Zorunlu din dersi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zorunlu din dersi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2010

Bir Zorunlu din dersi daha durduruldu.!

BİR "ZORUNLU DİN DERSİ" DAHA DURDURULDU

EvcioğluHaber- AİHM kararları başta olmak üzere, bir çok İdare Mahkemesinin ve Danıştayın bu yöndeki kararlarına rağmen okutulan "Zorunlu Din Derslerine" bir durdurma da İzmir'den geldi.


Vatan gazetesinin haberine göre: İzmir’in Güzelbahçe İlçesi’nde bir ilköğretim okulunda eğitim gören öğrencinin velisi Gökalp Öztürk, zorunlu din dersine karşı açtığı davada mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı aldı.

Gökalp Öztürk, Güzelbahçe’de bir ilköğretim okulunda öğrenim gören çocuğunun din dersine girmemesi için Milli Eğitim Müdürlüğü’ne eğitim yılının başında başvurduğunu ancak isteğinin kabul edilmediğini söyledi. ‘Din eğitimi zorunludur’ yanıtının ardından, 1’inci İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma isteğiyle dava açtığını anlatan Öztürk, “Gayrimüslimlere din dersi zorunlu değil.
Gayrimüslimler dışında kalanlar da çocuklarının din dersi almasını istemeyebilir.

Dava gerekçemiz dini nedenlere dayanmıyor.

Mevcut durum eşitliğe aykırı. İtirazımız, din dersinin zorunlu olmasına” dedi. Öztürk’ün avukatı Halit Çelik de mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini, bu kararın Bölge İdare Mahkemesi’nce de onandığını, kararın ardından da Öztürk’ün çocuğunun din derslerine girmediğini açıkladı.

Öztürk, mahkemenin esas hakkındaki kararını beklediklerini söyledi.

EvcioğluHaber-18.12.2010

19 Eylül 2010

PSAKD; ZORUNLU DİN DERSİNE KARŞI OTURMA EYLEMİYAPTI


PSAKD; ZORUNLU DİN DERSİNE KARŞI OTURMA EYLEMİYAPTI

EvcioğluHaber- Ankara'da bu gün (18.09.2010 cumartesi) bazı Demokratik Kitle Örgütleri taleplerini anlatmak için çeşitli eylemler düzenledi.
.

Bu eyleden birisi;
"Eşit Yurttaşlık Hakkı" ve Bilimsel bir eğitim için "Zorunlu Din Dersi " uygulamasından vaz geçilmesini isteyen; Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyelerine, destek veren kişiler ve kurumlara bağlı yöneticilerinde destek verdiği gözlenen grup; "zorunlu din dersine karşı" Güvenpark'ın önünde oturma eylemi yaptı.
Grup adına açıklama yapan, Derneğin Genel Başkan Yardımcısı Kemal Bülbül,
"zorunlu din dersi uygulamasına" son verilmesi gerektiğini, Alevi örgütlerinin bu konuda yıllardır mücadele ettiğini belirten Bülbül; "Her türlü hümanist düşünce ve inanç serbestçe örgütlenmeli ve İnancın gerekleri yerine getirilmelidir. Artık tekçi anlayış ve uygulamalar vaz geçilmelidir" dedi.

Daha sonra Grup adına basın açıklamasını PSAKD. Genel Başkanı Sn; Av. Fevzi Gümüş Yaptı..

"Tek tip insan yaratmayı hedefleyen darbeciler, faşist zihniyetlerinin ürünü olarak Anayasa’nın 24. maddesiyle Alevileri asimile etmek için din derslerini zorunlu hale getirmişlerdir. Bu devletin genetik kodlarında sadece Türk ve Sünni olmak vardır." diyen Gümüş, şöyle devam etti..

