bilim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2010

Sonunda çözdüler: Yumurta tavuktan çıkmış!


Sonunda çözdüler: Yumurta tavuktan çıkmış!
http://www.teksatir.com.tr/img/teksatir/24nisantavukyumurta.jpg

Yüzyıllarca felsefi ve bilimsel gizemin doruk noktası oldu. Ama artık öyle değil.

Bilim adamları “Tavuk mu yumurtadan, yoksa yumurta mı tavuktan çıktı?” bilmecesini çözdüklerini açıkladılar.

Bilimadamlarına göre yumurta tavuktan çıkmış. Araştırmacılar yumurta kabuğunun sadece tavukların yumurtalıklarındaki proteinden yapılabileceğini belirlediler.

Böyle olunca, bir yumurta ancak bir tavuğun içinden çıktığı sürece var olabiliyor.

Ovokledidin-17 ya da OC-17 adı verilen protein kabuğun oluşmasını hızlandırmada katalizör görevi görüyor.

Yumurtanın içinde civciv oluşurken, yumurtanın sarısı ve etrafındaki koruycu sıvıyı barındırmada başlıca görev sert kabuk tanakasına düşüyor.

İngiltere’nin Sheffield ve Warwick üniversitleri bilim adamları bir yumurtanın oluşumunu yakından izleyebilmek için süper bir bilgisayar kullandılar.

HECTOR adınaki bilgisayar OC-17 proteininin kabuğun oluşumunu başlatmada kritik bir rol oynadığını belirledi.

Bu keşif “Yumurta kabuğu proteininin kristal çekirdeği üzerindeki yapısal kontrolü” (Structural Control Of Crystal Nuclei By An Eggshell Protein) başlıklı bir raporda yayımlandı.

http://haber.gazetevatan.com/

24 Haziran 2010

"Ortak akıl sağlanırsa terör çözülür"

"Ortak akıl sağlanırsa terör çözülür"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terörle mücadelede konusunda ortak akıl sağlanması durumunda büyük bir toplumsal uzlaşma sağlanacağını ve böylece terörün güvenlik boyutunun yanında ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlarının da görülebileceğini belirtti.

ANKA

Ankara - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AB Dönem Başkanı İspanya'nın ev sahipliğinde düzenlenen yemekte AB ülkelerinin Ankara'daki büyükelçileriyle bir araya geldi.

Toplantıya Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, CHP Bilim Kültür Yönetim Platformu Başkanı Sencer Ayata ve CHP Brüksel Temsilcisi Kader Sevinç de katıldı.

Yaklaşık 2 saat süren yemekli toplantının ardından gazetecilere bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu, büyükelçilere AB üyeliği sürecinde CHP'nin kararlılığını samimi bir şekilde anlattıklarını, CHP'ye yönelik bugüne kadar yapılan eleştirileri ve CHP'nin AB konusundaki sanki olumsuz bir tutumu varmış gibi ortaya çıkan algının yanlış olduğunu ifade ettiklerini aktardı.

Bugüne kadar Meclis'e gelen AB ile uyum sürecini öngören yasal değişikliklere destek verdiklerini ve bu konudaki Anayasa değişikliklerini destek verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, büyükelçilere AB ile ilgili olarak CHP'nin görüşlerini öğrenmek istemeleri durumunda kapılarının sonuna kadar açık olduğunu, bu konudaki düşüncelerini her zaman aktarmaya hazır olduklarını söylediğini aktardı.

"AB sürecinin önü ek koşullarla kesilmeli"
AB sürecinde ahde vefanın önemini vurguladığını da belirten Kılıçdaroğlu, "Avrupa'nın etik değerlerinin de önemli olduğunu, Türkiye'ye üyelik süreci içinde diğer ülkelere gösterilmeyen ek koşulların sık sık getirildiğini, bunun da doğru olmadığını, ahde vefa önemliyse ve Avrupalı da ahde vefayı biliyorsa ek koşullarla Türkiye'ni AB sürecini önünü kesmemesini ifade ettik. Kendileri düşüncelerini ifade ettiler. AB'nin sadece Türkiye için değil, Türkiye'nin de AB için çok önemli bir ülke olduğunu ifade ettik. Genç, dinamik bir nüfus olduğunu, ekonomisinin büyük olduğunu, AB açısından Türkiye'nin kolay hazmedilebilir bir ülke olmadığının da biz farkında olduğumuzu ama bu süreçte bize, AB'ye üyelikte kolaylık gösterilmesi gerektiğini, ek koşullarla olayın zorlaştırılmaması gerektiğini ifade ettik" diye konuştu.

