Mısır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mısır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Şubat 2011

DEMOKRASİ Mİ? FAŞİZİM Mİ?

DEMOKRASİ Mİ? FAŞİZM Mİ?

EvcioğluHaber-Orta Doğu ülkelerinde yaşanan kaos ortamı bir gün düzelecek belki ama, yerine ne konulacak.? Kurulacak düzen, ne kadar halk yararına olacak.. Tabii bu halkın kendi geleceğine ne kadar sahip çıktığına bağlı olacak...
****
Mısır'da halk isyanının ikinci haftasında; Halka, Mubarek'in sivil kıyafetli polisleri olduğu sanılan faşistler saldırdı..


Orta Doğu da şiddet ortamı yaygınlaşmaya devam ediyor..
Ordu..! yıllarca Mubarek'in emrinde olan ordu; halka karşı şiddet uygulamayacağını duyurmuştu..

Resmi kıyafetli polisler eylemlerin ilk başlarında 100 üstünde eylemciyi katlettikten sonra; ortadan kaybolmuşlardı..
Bu gün kü olaylar bunun bir plan olduğunun ve "satranç oyunundaki geri çekil zaman kazan ve yeni bir hamle yap" mantığıyla açıklanabilinecek türden ve tehlikeli bir durumu ortaya koymaktadır..

Halkın İsyanı, Mısır'ı 30 yıllık diktatörden kurtarmak ve ülkedeki açlık ve soksulluğa demokratik bir çözümün gelmesini sağlamaya yönelik talebi içermektedir..
Ancak.! Bu gün Kahire sokaklarında beklenmedik bir gelişme oluyor..!

Eylemci 100 binlerce insana, Mubarek yanlısı 10 binlerce, özel seçildiği ve ortalama vatandaşın dışında bir görüntü verdikleri görgü tanıklarının ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla (diktatoryanın beslemeleri) faşist güçlerin saldırıları oluyor..
Asker/ordu ise seyrediyor..

Göstericilerin elinde ne sopa ne başka bir şey yok, ama onların elinde her türden saldırı aleti var .. Bu durum. onlerın özel bir yerlerin (kişi, devlet ve emperyalist işbirlikçilerin) işi/organizasyonu olduğunu gösteriyor..
Kahiredeki, halkın masum ve insai taleplerini daha öncede bir çok ülkede denenmiş bunu ülkemiz iyi bilir.. Yaratılmak istenen iç çatışma toplu linç ve daha kan dökülmesinden başka bir şey getirmeyecektir.. Mısır halkı arasında ileride tesis edilecek olan toplumsal barışı da bozacak nitelikte ve tehlikeli bir oyundur..

Ancak, saldırganlar nereden çıktı? Kim bunlar? Nerede ve kimler tarafından organize edildiler..?

Mubarek'in destekçileri..!
Peki; bunlar beslemeler, İktidar kırıntılarından beslenenler..
Orduya kim emir verdi?
Halkı birbiriyle çatıştır ama müdahale etme diye.?
Güvenlik kuvvetlerinin görevi göstericilerin can güvenliğini korumak başta gelir.. Ama; tam tersi.. Teşvik edildi...
Mısır'da bu gün yaşanan olay, bir iç şavaş purovası niteliğindeki oyun olup; dünyaya şekil vermek isteyen büyük güçlerin varlığı belirgin bir özellikteydi..
Yani; Mısırdaki çıkarlarını kayıp etmek üzere olan Emperyalistler, onun işbirlikçileri ve Mısır diktasının devamından çıkar sağlayanlar..
Mısır'lı muhalif göstericilerle yapılan görüşmelerde söyledikleri "Muhaliflere saldıran sivillerin, Mubarek'in polisleri olduğundan şüpelendiklerini, bunuda organize bir şekilde gelmelerinden eğitimli olduklarının anladıklarını" ifade ediyorlar..

İç çatışma, iç savaş çıkartılmak isteniyor..

Demokratik bir ülkenin kurulması kimlerin işine gelmez.?
Tek adamlığın ve diktatörlüğün devamı, o ülke kaynaklarını bir avuç çıkarcı gurubun zimmetine geçirmesi ve bazılarınında iktidar kırıntılarından beslenen çıkarcı sülüklerin olüşturduğu gurubun birlikte emekçi halka saldırısı bir kenara not edilmelidir.. Çünkü; iççatışmadan iç savaşa doğru sürüklenen Mısır'da yarın daha kötüsü olabilir..!

