ABF : ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
AKP TEHLİKELİ İŞLER YAPIYOR!...
- DİYANET’İ RESMEN FETVA KURUMUNA DÖNÜŞTÜRÜYOR.
- TÜRKİYE’Yİ İRANLAŞTIRIYOR.
- HALKI AYRIŞTIRIYOR.
Basına ve Kamuoyuna
AKP hız kesmiyor.
Freni patlamış kamyon hızıyla ülkemizi şeriata doğru götürüyor.
Anayasa Tartışmaları, Başkanlık Sistemi, Yargı’ya Müdahale Tartışmaları sürerken, bu toz-duman içinde hükümet, sessiz sedasız, “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevlerini düzenleyen kanun’da” önemli değişiklikler içeren bir tasarıyı TBMM’de komisyondan geçirdi. Muhalefet partileri de buna onay verdi.
Bu yasa tasarısı Meclisten geçerse, şunlar olacak:
DİB Türkiye’nin en büyük KİT’i olacak ve doğrudan Başbakan’a bağlı olacak,
- Diyanet İşleri uzmanı, uzman yardımcısı, imam-hatip ve müezzin-kayyımlar dışında, uzman imam-hatip, baş imam-hatip, baş müezzin, kuran kursu öğreticisi, kuran kursu uzman öğreticisi, kuran kursu baş öğreticisi gibi yeni kadrolar oluşturulacak.
İl ve ilçe müftülüklerinde, ihtiyaca göre şube müdürlükleri kurulacak,- Başbakanlık müşavirliklerinin sayısı on beş’e çıkartılacak.
- Türk Diyanet Vakfı ile doğrudan organik ilişkiler kurularak kamu görevlilerinin bu vakıfta çalışabilmesinin önü açılacak.
- DİB, Dini Yayınlar Döner Sermaye İşletmesi’nin sermayesi yirmi katına çıkartılacak,
- DİB’na bağlı tüm personel’e dokunulmazlık sağlanacak, görevleriyle ilgili bir suç işlemeleri halinde, amirinin izni olmaksızın yargılanamayacaklar.
- Din İşleri Yüksek Kurulu, istek üzerine görüş bildirmek yerine, bundan böyle karar verebilecek.
- Başbakanlığın havalesine gerek kalmaksızın, bundan böyle, eserleri dini bakımdan doğrudan inceleyip mütalaa verebilecek,
- Kendilerince hatalı ve noksan buldukları eserleri Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile toplatıp imha edebilecekler. Resmi anlayış dışındaki hiçbir İslam yorumuna izin vermeyecekler. Kenan Evren gibi kitaplar yakabilecekler.
Ve daha bir çok şey.
DİB büyüyor.
Yetkileri genişliyor.
Parası, kadrosu artıyor.
Biz Aleviler başta olmak üzere, ülkemizin, demokratik, laik, çağdaş, ilerici, solcu, sosyalist insanları; “din devletten, devlet dinden elini çeksin, laik bir devlette böyle bir kurum olmaz, devlet dini örgütleyemez, finanse edemez, kullanamaz ve aynı zamanda din de devletten beslenemez, laik devletin olanaklarını kullanamaz. Bu kurum lağvedilmelidir.” derken ve bunun için mücadele ederken; AKP, herkese inat “alın size yeni Diyanet” diyor.
Bu, tehlikeli bir durumdur.
Bu, İran’a benzeme çabasıdır.
Bu, şeriata doğru giden yolda “alıştıra-alıştıra” atılan adımlardan biridir.
Ne Almanya’da muhalefet, muhalefet olabilseydi, ne de İran’da… Ne Hitler iktidar olabilirdi, ne de Humeyni.
Halihazırda namaz vakitlerinde çarşılarda, bütün dükkanlar kepenklerini kapatmak zorunda kalıyorlarsa, yarın aynı şey, devlet daireleri, okullar ve kışlalar da da olacaktır.
Eğer örgütlenmezsek, eğer güçlerimiz birleştirmezsek, eğer mücadele edip direnmezsek, ya türban giyip takke takacağız ya da kendimize yeni bir ülke arayacağız.
Bu uzak bir olasılık değil, yarın gibi yakındır. Halkımızı, bu gerçeği bir kez daha görmeye, tedirgin olmaya, uykusuz kalmaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla.21.04.2010
Ali BALKIZ
Alevi Bektaşi Federasyonu
Genel Başkanı
25 Nisan 2010
ABF : AKP TEHLİKELİ İŞLER YAPIYOR!...
13 Şubat 2010
ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR
ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR
12:53 13 Şubat 2010
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan Alevi Çalıştayları sonucu hazırlanan ön raporla ilgili sert eleştirilerde bulundu.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda, federasyona üye derneklerin yöneticileri ve Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren Alevi yurttaşların aileleriyle düzenlediği basın toplantısında, ön raporu değerlendiren Balkız, Alevilerin, Aleviliği tanımlama girişimlerine daima itiraz ettiklerini kaydetti. Balkız, “raporun Aleviliğe bir tanım getirdiğini”belirterek, “böylece asimilasyon işleminin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini” dedi.