BASIN VE KAMUOYUNA

12 Eylül Askeri Darbesi’ni gerçekleştiren askeri yönetim, ülkemizde yaşamın her alanını, kendi bakış açısına göre düzenledi. Hemen hemen müdahale etmediği ve değiştirmediği yasa kalmadığı gibi, darbe mantığı ile de bir çok yeni yasa yaptı ve yürürlüğe koydu. Tek tip insan yaratmayı hedefleyen darbeciler, faşist zihniyetlerinin ürünü olarak Anayasa’nın 24. maddesiyle Alevileri asimile etmek için din derslerini zorunlu hale getirmişlerdir. Bu devletin genetik kodlarında sadece Türk ve Sünni olmak vardır. Aleviler, Kürtler, gayri Müslimler yoktur. Bu cumhuriyet Sünni bir cumhuriyettir, bu cumhuriyet Türk’tür.

Anayasa metnini irdelediğimizde; anayasanın yine 24. maddesi herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmektedir. Böyle bir özgürlük varsa herkes dini inanç özgürlüğüne sahipse ve hiç kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanıp suçlanmayacak ise, din kültürü adı altına yapılan din eğitimi, neden ilköğretim okullarında ve ortaöğretim okullarında zorunludur? Anlamak olanaklı değildir. Sahte bir laiklik anlayışı ile gözler boyanmak istenmektedir.

Laiklik ilkesinin Anayasa'nın korumasında olmasına rağmen, yine Anayasa'nın 24. maddesi ile din kültürü adı altında konulmuş olan zorunlu din dersleri ile, Anayasa'nın 2. ve 4. maddelerine aykırı davranılmaktadır.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği on yılı aşkın süredir, din kültürü adı altında yapılan zorunlu din eğitiminin kaldırılması için mücadele yürütmektedir.

Din kültürü dersinde, dinler hakkında bir genel kültür verilmemektedir. Din kültürü adı altında İslam dininin eğitimi ve öğretimi yapılmaktadır. Bu eğitim üstelik, 10 yaşındaki çocuğa zorla verilmektedir. Çünkü Anayasa'nın 24. maddesi din kültürü eğitimini zorunlu dersler arasında saymaktadır. Yine AKP hükümetinin göz boyamak ve kendisini AB’ye karşı savunabilmek için din derslerinin sayfalarının arasına serpiştirdiği sözde Alevilik bilgileri de Alevileri ve Aleviliği asimile etme amacına dönük şekilde yazılmıştır. Bizler, Aleviliğin de zorla devlet eliyle okutulmasına karşıyız.

Din kültürü adı altında, zorla yaptırılan bir inancın öğretilmesi, ülkemizde nüfusu 20-25 milyonu bulan Alevi-Bektaşileri asimile etmeye yönelik bir uygulamadır.

Ayrıca, zorunlu din dersinde yapılan eğitim ile, çocuklarımıza biat etmeleri öğretilmekte, 10 yaşından itibaren biat eden, tartışmayan, sorgulamayan evet efendimci bir nesil yetiştirilmektedir.

Bizler, AKP’nin mayasında özgürlükler olmadığını biliyoruz. Nitekim son anayasa değişikliği paketinde zorunlu din derslerine dokunmamış, darbecilerle hesaplaşacağı yalanını söylerken o darbeci zihniyetin hazırladığı anayasanın 24. maddesini değiştirmemiştir.

Üstelik, AİHM zorunlu din derslerinin insan hak ve özgürlüklerine aykırı bulduğu halde bundan kaçınılmıştır.

Hükümetin yapması gereken şey, AİHM kararlarının gereğini yapıp iç hukukta gerekli düzenlemeyi gerçekleştirmesidir.

Tam tersine hükümet, sahte Alevi açılımları ile Alevileri Sünnileştirme yolunda daha sinsi politikalar geliştirmekte, zorunlu din derslerini fiili olarak fazlalaştıracak adımlar atmakta, yine laikliğe aykırı olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı lağvetmek yerine daha da güçlendirmekte ve Alevileri Diyanet’in içine sokmanın yollarını aramaktadır.

Sanılmasın ki, AKP’nin sahte özgürlük laflarına inanıyoruz.

AKP’nin hayal ettiği bir toplum, ancak ve ancak Türkçü ve İslamcı olabilir. AKP’nin yolsuzluk ve rant ilişkilerinden güç alan yapısı, özelleştirmecidir, vahşi liberaldir, sömürüden yanadır. AKP’nin demokrasisi taşeron demokrasisidir.

Bu ülkenin aydınlık yüzleri olarak şu gerçeklerin farkındayız;

Geçen yıl ekim ayında yapılan 4. Din Şurası’nda alınan kararlarla toplum ve devlet düzeninde dini referansların güçlendirilmek istendiğini biliyoruz.

Türkiye’de ilk kez İstanbul Selimpaşa’da bir düz lisenin kapatılarak imam hatip lisesine dönüştürüldüğünün farkındayız. Bu örnek bile AKP’nin vahim zihniyetini gözler önüne sermektedir. AKP, Selimpaşa’nın tek lisesini kapatarak çocukları imam hatip lisesine kayıt yaptırmaya zorlarken, hangi özgürlükten bahsetmektedir.

5 ilde sessiz sedasız mahalle imamlığı uygulaması başlattığınızın da farkındayız. Biliniz ki, o imamlarınız bizlerin mahallelerine giremeyecektir.

Bizler, şimdi de 7 tane Dini Yüksek İhtisas Merkezi kurma kararı alındığını biliyoruz.

Bu örnekler, sadece son 5-6 ayın gelişmeleridir ve gelecek adına ne kadar kaygılanmamız gerektiğini bizlere bir kez daha anımsatmaktadır.

Alevi örgütlüğünün dirençli ve uyanık gücü Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, AKP’nin iki yüzlü ve baskıcı yönetim niyet ve planlarını bilmektedir.

AKP’nin toplumu ve devleti daha fazla dindarlaştırma planlarını boşa çıkarmak üzere mücadele çıtasını daha da yükselteceğimizi tüm demokrat kamuoyuna duyurur, hepinize saygılarımızı sunarız.

Fevzi Gümüş
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı "

Basın açıklamasının ardından grup, bir süre oturma eylemi yaptıktan sonra dağıldı.

**********************

Bir küçük not: Bu eylemi izleyen basın ise; bir televizyon kamerası ve birkaç tane fotomuhabiri... Bunların bazılarıda internet site yöneticisi.. Oysa; bu gruptan sonra bir basın açıklaması da Kürt Gruplarından geldi: Ana Dilde eğitim talebiyle yapılan basın açıklamasını onlarca kamera ve fotomuhabiri izliyordu..! .

-*********************--
18.09.2010-Cuma

"
































































""

fotoğraf; EvcioğluHaber
18.09.2010- Cumartesi

25 Mayıs 2010

'Dini inancımız yok' diyen aileye yargı hak verdi


'Dini inancımız yok' diyen aileye
yargı hak verdi
25/05/2010

“Dini inancımız yok” diyerek çocuklarının din dersinden muaf tutulmasını isteyen aileye kaymakamlık ret yanıtı verdi. 8. İdare Mahkemesi kaymakamlığın kararını durdurdu.


*****************************

ANTALYA - İstanbul’da yaşayan ve dini inançlarının olmadığını gerekçe gösteren bir ailenin, ilköğretim 4. sınıf öğrencisi çocuklarının girdiği zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması istemiyle Eyüp Kaymakamlığı aleyhine açtığı davada, İstanbul 8. İdare Mahkemesi öğrenci ve ailesi lehine yürütmeyi durdurma kararı verdi.



