18 Aralık 2010
19 Eylül 2010
PSAKD; ZORUNLU DİN DERSİNE KARŞI OTURMA EYLEMİYAPTI
25 Mayıs 2010
'Dini inancımız yok' diyen aileye yargı hak verdi
ANTALYA - İstanbul’da yaşayan ve dini inançlarının olmadığını gerekçe gösteren bir ailenin, ilköğretim 4. sınıf öğrencisi çocuklarının girdiği zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması istemiyle Eyüp Kaymakamlığı aleyhine açtığı davada, İstanbul 8. İdare Mahkemesi öğrenci ve ailesi lehine yürütmeyi durdurma kararı verdi. http://www.radikal.com.tr/
yargı hak verdi
“Dini inancımız yok” diyerek çocuklarının din dersinden muaf tutulmasını isteyen aileye kaymakamlık ret yanıtı verdi. 8. İdare Mahkemesi kaymakamlığın kararını durdurdu.
*****************************
İstanbul Eyüp’te yaşayan S.A.K ile Y.K çifti, dini inanca sahip olmadıklarını belirterek, ilçedeki bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 4. sınıf öğrencisi oğulları A.K’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması amacıyla Eyüp Kaymakamlığı’na dilekçe verdi. Kaymakamlık, başvuruyu Anayasa’nın "Zorunlu din dersine yönelik hükmü gereğince" reddetti. A.K’nin ailesi de, Eyüp Kaymakamlığı’nın kararıyla ilgili işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı.
Davayı ele alan İstanbul 8. İdare Mahkemesi, oy birliğiyle Eyüp Kaymakamlığının işleminin yürütmesini durdurma kararı verdi.
Karar gerekçesinde, gerek Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 24. maddesi, gerekse İnsan Hakları Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin sözleşmenin 9. maddesinde yer alan hükümle, herkesin dini inancının özgürlüğünün korunduğuna işaret eden mahkeme heyeti, Eğitim Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığının Hristiyanlık ve Musevilik dinine mensup olanların yanı sıra, herhangi bir dine mensup olmayan kişilerin çocuklarının da bu muafiyet kapsamında değerlendireceğine yönelik kararını hatırlattı.
Mahkeme heyeti, tüm bu gerekçeler ve kararlar çerçevesinde, davalı idarenin işleminde hukuka uyarlık bulunmadığını belirterek, davacı ailenin çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasına yönelik talebini kabul etti ve Eyüp Kaymakamlığının işleminin öğrenci ve ailesi lehine yürütmesinin durdurulmasını kararlaştırdı. (aa)
9 Mayıs 2010
DEVREK'TE; Lise öğrencisine 'Ergenekon' dayağı
| ||
Bir lise öğretmeni, Ergenekon sanıklarını savunan öğrencisini sınıfın ortasında dövdü. Dövülen öğrencinin babası Savcılığa suç duyurusunda bulundu. CHP, dayağı TBMM’ye getirdi Bir lise öğretmeni, Ergenekon sanıklarını savunan öğrencisini sınıfın ortasında dövdü. Dövülen öğrencinin babası Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu ve öğretmenden şikayetçi oldu. CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün verdiği bilgiye göre olay, Zonguldak Devrek Anadolu Teknik Lisesinde yaşandı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Metin Özer, derste Ergenekon sanıkları için “Devlet düşmanları’’ dedi. Lise birinci sınıf öğrencisi 15 yaşındaki U.O.