3 Haziran 2010

Devlet terörü uygulayan korsanlar


http://www.haberaktuel.com/images/news/38603.jpg

Devlet terörü uygulayan korsanlar

****************************************

Uluslararası alanda, açık denizde yapılmış bu korsanlığa karşı yapılması gereken, tüm dünyanın birleşerek İsrail'e karşı takınacağı ortak tutumdur.

Çağlar Ezikoğlu: Ankara SBF-Y.Lisans Öğrencisi

02/06/2010-Radikal

*******************************************
Kurulduğu andan beri uluslar arası hukuk alanında hukuk ve insanlık dışı birçok olaya imza atmış olan İsrail Devleti, Gazze’ye yardım malzemesi taşıyan Türk bandıralı bir gemiye yönelik saldırısıyla yeni bir katliama daha imzasını atmış oldu. Bu yaşanan katliamı incelediğimizde İsrail devletinin uluslar arası hukuk ilkelerine aykırı ve insanlık dışı bir muamele ile hareket ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Daha önce bu gemilerin geçişine izin vermeyeceğini söyleyen İsrailli yöneticiler, gemilerin karasularını geçemeyecekleri konusunda net bir tavır sergilediler. Fakat yapılan saldırının, bırakın İsrail’in 12 millik karasularını, yaklaşık 70 millik alanda açık deniz sahasında gerçekleştiğini görüyoruz.
1982 yılında imzalanan Deniz Hukuku Sözleşmesinde, açık sularda yani devletlerin egemenliği altında bulunmayan deniz sahalarında, askeri olmayan gemilere yönelik kıyı devletlerinin herhangi bir müdahalede bulunması yasaklanmıştır.
Bunun istisnası olarak da, korsanlık ya da kaçakçılık yapan veya terörizm ile ilgili bulunan gemiler gösterilmiştir. Bunlar dışında açık deniz sahasında devletlerin sivil gemilere yapmış oldukları her müdahale açıkça hukuksuzdur.


Türkiye’de gerekli gümrük mevzuatlarına uygun olarak yola çıkmış olan bu gemide silah bulunduğu iddiası da inandırıcı değildir. İsrailli yöneticilerin, meşru müdafaa yaptıklarına ilişkin savunmaları da gerçek dışıdır. Çünkü çeşitli kamera kayıtlarından da rahatlıkla görülebileceği gibi, gemide bulunan sivillerin beyaz bayrak sallamalarına karşı İsrailli komandolar silahla karşılık vermiştir. Savaş hukukuna ilişkin en temel sözleşme olan Cenevre sözleşmesine göre; çatışma/çarpışma ihtimali olan iki taraftan biri beyaz bayrak gösterirse o taraf silahlarını bırakmış, teslim olmaya ve/veya anlaşmaya hazır olduğunu simgeler. Bunun ihlali ise açıkça sözleşmeye aykırılık oluşturacaktır.
İsrail ise bırakın savaş durumunu, sivil bir geminin açmış olduğu beyaz bayrağa karşı baskın düzenleyip silahlı saldırıda bulunmuştur. Ayrıca yardım filosundaki diğer gemilere karşı sadece kuşatma uygulanırken, Türk gemisine yönelik indirme ve baskın harekatının söz konusu olması, İsrail’in gerçek amacının ve niyetinin ne olduğunu da bize göstermektedir. İyiniyetli olduklarını iddia eden İsrail devletinin, bu baskında yaralanan insanları götürürken onlara kelepçe takması da, ne kadar kötü niyetli olduklarını gösteriyor.


Tabi ki bu olayın göz göre göre yaşanmasında başta hükümet ve bu olayı organize edenlerin de ciddi ihmalleri söz konusudur. 1 yaşındaki çocuğu ya da yaşlıları, bu olayların çıkması gibi bir risk söz konusuyken gemiye bindirmenin akla mantığa uygun bir hareket olduğunu söylememiz oldukça güç. Bu gerilim sürekli artarken Brezilya’da maymunları seven Başbakan ve heyetinin, bu gerilimi çözmeye yönelik fazla girişimde bulunmaması da ayrı bir eleştiri konusudur. Bu eleştiriler muhakkak haklı ve irdelenmesi gereken noktalardır. Ama bütün bu yanlışlıklar olsa bile bunlar, İsrail’in yapmış olduğu hukuksuz ve insanlık dışı bir muameleyi haklı çıkaramayacaktır. Üstelik bu hareket sadece Türk milletine değil, gemideki birçok millete ve tüm dünyaya yapılmış bir harekettir. Uluslar arası alanda, açık denizde yapılmış bu korsanlığa karşı yapılması gereken ise, tüm dünyanın birleşerek İsrail’e karşı takınacağı ortak tutumdur.
Türkiye’nin burada yapması gereken ise, ülke içinde anti semitizme yol açacak infiallere karşı dikkatli olmak ve bu olayı bir iç politika malzemesi haline getirmemek ama aynı zamanda uluslararası alanda İsrail’e karşı ciddi yaptırımlar uygulamaktır.


Çağlar Ezikoğlu: Ankara SBF-Y.Lisans Öğrencisi
Radikal

Hiç yorum yok: