına denize karanfiller atıldı...


09.04.2010- cuma

20 Ocak 2010

Eğitim-Öğretim Kurumlarımız Bu Zihniyetli Kişilerden Arındırılmalı

Active ImageEğitim-Öğretim Kurumlarımız Bu Zihniyetli Kişilerden Arındırılmalı

  • Linç girişimleri yükselişte,
  • Lise Koridorlarında Alevi Kız Öğrenciye Tarih Öğretmeni’nin Attığı Dayak…
  • Öğretmen Kılığında Bir Şeriatçı Faşist…
  • Eğitim –Öğretim kurumlarımız bu zihniyetli kişilerden arındırılmalı.
Basına ve Kamuoyuna

Gün geçmiyor ki; ülkemizin bir köşesinden Aleviler’e ve öbür ötekileştirilmişlere yönelmiş bir linç, sürgün, hakaret, aşağılama, darp haberleri gelmesin.

Biga Edirne, Erzurum, Manisa’da olanlar… Tahrik edilmiş, kışkırtılmış, akılları başlarından alınmış, ağızlarında şeriatçı sloganlar, ellerinde sopa, balta ve pompalı tüfeklerle; “Ötekiler”e hücum eden güruh. Ya önlerinde, ya arkalarında onların işlerini kolaylaştıran güvenlik-belediye görevlileri…

İzmir, İstanbul, Ankara’da Belediye işçileri, itfaiye işçileri ve Tekel işçilerine yönelmiş panzerler, biber gazları… Başbakan’ın meclisten yükselen sesleri, işçileri suçlayan cümleleri…

İstanbul Dolapdere’de Kürtlerin üstüne Romanları salan anlayış, Manisa-Selendi’de Romanlar’ın üstüne Türkleri, Edirne’de Türkler’in üstüne Türkleri salıyor. Mazlumun zalime, zalimin mazluma dönüştürülebildiği ,linç kültürünün geliştirilip özendirildiği bir ortam.

Ve Alevilere “İlkel” diye ekranlarda bağıran bir şair bozuntusu, Show Radyo’da “Bankaların ışık söndürmesini “Alevilerin Mum söndü”süne.....

Derken; son haber Sivas’tan geldi.

Atatürk Lisesi Tarih Öğretmeni Orhan Paşazade sınıfta öğrencilerinin dini’ni, mezhebi’ni, inancı’nı merak etti. Yetinmedi Alevi bir kız öğrenciyi okul koridorunda kıyasıya dövdü. “Ona senin yaşındakiler anne oluyor, git evlen” dedi. Çocuk rapor aldı.

Bu öğretmen kılıklı faşist adam, adında “Atatürk” sözcüğü olan bu lisede, Cumhuriyetin kurulduğu bu şehirde, Sivas’ta Alevi bir kız öğrenciyi dövmedi aslında. Tüm Sivas’ı, Sivaslılar’ı dövdü. Alevi-Sünni herkesi….

Yıllardır uygulanan eğitim-öğretim politikalarının ürünüdür tüm bu olanlar. Nasıl öğretmenler, nasıl gençler, nasıl yeni nesiller yetiştirdiğimizin işaretidir.

AKP, bir yandan “Açılım” üstüne “Açılım” yaparken, Açılım belirtileri uç vermeye başladı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nı, Sivas Valiliği’ni, Sivas Cumhuriyet Savcılığı’nı, Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü’nü, Sivas’ta kurulu Demokratik Kitle Örgütlerini, Sendikaları, Odaları, Basın Kuruluşlarını, Ticaret ve Sanayi Odasını, Lokantacılar Odasını, Sivas Spor yöneticilerini, Sivas Barosunu, Siyasi Parti İl Başkanlıklarını göreve çağırıyoruz.

Ya kardeşlik, ya kardeşlik. (Düşmanlık demeye dilimiz varmıyor)

Bu vahşi saldırıyı içine sindirebilen, yetinmeyip üstünü örtmeye çalışan, dayak yiyen öğrencinin velisini davacı olmaması için iknaya gayret eden, işbirlikçi Cem Vakfı Sivas Şubesi yöneticilerini kınıyoruz.

Bu barbarlığı, bu düşmanlığı, bu ayırımcılığı önleyin lütfen.

Madımak katliamını yaratan o kör, o düşman, o çağdışı düşünceyi mahkum edin.

Unutmayın; o Alevi kız öğrenci hayatı boyunca unutmayacak hangi nedenle dayak yediğini.

Ve unutmayın; o çocuk, sizin çocuklarınızın içinde sorgulandı ve dövüldü.

15.01.2010

Genel Başkan Ali BALKIZ