Ç ise, ‘’Dava devam ediyor. Sonucu alınmayan bir davada yargılananlar hakkında böyle konuşmanız doğru değil’’ dedi. Bunun üzerine sinirlenen öğretmen Özer’in, öğrencisine tokat atıp, sınıf içerisinde dövdüğü belirtildi. KÖKTÜRK, MECLİS’E GETİRDİ CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk yaptığı açıklamada ‘’Olay, okulda şiddet denilerek geçiştirilemez. İktidar, ulusal ve Atatürkçü eğitim çizgisinden uzaklaştı. Bizzat Başbakan ve Hükümetin ilgili bakanlarınca yürütülen Erzincan ve Silivri gibi devam eden yargılamalara dönük yargısız infaz kampanyalarının bir sonucudur” dedi. Köktürk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesiyle de konuyu TBMM gündemine de taşıdı. Gazeteport'un haberine göre Köktürk, ‘’Devrek’te yaşanan bu olayla ilgili soruşturma açılmış mıdır ? İktidar tarafından iç siyasete dönük olarak yapılan açıklamaların, Milli Eğitim sistemimize kadar girmesini nasıl engelleyeceksiniz ? Okullarda yaşanan bu şiddet olaylarının çözümüne yönelik herhangi bir çalışmanız var mıdır? ‘’ sorularına cevap istedi. AİLEDEN SUÇ DUYURUSU Bu arada Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce öğretmen Metin Özer hakkında disiplin soruşturması açıldı. Baba Abdülvahap Çiftçiler de, oğlunun sonuçlanmamış bir dava ile ilgili düşüncesini açıkladığı için dayak yediğini söyledi. Baba Çiftçiler, “Oğlum sadece düşüncesini söyledi. Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Oğlumun hakkını sonuna kadar arayacağım” diye konuştu. http://haber.gazetevatan.com/ |
13 Şubat 2010
ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR
ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR
12:53 13 Şubat 2010
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan Alevi Çalıştayları sonucu hazırlanan ön raporla ilgili sert eleştirilerde bulundu.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda, federasyona üye derneklerin yöneticileri ve Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren Alevi yurttaşların aileleriyle düzenlediği basın toplantısında, ön raporu değerlendiren Balkız, Alevilerin, Aleviliği tanımlama girişimlerine daima itiraz ettiklerini kaydetti. Balkız, “raporun Aleviliğe bir tanım getirdiğini”belirterek, “böylece asimilasyon işleminin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini” dedi.
‘ŞERİATA GİDEN AKP PROJESİ’
Çalıştay yetkililerinin ön raporun uzlaşmayla çıktığı yönündeki beyanları eleştiren Balkız, “Raporun içeriğinden de anlaşıldığı gibi, Aleviler, Alevi Çalıştayı’nda bütün inanç ve mezheplere eşit mesafede durması gereken bir devletin hükümeti ile değil, iktidar erkini elinde tutan Sünni ulema ile oturmuş gibidirler” diye konuştu.
Ön raporun içeriğinin, kendilerini şaşırtmadığını belirten Balkız, “Rapor bir aldatmacadır. Sanaldır, maksatlıdır, iyi niyetten yoksun, sorun çözen değil yeni sorunlar yaratan, şeriata doğru giden yolda yeni adımlar öngören bir AKP projesidir” görüşünü belirtti.
‘PARK YAPARLARSA, İSMİ DE SİLERLER’
Raporda, Madımak Oteli’nin tehlikeli bulunmasının “başlı başına bir facia” olduğunu belirten Balkız şunları kaydetti: “Biz biliyoruz ki, o bina yıkıldığında, parka dönüştürüldüğünde birkaç yıl sonra o parkın adı da belediye meclis kararlarıyla değiştirilecek, böylece katliamın izi yok edilmiş olacaktır.”
Cemevleriyle ilgili bölümünün, ön raporun “Sünni ulemanın bakış açısıyla yazıldığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu” belirten Balkız, şöyle konuştu: “Cemevleriyle ilgili tanımlamada, onun işlevine ilişkin değerlendirmede fikri dikkate alınan taraf Aleviler değil, Alevi olmayanlardır. Yani iktidar, yani devlet, yani Sünni ulema haddini aşarak Alevilerin ibadet yeri cemevlerinin niteliğine karar verme hakkını kendilerinde bulmaktadırlar.”
Raporun Alevilerin taleplerinin tam aksi yönünde olduğunu vurgulayan Balkız, “Üzerinde ‘mutabakat’ olan raporda, Alevi köylerine cami yapma politikalarından vazgeçme ve dergahlarımızın biz gerçek sahiplerine geri iade edilmesi konularında ise hiçbir şey söylememiş” dedi.