Halka zulüm, Muhaliflere faili meçhul şekilde kayıp..!
Diktatörlerin ve yandaşlarının, pervasız ve kuralsız uygulamaları sonucunda her ülke, halka karşı faili meçhul cinayetler işlnmiştir..

Diktatörlerin ülkelerine bakın..!


-Faili meçhul cinayetler yaşanıyor da, failler yakalanamıyorsa?
-Hak ve özgürlükler yönetenlerin iki dudağının arasında ve hukuk yoksa?
-Muhalifler konuştuğu için zindana tıkılıyorsa?
-İnsanlar aç yatıyorsa?
-İş değilde, yardımlarla geçiniyorsa?
-Çocuklar suçluysa?
-Gençlerin çoğunluğu işsiz ise?
-Gençler kötü yola düşürülüyorsa?
-Yoksulluk yaşam biçimi olarak algılanıyorsa?
İşte orasıdır..!

Tarih sayfalarında gödüğünüz, halka karşı işlenen insanlık suçları, diktatörlerin acımasızlıkları, ve egolarının tatmini içindir..

Mubarek olmayan 'Mubarek' halk üzerinde oyun oynamaya devam ediyor.. Görülen o ki; kolay pes etmeyecek..
Müttefi ki ABD Dışişleri sözcüsü
"Bekleyip göreceğiz.. Taraf olmayacağız." derken aslında Mubareki cesaretlendirmiş olacakki; gidmeyeceğini açıkladı.. Bu açıklama tarafsız kalmayacağını göstermesi açısından önemlidir..!
Orta Doğu yeniden şekillendiriliyor..
Evet.! Oyunlar bir bir devreye sokuldu..Emperyalist politikalar ve faşist saldırılar farklı yerde ve farklı zamanda uygulamaya konulmaktadır..
İşte tamda bu açıdan,
"Orta Doğuda değişim yaşanıyor ama; Demokratik bir sistem mi? Yoksa Faşizim mi?" gelecek.!
Meçhul olan da bu olsa gerek.
Muhalifler, atlar ve develeri üzerlerine sürerek saldırıyorlar.. Bu çağda Mısır'ın haline bakarmısınız.?
Böylece saldıranların saldırı yol, yöntemleri ve ellerindeki malzemeye bakarsanız? Normal atandaş olmadıkları görülmektedirler..

Mısır'da oynanan oyun bir tertiptir..
İşin ilginç yanı; göstericilere saldırı yaşanırken, askerler seyrediyordu.. Saldırı engellenmedi..
Bir kişi linç edilerek öldürüldü..
600-700 civarında yaralılar var..

Ancak, akşam saatlerinde ise, aynı asker-ordu Kahire meydanında toplanmış bulunan muhalif halkın etrafını sardmış ve kimsenin içeri girmesine izin vermiyor ve ablukanın dışına çıkmak isteyenlere müsade edildiği haberleri geliyordu.. Peki; bu tutumu nasıl okumak lazım..? Bu çifte standartın tarifi nedir?
Gündüz yaşanan saldırıya ben karışmam diyen asker; ne olduda gece tutum değiştirdi.. Üstelik Muberek yanlılarıda ablukanın dışında toplanmaya devam ediyorlarken..
Mubarek tilki gibi davranarak, ilk önce sesiz kalmış gibi göründü.. Daha sonrada beslemelerini devreye sokup, saldırı düzenledi..
Evet, Mısır yanıyor.. Kaos devam ediyor.. Kaosun devamı Mubarekin elini güçlendiriyor, herkes her yeri yağmalıyor.. Kimin ne yaptığı ve nereye gideceği belli değil..
Orta Doğu yıkılacak eninde sonunda. Ama; yerine ne konacak ? kim koyacak..?
Demokrasi mi? Faşizm mi? gelecek.!

EvcioğluHaber-02.02.2011-Çarşamba

26 Ocak 2011

TUNUS'TA YAŞANAN DEPREM MISIR'ADA SIÇRADI.

TUNUS'TA YAŞANAN DEPREM MISIR'ADA SIÇRADI.