"CHP'nin yönü Batı'dır"

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Toplantıda eksen tartışması konuşuldu mu?" sorusunu "CHP'nin yönünün Batı uygarlığı içinde yer aldığını, Orta Doğu'ya sırtımızı dönemeyeceğimizi, komşularımızla çok iyi ilişkiler kurmak istediğimizi, dış politikada temel hedefin cumhuriyetin kuruluşunda ifade edildiğini, yurtta barışın ve dünyada barışın ne kadar önemli olduğunu, nükleer silahın bu bölge için doğru olmadığını, onları da düşünce olarak ifade etik" sözleriyle yanıtladı.

"Terörün Batı'dan finans desteği kesilmeli"

Toplantıda terör konusunun da gündeme geldiğini, terörün dış desteklerine dikkat çektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Dışarıda özellikle teröre finans desteği sağlayan olayların Avrupalı dostlarımız tarafından çok iyi sorgulanması gerektiğini, uyuşturucunun teröre finans kaynağı sağladığını, Batı'da gençlerin çocukların uyuşturucu tuzağına düştüğünü ama bu konuda Batılı dostlarımızın daha dikkatli olmalarını ve teröre finans desteği sağlayan yasadışı olayların daha sağlıklı izlenmesi gerektiğini söyledik. Bu arada mayın kullanmanın artık bütün uygar ülkelerde suç olduğunu, Türkiye'nin de uluslararası anlaşmalara imza attığını ama terör örgütünün mayın kullandığını ve bu mayını sağlayan ülkelerin de kendilerini sorgulamaları gerektiğini ve sadece bizim sorgulamamız değil, Avrupalı dostlarımızın da bu konuda daha dikkatli bir politika izlemeleri gerektiğini ifade ettik."

"Ortak akıl sağlanırsa terörörün diğer boyutlarını göreceğiz"

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Terörle mücadelede ortak akıl sağlanmalı' sözünüzle neyi kast ediyorsunuz" sorusu üzerine ise şunları söyledi:

"Terörle mücadele konusunda bir ulusal mutabakat sağlanması gerektiğini söyledim. Çünkü terör, bir siyasal iktidar döneminde çıkan veya sonlandırılan bir olay olmanın ötesinde uzun süredir devam eden bir olgu olarak karşımızda duruyor. O zaman yapmamız gereken, bütün siyasal partilerin, STK'ların bu konuda çaba harcayan devlet kurumlarının, üniversitelerin ortak görüş oluşturarak teröre karşı mücadele etmeleri gerektiğini söyledim. Eğer bu yöntem izlenebilirse büyük bir toplumsal uzlaşma sağlanacaktır. Böylece terörün sadece güvenlik boyutunu değil diğer boyutlarını da görmüş olacağız. Teröre finans desteği sağlayan kesimleri görmüş olacağız, terörün ekonomik boyutunu, sosyal, psikolojik boyutunu da sorgular hale geleceğiz. Daha sağlıklı çözümler üretebiliriz diye düşünüyorum. Aklı ve mantığı kullandığımız zaman, duyguları arınıp sağlıklı çözümlere yöneldiğimiz zaman Türkiye'nin terör olayını çözeceğine inanıyorum."


9 Haziran 2010

Din mi bilim mi?

Din mi bilim mi?
http://www.saidaonline.com/en/newsgfx/Stephen%20Hawking.jpg

T24 - Ünlü fizikçi Stephen Hawking ABC televizyonuna verdiği özel röportajda tanrı konusundaki düşüncelerini paylaşıp insanlığa yol gösterici bazı tavsiyelerde bulundu.

Hawking evren konusunda yeryüzündeki hemen herkesten daha çok şey biliyor ama buna karşın hala bazı sorulara yanıt veremiyor.

ABC News muhabiri Diane Sawyer’in çözümlemeyi arzuladığı en büyük gizemin ne olduğu sorusunu yanıtlayan Hawking, “Evrenin neden var olduğunu bilmek isterdim, neden hiçbir şeyden daha büyük bir şey var” yanıtını verdi.

Geçtiğimiz hafta New York’taki Dünya Bilim Festivali’nin şeref konuğu olan Hawking evren konusundaki derin ve düşündürücü sorularıyla ünlü bir bilim adamı.