İstanbul Eyüp’te yaşayan S.A.K ile Y.K çifti, dini inanca sahip olmadıklarını belirterek, ilçedeki bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 4. sınıf öğrencisi oğulları A.K’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması amacıyla Eyüp Kaymakamlığı’na dilekçe verdi. Kaymakamlık, başvuruyu Anayasa’nın "Zorunlu din dersine yönelik hükmü gereğince" reddetti. A.K’nin ailesi de, Eyüp Kaymakamlığı’nın kararıyla ilgili işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı.


Davayı ele alan İstanbul 8. İdare Mahkemesi, oy birliğiyle Eyüp Kaymakamlığının işleminin yürütmesini durdurma kararı verdi.


Karar gerekçesinde, gerek Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 24. maddesi, gerekse İnsan Hakları Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin sözleşmenin 9. maddesinde yer alan hükümle, herkesin dini inancının özgürlüğünün korunduğuna işaret eden mahkeme heyeti, Eğitim Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığının Hristiyanlık ve Musevilik dinine mensup olanların yanı sıra, herhangi bir dine mensup olmayan kişilerin çocuklarının da bu muafiyet kapsamında değerlendireceğine yönelik kararını hatırlattı.

Mahkeme heyeti, tüm bu gerekçeler ve kararlar çerçevesinde, davalı idarenin işleminde hukuka uyarlık bulunmadığını belirterek, davacı ailenin çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasına yönelik talebini kabul etti ve Eyüp Kaymakamlığının işleminin öğrenci ve ailesi lehine yürütmesinin durdurulmasını kararlaştırdı. (aa)


http://www.radikal.com.tr/


9 Mayıs 2010

DEVREK'TE; Lise öğrencisine 'Ergenekon' dayağı

DEVREK'TE; Lise öğrencisine 'Ergenekon' dayağı
09.05.2010 Pazar

Bir lise öğretmeni, Ergenekon sanıklarını savunan öğrencisini sınıfın ortasında dövdü. Dövülen öğrencinin babası Savcılığa suç duyurusunda bulundu. CHP, dayağı TBMM’ye getirdi

Bir lise öğretmeni, Ergenekon sanıklarını savunan öğrencisini sınıfın ortasında dövdü. Dövülen öğrencinin babası Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu ve öğretmenden şikayetçi oldu.

CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün verdiği bilgiye göre olay, Zonguldak Devrek Anadolu Teknik Lisesinde yaşandı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Metin Özer, derste Ergenekon sanıkları için “Devlet düşmanları’’ dedi. Lise birinci sınıf öğrencisi 15 yaşındaki U.O.Ç ise, ‘’Dava devam ediyor. Sonucu alınmayan bir davada yargılananlar hakkında böyle konuşmanız doğru değil’’ dedi. Bunun üzerine sinirlenen öğretmen Özer’in, öğrencisine tokat atıp, sınıf içerisinde dövdüğü belirtildi.

KÖKTÜRK, MECLİS’E GETİRDİ

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk yaptığı açıklamada ‘’Olay, okulda şiddet denilerek geçiştirilemez. İktidar, ulusal ve Atatürkçü eğitim çizgisinden uzaklaştı. Bizzat Başbakan ve Hükümetin ilgili bakanlarınca yürütülen Erzincan ve Silivri gibi devam eden yargılamalara dönük yargısız infaz kampanyalarının bir sonucudur” dedi. Köktürk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesiyle de konuyu TBMM gündemine de taşıdı.

Gazeteport'un haberine göre Köktürk, ‘’Devrek’te yaşanan bu olayla ilgili soruşturma açılmış mıdır ? İktidar tarafından iç siyasete dönük olarak yapılan açıklamaların, Milli Eğitim sistemimize kadar girmesini nasıl engelleyeceksiniz ? Okullarda yaşanan bu şiddet olaylarının çözümüne yönelik herhangi bir çalışmanız var mıdır? ‘’ sorularına cevap istedi.