Balkız sözlerini şöyle sürdürdü: “Alevi Çalıştayı ön raporunun dili, anlayışı ve mantığı sakattır. Yıllardır dillendirdiğimiz taleplerimizin muhatabı sanki devlet değil de Sünni kardeşlerimizmiş gibi algılanmakta, Alevilerle, Sünniler arasında bir pazarlık gibi sunulmakta, top taca atılmakta ve oyun orada sürdürülmek istenmektedir. Ön rapor, bir asimilasyon belgesidir. Bu belgeyi olumlu bulanlar bizden değildir.”
Okullar Kur’an kursuna çevriliyor
Federasyon olarak, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi gerektiğini savunduklarını” anlatan Balkız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Laikliğe aykırı Diyanet İşleri Başkanlığı’na dokunulmamış, tam tersine sahte laiklik uygulamasına Aleviler de ortak edilmek istenmiştir. Hiç de olmayan bir uzlaşma varmış gibi gösterilmiş, hükümet, Sünni kesimi kamu olanaklarıyla finanse etme uygulamasını güya Alevileri de sisteme dahil ederek güvenceye almak istemiştir.”
İKİ KAT DİN DERSİ ÖNERİLİYOR
Raporda, zorunlu din dersleri konusunda yer alan önerilerin “mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak nitelikte olduğunu” belirten Balkız, “isteğe bağlı din eğitiminin verilmesi” fikri ile “Alevi çocukları için asimilasyon aracı ve sistematik işkenceye dönüşmüş olan uygulamanın artırılarak iki din dersi önerildiğini” savundu.
Balkız, “Bu çaba, ilköğretim okullarımız ile liselerimizin, imam hatip liselerine, Kur’an kurslarına dönüştürülmesinden başka bir anlam taşımamaktadır” dedi.
EĞİTİM SEN’DEN ALEVİLERE DESTEK
Ön raporla mevcut din dersi güçlendirildi
EĞİTİM Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, “Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır” dedi. Kılıç, ön raporda zorunlu din dersine yönelik bölümü değerlendirdi: “Zorunlu din dersleriyle ilgili sunulan öneriler de mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak niteliktedir. Raporda, mevcut durumdaki ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ dersinin zorunlu olarak okutulmasına devam edileceği belirtilirken, bunun yanı sıra seçmeli olarak din eğitimi dersi getirilmektedir. Bu düzenleme ile mevcut durumdan daha ileri gidilmekte ve din eğitimi güçlendirilmektedir. Hükümet, yargı kararlarına uymak bir tarafa mevcut durumu daha da ağırlaştırmakta ve din dersi sayısını ikiye çıkararak tüm toplumla resmen dalga geçmektedir. Zorunlu din dersi uygulaması, din ve vicdan özgürlüğünün açıkça ihlal edilmesi demektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiştir. Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır.”*http://www.birgun.net/*
24 Ağustos 2008
Alevilerden Oturma Eylemi
Alevi Bektaşi Federasyonu üyesi bir grup Taksim'de ''oturma eylemi'' yaptı. "Zorunlu din dersi'' uygulamasının kaldırılmasını isteyen Alevi Bektaşi Federasyonu üyesi bir grup; ''oturma eylemi'' yaptı. Taksim Meydanı'ndaki tramvay durağında toplanan gruptakiler adına açıklama yapan federasyon Genel Başkanı Ali Balkız, zorunlu din derslerinin uygulanmasının ''hak ihlali olduğunu, eğitim hakkına, din ve vicdan özgürlüğüne aykırı olduğunu'' öne sürdü. Devletin vatandaşların inancına, diline, kültürüne ve yaşam biçimine karışmaması gerektiğini savunan Balkız, 2008-2009 eğitim öğretim yılının başlayacağı 8 Eylül pazartesi gününe kadar Taksim'de ''oturma eylemi'' düzenleyeceklerini söyledi. Açıklamanın ardından çeşitli sloganlar atan gruptakiler, kısa süreli oturma eyleminin ardından dağıldılar.
|