EvcioğluHaber- Tunus'ta 25 yıllık diktatörlüğün, emekçilerin, yoksul halkın ve öğrencilerin günlerce süren direnişleri sonucunda yıkılması ve diktatörün ülkeden kaçmasıyla birlikte; arap ülkelerinin zeginliklerini kendi özel mülkleri gibi kullanarak, zevki sefa yaşayanları uykudan etti....
Yıllardır halkı ezen ve yoksullukla yöneten (despot) yöneticileri uyku uyuyamaz oldular..
Korkulan oldu..
Tunus'un etkisi tarihin Mısır Ülkesinde görüldü.. Anlaşılan o ki "
Şafak vakti geldi" 30 yıllık Hüsnü Mubarak'in uykusu kaçmış görülüyor..
Güneşin doğumu yakın..
Yukarıdki devenin sakin yürüyüşü artık daha hızlanacak.. Hayat hızlı akmaya başlayınca hiç bir bent engelleyemez artık..!

Haber ajansları, Mısır' onlarca kentinde 10.000 lerce eylemcinin başta Kahire ve İskenderiye şehirleri olmak üzere başkaldırının tüm ülkeyi sardığını bildiriyorlar..

Eylemciler ve polis arasında yaşanan çatışmalarda üç kişinin öldüğü ve yüzlerce yaralının olduğu bildiriliyor..
Yüzden fazla kişininde tutuklandığı bildiriliyor..
Bu günden artık geriye dönülmeyeceği ve hiç bir şryinde eskisi gibi olmyacağı ortadadır..
Mubarek'in muhterem oğlu (yerine geçirmeyi düşündüğü) eşi ve çocuklarıyla ülkeden kaçtığı da gelen haberler arasındadır..

Sosyal paylaşım sitelerinde örgütlendiklerini düşündükleri "facebook ve twitter"a erişimin engellendiği de gelen haberler arasında..

Meclis binasına girmek isteyen ve
" Hüsnü Defol" diye slogan atan göstericiler ile polis arasında çatışmalar yaşanıyor..
Polis, gaz bombası ve tazyikli su ile göstericilere müdahale etmesi, göstericileri çileden çıkarmış ve polise taş ve soplarla karşılık vererek çatışma başlamıştır..
Ancak; yeryer göstericilere polisin mudahale etmediği gözlenmektedir.. Bu durum işin daha çabuk kurtarılacağının göstergesi olabilir..!
Evet özgürlük kolay elde edilmiyor..
Her yaşamın bir bedeli var..
30Yıldır demokrasiden yoksun bir un çuvalı gibi yaşamanında bedeli vardı ve yıllarca aç ve yoksul olarak yaşadılar..
Her gün öldüler..
Özgürlük uğruna bir kere ölecekler..
Ya özgürlüklerini kazanacaklar ya da...
"......Ne çıkar..!"


Bu Tunus halk dalgası yayılmaya başladığının göstergesidir..
Darısı tüm dikta ile yönetilen ülkelerin başına..
Tüm dünya özgürlük gelinceye dek..



EvcioğluHaber-26.01.2011- Çarşamba

21 Nisan 2010

Binlerce yıllık şifa kaynağı

21 Nisan 2010 Çarşamba 16:01

Binlerce yıllık şifa kaynağı

Lokman Hekim’in sağlık iksiri zeytin ve zeytinyağı ile sağlıklı lezzetler hazırlamak için özel üretim yapan dükkanlarda, mis kokulu zeytinler ve zeytinyağları bulmanız mümkün.
Bizim evde üç öğün zeytinyağı tüketilir. Sofraya her zaman bir kase içinde zeytin konulur, yemeğin tadı öyle çıkar. Dedemin zeytinliğinden el emeği göz nuru ile sofraya gelen mis gibi zeytinyağı ile... Uzun süredir birçok restoranda yemek servisinden önce zeytinyağı ve ekmek servisi yapılmaya başlandı. Bir zeytinyağı sevdalısı olarak bundan büyük memnuniyet duymaktayım. Bir de yanında nefis salamura, kalamata, çizik, kırık zeytinler geldi mi, o zaman değmeyin keyfime! Zafer, akıl ve barış simgesi zeytin ağacının narin dallarından dökülen zeytinler ve bu zeytinlerden çıkan zeytinyağının gücü uygarlık tarihi boyunca kanıtlanmış…

Günümüzde zeytinyağı elde edebilmek için bu kültürün yayılmasında öncü rol oynayan Giritliler’in usulü hala baki. Elle toplama ya da silkme yöntemlerine devam ediliyor. Bu altın sıvıyı üretmek için zeytinler üç basit aşamadan geçiliyor. Zeytin, kabuğu patlatılarak sıkılıp hamur haline getiriliyor, preslenip hamurundan yağ çıkarılıyor. Son olarak ayırma, yani yağı bitkisel sulardan arındırma işlemi gerçekleştiriliyor. Eski Mısır’da, Anadolu’da zeytin çuvallarının iki çubuğa bağlanarak kendi eksenleri etrafında döndürülmesinden, ahşap presler, mermerden oyulmuş silindirlere kadar birçok sıkma, yağ çıkarma yöntemleri kullanıldı. Tarihte ve mitolojide zeytin ve zeytinyağının sağladığı şifa ile ilgili birçok hikaye mevcut.