AİLEDEN SUÇ DUYURUSU

Bu arada Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce öğretmen Metin Özer hakkında disiplin soruşturması açıldı. Baba Abdülvahap Çiftçiler de, oğlunun sonuçlanmamış bir dava ile ilgili düşüncesini açıkladığı için dayak yediğini söyledi. Baba Çiftçiler, “Oğlum sadece düşüncesini söyledi. Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Oğlumun hakkını sonuna kadar arayacağım” diye konuştu
.

http://haber.gazetevatan.com/

13 Şubat 2010

ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR

ÇALIŞTAYIN ÖN RAPORUNU OLUMLU BULAN BİZDEN DEĞİLDİR

12:53 13 Şubat 2010

Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan Alevi Çalıştayları sonucu hazırlanan ön raporla ilgili sert eleştirilerde bulundu.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda, federasyona üye derneklerin yöneticileri ve Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren Alevi yurttaşların aileleriyle düzenlediği basın toplantısında, ön raporu değerlendiren Balkız, Alevilerin, Aleviliği tanımlama girişimlerine daima itiraz ettiklerini kaydetti. Balkız, “raporun Aleviliğe bir tanım getirdiğini”belirterek, “böylece asimilasyon işleminin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini” dedi.


‘ŞERİATA GİDEN AKP PROJESİ’

Çalıştay yetkililerinin ön raporun uzlaşmayla çıktığı yönündeki beyanları eleştiren Balkız, “Raporun içeriğinden de anlaşıldığı gibi, Aleviler, Alevi Çalıştayı’nda bütün inanç ve mezheplere eşit mesafede durması gereken bir devletin hükümeti ile değil, iktidar erkini elinde tutan Sünni ulema ile oturmuş gibidirler” diye konuştu.
Ön raporun içeriğinin, kendilerini şaşırtmadığını belirten Balkız, “Rapor bir aldatmacadır. Sanaldır, maksatlıdır, iyi niyetten yoksun, sorun çözen değil yeni sorunlar yaratan, şeriata doğru giden yolda yeni adımlar öngören bir AKP projesidir” görüşünü belirtti.


‘PARK YAPARLARSA, İSMİ DE SİLERLER’

Raporda, Madımak Oteli’nin tehlikeli bulunmasının “başlı başına bir facia” olduğunu belirten Balkız şunları kaydetti: “Biz biliyoruz ki, o bina yıkıldığında, parka dönüştürüldüğünde birkaç yıl sonra o parkın adı da belediye meclis kararlarıyla değiştirilecek, böylece katliamın izi yok edilmiş olacaktır.”
Cemevleriyle ilgili bölümünün, ön raporun “Sünni ulemanın bakış açısıyla yazıldığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu” belirten Balkız, şöyle konuştu: “Cemevleriyle ilgili tanımlamada, onun işlevine ilişkin değerlendirmede fikri dikkate alınan taraf Aleviler değil, Alevi olmayanlardır. Yani iktidar, yani devlet, yani Sünni ulema haddini aşarak Alevilerin ibadet yeri cemevlerinin niteliğine karar verme hakkını kendilerinde bulmaktadırlar.”
Raporun Alevilerin taleplerinin tam aksi yönünde olduğunu vurgulayan Balkız, “Üzerinde ‘mutabakat’ olan raporda, Alevi köylerine cami yapma politikalarından vazgeçme ve dergahlarımızın biz gerçek sahiplerine geri iade edilmesi konularında ise hiçbir şey söylememiş” dedi.
Balkız sözlerini şöyle sürdürdü: “Alevi Çalıştayı ön raporunun dili, anlayışı ve mantığı sakattır. Yıllardır dillendirdiğimiz taleplerimizin muhatabı sanki devlet değil de Sünni kardeşlerimizmiş gibi algılanmakta, Alevilerle, Sünniler arasında bir pazarlık gibi sunulmakta, top taca atılmakta ve oyun orada sürdürülmek istenmektedir. Ön rapor, bir asimilasyon belgesidir. Bu belgeyi olumlu bulanlar bizden değildir.”