‘ŞERİATA GİDEN AKP PROJESİ’
Çalıştay yetkililerinin ön raporun uzlaşmayla çıktığı yönündeki beyanları eleştiren Balkız, “Raporun içeriğinden de anlaşıldığı gibi, Aleviler, Alevi Çalıştayı’nda bütün inanç ve mezheplere eşit mesafede durması gereken bir devletin hükümeti ile değil, iktidar erkini elinde tutan Sünni ulema ile oturmuş gibidirler” diye konuştu.
Ön raporun içeriğinin, kendilerini şaşırtmadığını belirten Balkız, “Rapor bir aldatmacadır. Sanaldır, maksatlıdır, iyi niyetten yoksun, sorun çözen değil yeni sorunlar yaratan, şeriata doğru giden yolda yeni adımlar öngören bir AKP projesidir” görüşünü belirtti.
‘PARK YAPARLARSA, İSMİ DE SİLERLER’
Raporda, Madımak Oteli’nin tehlikeli bulunmasının “başlı başına bir facia” olduğunu belirten Balkız şunları kaydetti: “Biz biliyoruz ki, o bina yıkıldığında, parka dönüştürüldüğünde birkaç yıl sonra o parkın adı da belediye meclis kararlarıyla değiştirilecek, böylece katliamın izi yok edilmiş olacaktır.”
Cemevleriyle ilgili bölümünün, ön raporun “Sünni ulemanın bakış açısıyla yazıldığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu” belirten Balkız, şöyle konuştu: “Cemevleriyle ilgili tanımlamada, onun işlevine ilişkin değerlendirmede fikri dikkate alınan taraf Aleviler değil, Alevi olmayanlardır. Yani iktidar, yani devlet, yani Sünni ulema haddini aşarak Alevilerin ibadet yeri cemevlerinin niteliğine karar verme hakkını kendilerinde bulmaktadırlar.”
Raporun Alevilerin taleplerinin tam aksi yönünde olduğunu vurgulayan Balkız, “Üzerinde ‘mutabakat’ olan raporda, Alevi köylerine cami yapma politikalarından vazgeçme ve dergahlarımızın biz gerçek sahiplerine geri iade edilmesi konularında ise hiçbir şey söylememiş” dedi.
Balkız sözlerini şöyle sürdürdü: “Alevi Çalıştayı ön raporunun dili, anlayışı ve mantığı sakattır. Yıllardır dillendirdiğimiz taleplerimizin muhatabı sanki devlet değil de Sünni kardeşlerimizmiş gibi algılanmakta, Alevilerle, Sünniler arasında bir pazarlık gibi sunulmakta, top taca atılmakta ve oyun orada sürdürülmek istenmektedir. Ön rapor, bir asimilasyon belgesidir. Bu belgeyi olumlu bulanlar bizden değildir.”
Okullar Kur’an kursuna çevriliyor
Federasyon olarak, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi gerektiğini savunduklarını” anlatan Balkız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Laikliğe aykırı Diyanet İşleri Başkanlığı’na dokunulmamış, tam tersine sahte laiklik uygulamasına Aleviler de ortak edilmek istenmiştir. Hiç de olmayan bir uzlaşma varmış gibi gösterilmiş, hükümet, Sünni kesimi kamu olanaklarıyla finanse etme uygulamasını güya Alevileri de sisteme dahil ederek güvenceye almak istemiştir.”
İKİ KAT DİN DERSİ ÖNERİLİYOR
Raporda, zorunlu din dersleri konusunda yer alan önerilerin “mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak nitelikte olduğunu” belirten Balkız, “isteğe bağlı din eğitiminin verilmesi” fikri ile “Alevi çocukları için asimilasyon aracı ve sistematik işkenceye dönüşmüş olan uygulamanın artırılarak iki din dersi önerildiğini” savundu.
Balkız, “Bu çaba, ilköğretim okullarımız ile liselerimizin, imam hatip liselerine, Kur’an kurslarına dönüştürülmesinden başka bir anlam taşımamaktadır” dedi.