Hawking geçtiğimiz yılın sonbaharına dek Cambridge Üniversistesi’nda daha önce “fiziğin babası” Isaac Newton’ın da yapmış olduğu “Lucasian” profesörlüğü yapıyordu.

Hawking 30 yıl süren bu görevi sırasında öğrencilerine evrene yeni ve farklı açılardan bakmayı öğretti. Aynı zamanda da yazdığı birçok kitap ve nadiren de olsa yaptığı konuşmalarla kamuoyuna anlaşılması güç olan kuramsal fiziği anlayabilmeleri için yol gösterdi.

Dünya Bilim Festivali’nde Hawking hakkında bir konuşma yapan fizikçi Kip Thorn, “Stephen bizim evreni anlamamıza çok büyük bir katkıda bulunmuştur, özellikle de evrendeki zaman sıçraması ve uzay sıçraması, kara delikler ve evrenin başlangıç noktası konularında” dedi.

Hawking’in en çok bilinen kitabı “Zamanın kısa bir tarihi” (A Brief History of Time) 9 milyondan fazla satarak uluslararası “best-seller” oldu.

Hatta Hawking “The Simpsons” ve “Star Trek” dizilerinde bile göründü.


O sorunun cevabı

Ama zamanın başlangıç noktası konusunda yaptığı araştırmalar kaçınılmaz olarak hep herşeyin başlangıç noktasının ne olduğu ve tüm bunların ardında herhangi bir şeyin oluıp olmadığına dair soruları gündeme getirdi.

Hawking söyleşide, “Tanrı doğanın kuralları ile tanımlanır. Ancak, çoğu insan tanrıyı bu şekilde algılamıyor. Kendisiyle kişisel ilişki kurabilmek için insan gibi bir oluşum yarattılar. Evrenin muazzam derecedeki büyüklüğü içinde tesadüfen meydana gelmiş önemsiz olan insan yaşamına baktığınızda böyle bir şeyin hiç de mümkün olmadığı belli oluyor” diye konuştu.

Din ile bilim arasında ortak bir uzlaşma noktasının oluıp olamayacağı şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Hawking, “Otoriteye dayalı olan din ile fikir ve akla dayalı olan bilim arasında temel bir farklılık var. Bilim kazancaktır, çünkü bilim başarılıdır” dedi.

http://www.t24.com.tr/

6 Haziran 2010

Albert Einstein'den özdeyişler


1-) "Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."

2-)"Gençliğimizde düşüncelerimizi oluşturan tüm konular sevgiyle ilgilidir, sonraları ise tüm sevgimiz düşüncelerimiz olur."

3-)"Yeryüzündeki şartların düzelmesi, sadece bilimsel buluşlardan çok ahlaklı bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır."

4-)"İlkelerin boğazına dolanıp dibe batmaktansa, oportünist olup suyun üstünde kalmayı yeğlerim."

5-)"Matematikçiler, Görelilik Kuramına el attıktan sonra, ben kendi kuramımı tanıyamaz hale geldim."

6-)
"Genelde insanlığın kaderi, hak ettiği olacaktır."

7-)
"Gerçeğin bilgisi deneyle başlar, deneyle biter."

8-)
"Bana güvenilen bir sırrı kutsal bir emanet gibi saklarım, ama sırları elimden geldiği kadar bilmemeye çalışırım."

9-)
"Gerçeklikle karşılaştırıldığında, bilimde vardığımız düzey ilkeldir, çocuk oyuncağıdır. Ama sahip olduğumuz en değerli şey odur."

10-)
"Sağduyu, onsekizine kadar edindiğimiz önyargılar toplamıdır."

11-)
"Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var.O da nazilere atom bombası yapmaları için yardım etmek."

12-)"Eğer ne yaptığımızı biliyor olsaydık, buna araştırma denmezdi öyle değil mi? "

13-)"Zorunlu askerlik sadece medeniyetin devamı için değil, aynı zamanda varlığımız için de ciddi bir tehlike oluşturur."

14-)
"Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır."

15-)"Bilim, her günkü düşünmelerimizin saflaşmasından başka bir şey değildir."

16-)"Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler."

17-)"Bazı erkekler kadınları anlamaya çalışır, diğerleri kendilerini daha basit konulara adarlar, örneğin görelilik kuramına."

18-)"Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır."


Albert Einstein

6 Mayıs 2010

Yüzyılın deneyinde beklenmedik keşifler

Yüzyılın deneyinde beklenmedik keşifler
06.05.2010


CERN'de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın ilk iki aylık döneminde ekstra geniş boyutlar, sicim kuramı ve aşırı yavaş yüklü parçacıklar gibi egzotik konularda keşifler bekleniyor.