Okullar Kur’an kursuna çevriliyor

Federasyon olarak, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi gerektiğini savunduklarını” anlatan Balkız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Laikliğe aykırı Diyanet İşleri Başkanlığı’na dokunulmamış, tam tersine sahte laiklik uygulamasına Aleviler de ortak edilmek istenmiştir. Hiç de olmayan bir uzlaşma varmış gibi gösterilmiş, hükümet, Sünni kesimi kamu olanaklarıyla finanse etme uygulamasını güya Alevileri de sisteme dahil ederek güvenceye almak istemiştir.”

İKİ KAT DİN DERSİ ÖNERİLİYOR
Raporda, zorunlu din dersleri konusunda yer alan önerilerin “mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak nitelikte olduğunu” belirten Balkız, “isteğe bağlı din eğitiminin verilmesi” fikri ile “Alevi çocukları için asimilasyon aracı ve sistematik işkenceye dönüşmüş olan uygulamanın artırılarak iki din dersi önerildiğini” savundu.
Balkız, “Bu çaba, ilköğretim okullarımız ile liselerimizin, imam hatip liselerine, Kur’an kurslarına dönüştürülmesinden başka bir anlam taşımamaktadır” dedi.

EĞİTİM SEN’DEN ALEVİLERE DESTEK

Ön raporla mevcut din dersi güçlendirildi
EĞİTİM Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, “Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır” dedi. Kılıç, ön raporda zorunlu din dersine yönelik bölümü değerlendirdi: “Zorunlu din dersleriyle ilgili sunulan öneriler de mevcut uygulamanın sonuçlarını daha da ağırlaştıracak niteliktedir. Raporda, mevcut durumdaki ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ dersinin zorunlu olarak okutulmasına devam edileceği belirtilirken, bunun yanı sıra seçmeli olarak din eğitimi dersi getirilmektedir. Bu düzenleme ile mevcut durumdan daha ileri gidilmekte ve din eğitimi güçlendirilmektedir. Hükümet, yargı kararlarına uymak bir tarafa mevcut durumu daha da ağırlaştırmakta ve din dersi sayısını ikiye çıkararak tüm toplumla resmen dalga geçmektedir. Zorunlu din dersi uygulaması, din ve vicdan özgürlüğünün açıkça ihlal edilmesi demektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiştir. Yargı kararlarına uyulmalı, zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır.”

*http://www.birgun.net/*

24 Ağustos 2008

Alevilerden Oturma Eylemi

Alevilerden "Zorunlu Din Dersine Karşı" oturma eylemi

http://www.alevi.dk/images/abf_dindersi_kaldirilsin.jpg

Alevi Bektaşi Federasyonu üyesi bir grup Taksim'de ''oturma eylemi'' yaptı.
"Zorunlu din dersi'' uygulamasının kaldırılmasını isteyen Alevi Bektaşi Federasyonu üyesi bir grup;
''oturma eylemi'' yaptı.

Taksim Meydanı'ndaki tramvay durağında toplanan gruptakiler adına açıklama yapan federasyon Genel Başkanı Ali Balkız, zorunlu din derslerinin uygulanmasının ''hak ihlali olduğunu, eğitim hakkına, din ve vicdan özgürlüğüne aykırı olduğunu'' öne sürdü.

Devletin vatandaşların inancına, diline, kültürüne ve yaşam biçimine karışmaması gerektiğini savunan Balkız, 2008-2009 eğitim öğretim yılının başlayacağı 8 Eylül pazartesi gününe kadar Taksim'de ''oturma eylemi'' düzenleyeceklerini söyledi.

Açıklamanın ardından çeşitli sloganlar atan gruptakiler, kısa süreli oturma eyleminin ardından dağıldılar.


24.08.2008 20:19:48
Renkhaber/ Alevionline