EĞİTİM SEN’DEN ALEVİLERE DESTEK
Ön raporla mevcut din dersi güçlendirildi
EĞİTİM Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, “Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır” dedi. Kılıç, ön raporda zorunlu din dersine yönelik bölümü değerlendirdi: “Zorunlu din dersleriyle ilgili sunulan öneriler de mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak niteliktedir. Raporda, mevcut durumdaki ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ dersinin zorunlu olarak okutulmasına devam edileceği belirtilirken, bunun yanı sıra seçmeli olarak din eğitimi dersi getirilmektedir. Bu düzenleme ile mevcut durumdan daha ileri gidilmekte ve din eğitimi güçlendirilmektedir. Hükümet, yargı kararlarına uymak bir tarafa mevcut durumu daha da ağırlaştırmakta ve din dersi sayısını ikiye çıkararak tüm toplumla resmen dalga geçmektedir. Zorunlu din dersi uygulaması, din ve vicdan özgürlüğünün açıkça ihlal edilmesi demektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiştir. Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır.”*http://www.birgun.net/*
20 Ocak 2010
Eğitim-Öğretim Kurumlarımız Bu Zihniyetli Kişilerden Arındırılmalı
Eğitim-Öğretim Kurumlarımız Bu Zihniyetli Kişilerden Arındırılmalı
Basına ve Kamuoyuna
- Linç girişimleri yükselişte,
- Lise Koridorlarında Alevi Kız Öğrenciye Tarih Öğretmeni’nin Attığı Dayak…
- Öğretmen Kılığında Bir Şeriatçı Faşist…
- Eğitim –Öğretim kurumlarımız bu zihniyetli kişilerden arındırılmalı.
Gün geçmiyor ki; ülkemizin bir köşesinden Aleviler’e ve öbür ötekileştirilmişlere yönelmiş bir linç, sürgün, hakaret, aşağılama, darp haberleri gelmesin.
Biga Edirne, Erzurum, Manisa’da olanlar… Tahrik edilmiş, kışkırtılmış, akılları başlarından alınmış, ağızlarında şeriatçı sloganlar, ellerinde sopa, balta ve pompalı tüfeklerle; “Ötekiler”e hücum eden güruh. Ya önlerinde, ya arkalarında onların işlerini kolaylaştıran güvenlik-belediye görevlileri…
İzmir, İstanbul, Ankara’da Belediye işçileri, itfaiye işçileri ve Tekel işçilerine yönelmiş panzerler, biber gazları… Başbakan’ın meclisten yükselen sesleri, işçileri suçlayan cümleleri…
İstanbul Dolapdere’de Kürtlerin üstüne Romanları salan anlayış, Manisa-Selendi’de Romanlar’ın üstüne Türkleri, Edirne’de Türkler’in üstüne Türkleri salıyor. Mazlumun zalime, zalimin mazluma dönüştürülebildiği ,linç kültürünün geliştirilip özendirildiği bir ortam.
Ve Alevilere “İlkel” diye ekranlarda bağıran bir şair bozuntusu, Show Radyo’da “Bankaların ışık söndürmesini “Alevilerin Mum söndü”süne.....Derken; son haber Sivas’tan geldi.
Atatürk Lisesi Tarih Öğretmeni Orhan Paşazade sınıfta öğrencilerinin dini’ni, mezhebi’ni, inancı’nı merak etti. Yetinmedi Alevi bir kız öğrenciyi okul koridorunda kıyasıya dövdü. “Ona senin yaşındakiler anne oluyor, git evlen” dedi. Çocuk rapor aldı.
Bu öğretmen kılıklı faşist adam, adında “Atatürk” sözcüğü olan bu lisede, Cumhuriyetin kurulduğu bu şehirde, Sivas’ta Alevi bir kız öğrenciyi dövmedi aslında. Tüm Sivas’ı, Sivaslılar’ı dövdü. Alevi-Sünni herkesi….
Yıllardır uygulanan eğitim-öğretim politikalarının ürünüdür tüm bu olanlar. Nasıl öğretmenler, nasıl gençler, nasıl yeni nesiller yetiştirdiğimizin işaretidir.
AKP, bir yandan “Açılım” üstüne “Açılım” yaparken, Açılım belirtileri uç vermeye başladı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nı, Sivas Valiliği’ni, Sivas Cumhuriyet Savcılığı’nı, Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü’nü, Sivas’ta kurulu Demokratik Kitle Örgütlerini, Sendikaları, Odaları, Basın Kuruluşlarını, Ticaret ve Sanayi Odasını, Lokantacılar Odasını, Sivas Spor yöneticilerini, Sivas Barosunu, Siyasi Parti İl Başkanlıklarını göreve çağırıyoruz.
Ya kardeşlik, ya kardeşlik. (Düşmanlık demeye dilimiz varmıyor)
Bu vahşi saldırıyı içine sindirebilen, yetinmeyip üstünü örtmeye çalışan, dayak yiyen öğrencinin velisini davacı olmaması için iknaya gayret eden, işbirlikçi Cem Vakfı Sivas Şubesi yöneticilerini kınıyoruz.
Bu barbarlığı, bu düşmanlığı, bu ayırımcılığı önleyin lütfen.
Madımak katliamını yaratan o kör, o düşman, o çağdışı düşünceyi mahkum edin.
Unutmayın; o Alevi kız öğrenci hayatı boyunca unutmayacak hangi nedenle dayak yediğini.
Ve unutmayın; o çocuk, sizin çocuklarınızın içinde sorgulandı ve dövüldü.
15.01.2010
Genel Başkan Ali BALKIZ