Kozmosun sırlarını çözmek için yürütülen Büyük Patlama deneyinde çalışan bilim adamları, evrenin özü ve oluşumuyla ilgili beklenmedik buluşlara da ulaşıyor.

Deneyi yürüten Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) araştırmacıları, 10 milyar dolar değerindeki Büyük Hadron parçacık çarpıştırıcısının ilk yüksek güçle çalışmasının iki aylık dönemini değerlendirdiler.

Yeraltındaki tünelde çarpışmaları kaydeden atom çarpıştırıcısının 6 detektöründen birinin sorumlusu Oliver Buchmueller, bu aşamada ekstra geniş boyutlar, sicim kuramı ve aşırı yavaş yüklü parçacıklar gibi egzotik konularda keşiflerde bulunabileceklerini belirtti.

Buchmueller, İsviçre ile Fransa arasındaki sınırda yeraltında yapılmakta olan deneyde bu tip keşiflerin, evrendeki varlığının açıklanması istenen, Tanrı parçacığı diye de adlandırılan Higgs boson parçacığını ve karanlık maddenin varlığına dair kanıtlar sunabilecek süper simetrik-parçacıklarını bulma çabalarına paralel gittiğini söyledi.

CERN'ün hızlandırıcı ve teknoloji direktörü Steve Myers da deneyin çok iyi gittiğini belirterek, bundan sonra artık atom çarpıştırıcısına çok dikkat etmeleri gerektiğini ve daha önce teknik sorunlar yüzünden kapatılmak zorunda kalınan makinanın bir kez daha devre dışı kalmasının en son istedikleri şey olduğunu vurguladı.

İLK ALT TANECİK BULUNMUŞTU

Hadron çarpıştırıcısının son derece ileri teknoloji ürünü detektörleri, fizikçilerin "standart model" diye adlandırdıkları ve geçmişte yapılan deneylerde elde edilen unsurları tespit etmişti. Bu çalışmalarda, yüzyılın en büyük deneyi olarak kabul edilen ve Büyük Patlama ortamının yaratılmaya çalışıldığı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda, madde ile antimadde arasındaki etkileşimin doğasını gün ışığına çıkarması umulan deneyde, ilk alt tanecik belirlenmişti.

Dev atom çarpıştırıcısındaki Atlas deneyinde tespit edilen parçacığa bilim adamları "beauty quark-güzellik parçacığı" ya da "alt tanecik" adını veriyorlar. Alt tanecikler ilk kez 1977'de keşfedilmişti.

"Güzellik taneciği" ya da "alt taneciğin" tipinin "B " olduğunu belirten bilimadamları, bu parçacığı bulmak için 10 milyon kez yapılan proton çarpışmalarında toplanan verilerin değerlendirildiğini vurgulamışlardı.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda geçen ay 10 milyon kez atom altı parçacık çarpışması yapılmıştı. 27 kilometrelik oval tünelde hızlandırılarak, bugüne kadarki rekor düzeyde, 7 TeV enerjiyle, ışık hızına yakın bir hızla yol alırken çarpıştırılan parçacıkların parçalanma anlarının kayda alınmasında da aşama kaydedilmişti.

Önceki deneylerde çarpışma anları saniyede 50 milyon kez görüntülenirken, deneyin bu aşamasında bu sayı, saniyede 100 milyon keze yükseltilmişti. Deneyin 2013 yılında 14 TeV enerjiyle yapılması öngörülüyor.


http://www9.gazetevatan.com/

11 Nisan 2010

Gizlenen sigara gerçeği nedir?

Gizlenen sigara gerçeği nedir?

http://www.muhsinyazici.com/egitim/images/stories/sigara.gif

Sigara ve tütün dumanında bulunan radyoaktif ve kanserojen polonyum 210 elementinin (210Po) varlığını 1960′lı yıllardan bu yana gizliyorlar

Fransız Le Figaro gazetesine göre, Philip Morris, RJ Reynolds, Bristish American Tobacco gibi sigara devleri, tütün yaprakları, sigara ve tütün dumanında bulunan radyoaktif ve kanserojen polonyum 210 elementinin (210Po) varlığını 1960′lı yıllardan bu yana bilinçli olarak gizliyorlar.

ÇALIŞMALARIN YAYIMLANMASI YASAKLANDI

ABD’li bilimadamlarının sigara üreticilerinin gizledikleri söylenen bin 500 belge üzerinde yaptığı araştırmaya göre, polonyum 210 elementinin kanserojen yapısı bilinmesine rağmen, ekonomik çıkarlar nedeniyle her şey gizlendi, yapılan laboratuar çalışmalarının yayımlanması da yasaklandı.

Alfa radyasyonu yayan polonyum 210 elementinin solunum yoluyla akciğer kanserine neden olduğu biliniyor. Bilim adamları günde 30 sigara içmenin yılda 300 akciğer rontgeni çektirmekle eşdeğer olduğunu söylüyorlar.

Polonyum 210′un sigara dumanında bulunması ise tütün üretiminde fosfatı zengin gübre kullanımından kaynaklanıyor. Bu fosfat, radyum ve polonyum içeren kayalardan çıkarılıyor. Sigara tütününün bilinen özel tadının da tütün yaprağındaki azot oranını azaltan fosfatlı gübreden kaynaklandığı belirtiliyor.

Araştırma, Philip Morris firmasının 60′lı yıllardan bu yana polonyum 210′un tütünü zehirlediğini bildiğini, firmanın 70′li yıllarda radyoaktiviteyi azaltmak için tütün yapraklarını özel bir solvent kullandığını, ancak tütünün aromasını yok ettiği için bu işlemden vazgeçtiğini de gösteriyor.

AJANI POLONYUM 210 ELEMENTİ İLE ZEHİRLEMİŞLERDİ

Sigaranın içinde bulunduğu kanıtlanan polonyum 210 elementi, 2006 yılında eski KGB ajanı Alexander Litvinenko’nun Londra’da zehirlenerek öldürülmesiyle de gündeme gelmişti.

Gazete bu iddiayı, bilimsel Amerikan Halk Sağlığı Dergisi’nin Eylül sayısında yayımlanan bir araştırma analizine dayandırıyor.

http://haber.gazetevatan.com/gizlenen-sigara-gercegi-nedir/299140/10/Haber

10 Ocak 2010

Bilim ve Sanat'sız toplum


"BİLİM VE SANAT, BİR KUŞUN İKİ KANADI GİBİDİR.
BU İKİ KANADI KULLANABİLEN TOPLUMLAR,
UÇAR VE ÖZGÜR OLURLAR.
UÇAMAYANLAR İSE; TAVUK OLUR..
TAVUK TOPLUM;
ÖNÜNE ATILAN BİR AVUÇ YEMİ GAGALARKEN,
ARKADAN YUMURTALARININ ALINDIĞININ FARKINDA BİLE OLMAZ."


**CHARLES DARWİN...**

5 Kasım 2009

Subaşı'dan "Alevi Açılımı" itirafı

Subaşı'dan "Alevi Açılımı" itirafıSubaşı'dan "Alevi Açılımı" itirafı

Necdet Subaşı: "Ateistleşen Aleviler çoğalıyor. Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek"

Başbakanlık Danışmanı ve Alevi Açılım Koordinatörü Yrd.Doç.Dr. Necdet Subaşı'dan AKP'nin Alevi Açılımı ve Alevi Çalıştaylarının amacını ortaya koyan tarihi bir itiraf geldi : "Ateistleşen Aleviler çoğalıyor. Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek"

Başbakanlık Danışmanı ve Alevi Açılım Koordinatörü Yrd.Doç. Dr. Necdet Subaşı, Aralık ayında tamamlanacak "Alevi Açılımı Çalıştayı" öncesi Muğla Yücelen Hotel'de Muğla Menteşe Grubu üyelerine verdiği konferansta açılımı anlatırken yaptıkları çalışmalarla Alevilerin sorunlarının çözümünde önlerine çıkan engellerin kaldırılması çabası içinde olduklarını söyledi.

"Bunlara bin yıldır 'siz kimsiniz?' diyen olmadığını anlatan Necdet Subaşı, şöyle konuştu: "Biz sorunların çözümlenmesinde, önlerinin açılması çabası içindeyiz. Devlet engelleri kaldırdıktan sonra gerisi onlara kalır. 3 Haziran'da Aleviler biz buradayız, varız dediler. Bundan sonra devlete görev düşüyor. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Çözme noktasında olanlar bu meseleyi halledemezlerse altında kalır. Siyasi iktidarda değil Sünniler de takıntı var. 'Siz Alevilere kesenin ağzını açtınız ama niye Sünnilerle ilgili adım atmıyorsunuz?' tepkileri var. Sünnileri de tatmin etmek gerekiyor."

Açılım'ın 2008 yılında iki iftar yemeği ile gündeme geldiğini anlatan Subaşı, şunları söyledi: "Bir kesim AK Partililerin çağırdığı yere gitmeyeceklerini söylerken bir kesim ritüellerinde iftar olmadığı için gelmedi." 11 Kasım'da İstanbul'da medya ile bir araya geleceklerini anlatan Necdet Subaşı, sözlerine şöyle devam etti: "Ardından çalıştay başlayacak. Aralık'ta çalıştaylar tamamlanacak. Yol haritası hükümete teslim edilecek. Biz bir projeyi hükümete kabul ettirdik. Bu çalışmaları entelektüel ve bilimsel yapımızdan ödün vermeden yürütüyoruz."

ALEVİLER CUMHURİYETİN HARCI

Alevi açılımı ile sorunların hemen çözülmesinin beklenmediğini, ancak bu anlamda önemli bir adımın atıldığını belirten Yrd.Doç. Dr. Necdet Subaşı açıklamalarının ardından katılımcıların sorularını cevapladı. Alevilik ve Kürt meselesinin Türkiye'nin önemli iki tabusu olduğunu, ancak Aleviliğin Kürt meselesi gibi olmadığını belirten Subaşı, şöyle konuştu: "Alevilik Kürt meselesi gibi değil, içinde kasvet yok. İkisini aynı hikaye içinde değerlendirirsek haksızlık olur."

Alevilerin kendi sorunlarını, ülke sorunlarının yanında hep ötelediklerini belirten Subaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: "80'li yıllara kadar 'Tekke ve zaviyeleri kapatan kanundan memnunmuş gibi' davranmışlardır. Kanunu hiç sorgulamamışlardır. Aleviler, Maraş, Çorum olaylarına rağmen devletten kendileri için talepte bulunmamışlardır. Aleviler kendilerine Osmanlının yaşattıklarını Cumhuriyetin yaşatmayacağı inancı ve sadakati içinde olmuşlardır. Kemalizm ve Cumhuriyet ilkelerinin Aleviler tarafından sorgulanma ihtiyacı olmamıştır. Çünkü Aleviler kendilerini Cumhuriyetin harcı görür. Alevilerin Cumhuriyetle pazarlık yapma istekleri yoktur."

Subaşı, açıklamalarında Aleviliğin "Anadolu'ya has bir renk" olduğunu söyledi.

Tartışılmaya imkan vermeyen taleplerle ortaya çıkanlar olduğunu anlatan Necdet Subaşı, sözlerine şöyle devam etti: "Aleviler içinde çeşitlilik var. Otantik geleneğe bağlı Aleviler, eleştirel bakan Aleviler ve reddeden Aleviler. Ama Sünniler için hepsi Alevi. Alevi açılımı tartışmalarında iki kesim ortaya çıktı. Bir kesim varlığını İslam içinde açıklamak istiyor. Bunların temsilcisi İzzettin Doğan. Diyanet Aleviliği içine katsın, zorunlu din dersi devam etsin ama içinde Alevilik de öğretilsin istiyorlar.

Bir kesim de, bunların tam tersi. Bu kesimde Hacı Bektaş Veli Vakfı ve Pir Sultan Abdal Dernekleri başı çekiyor. Bunlar reformları reddediyor. Burada Ali Balkız öne çıkıyor. Aleviliğin İslami referanslar içinde canlandırılmasını istemiyorlar. Diyanetin lağv edilmesini, zorunlu din derslerinin kaldırılmasını, devletin dinden el çekmesini, istiyorlar. Vatandaş olarak varız, çoğunluğun hak ettiğini talep ediyoruz diyorlar. Ayrıca Madımak'ın müze olmasını, Alevi, Sünni yurtseverlerin gelip burada nefreti kınamalarını istiyorlar. Cem Vakfı çevreleri ise otel yıkılsın istiyor. Bir taraf hatırlamak bir taraf unutmak istiyor."

Alevilerin dini terminolojiden uzaklaştığını öne süren Subaşı, sözlerini şöyle tamamladı: "Alevilerin Sünnileştirilmek istendiğini söyleyenler var. Oysa Sünnileşen değil ateistleşen Aleviler çoğalıyor. Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek. O kişinin yine Aleviler içinden çıkması lazım."

KAYNAK : Haberfx.net - 03 Kasım 2009

Kaynak:............
http://www.alevihaberajansi.com