Sağlık iksiri

Zeytin ağacı ve zeytinyağı kültür tarihine ilişkin yapılan çalışmaların hiç birinde adı geçmeyen Anadolu’nun talihi değişiyor gibi görünüyor. Urla’daki antik Klazomenai kentinde yapılan arkeolojik çalışmalarda, 2500 yıllık tarih gün ışığına çıktı ve İyonlar'ın M.Ö. 10’uncu yüzyılda kurdukları antik kent Klazomenai’de gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, zeytinyağı üretimi konusunda çok çarpıcı bulgular elde edildi. Bu da Klazomenai’nin bir zeytinyağı cenneti olduğunu ortaya çıkarıyor.

40 bin yıldır yeryüzünde bulunan ve neredeyse 8 bin yıldır yetiştirilen zeytin ağacının sağlımıza düşündüğümüzden daha çok katkısı var.

Lokman Hekim’in egzama, ses kısıklığı, gözleri kuvvetlendirmek, genç kalmak için hazırladığı merhemlerin ana maddesi zeytinyağıydı. Yeni doğmuş bebeklerde beyin gelişimi için 1/6 oranında gerekli olan linoleiklinolenik asit oranı, zeytinyağında yüksek seviyede olduğundan, bebek bekleyen ve emziren annelerin beslenmesine en uygun yağ zeytinyağı.

Kan basıncını düzenlemede olumlu etkisi olduğu gibi, zeytinyağı ile yapılan zengin bir diyet şeker hastalığının oluşumu için de önleyici ve geciktirici etki sağlıyor. Kanser, karaciğer ve bağışıklık sistemi hastalıkları ve yaşlanmayla ilgili olarak günde 25 miligram fenolik madde alımı, bu hastalıkların oluşumunu ciddi derecede azaltıyor. Sadece iki yemek kaşığı sızma zeytinyağında 10.5 miligram fenolik madde mevcut. Reflü oluşumunu engelleyip, midenin hareketini yavaşlatarak gıdaların içerisindeki faydalı bileşiklerin ince bağırsaktan daha yavaş geçmesi sonucu, daha iyi emilmeleri için yeterli zamanı yaratıyor.

Lokman Hekim’in sağlık iksiri zeytin ve zeytinyağı ile sağlıklı lezzetler hazırlamak için özel üretim yapan dükkanlarda, mis kokulu zeytinler ve zeytinyağları bulmanız mümkün.

Zeytinyağı satın alırken

Asit oranı, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmeyen yağlardan uzak durun.

Yağın hangi bölgeden geldiğine dair bilgi sahibi olmaya özen gösterin. Cam şişede ya da uygun tenekelerde satılan zeytinyağlarını tercih edin ve serin, karanlık bir yerde muhafaza edin. Zeytinyağlı, zeytinli mis kokulu sağlıklı bir yaşam dileğiyle…

MİLLİYET

13 Ocak 2010

İsrail’in yeni utanç duvarı

İsrail’in yeni utanç duvarı

12/01/2010


İsrail, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria’dan gelebilecek saldırıları önlemek amacıyla başladığı duvar inşaatına, Mısır sınırını da ekleyeceğini duyurdu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, yasadışı göçleri engellemek için Mısır’la aralarındaki sınıra duvar örülmesini öngören planı onayladı.

İsrail, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria’dan gelebilecek saldırıları önlemek amacıyla başladığı duvar inşaatına, Mısır sınırını da ekleyeceğini duyurdu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, yasadışı göçleri engellemek için Mısır’la aralarındaki sınıra duvar örülmesini öngören planı onayladı. Netanyahu, “Güney sınırımızdan yasadışı göçmenlerin ve teröristlerin girmesini engellemek için bu kararı aldım. Bu, İsrail’in Yahudi ve demokratik karakterini korumak için alınan stratejik bir karardır” diye konuştu.
İki ülke arasındaki 266 kilometrelik sınırdan her hafta en az 100-200 arasında kişinin geçtiği, her iki ülkenin de bu duruma engel olamadığı belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl mayıs ayından beri Mısırlı güvenlik birimlerinin 17 kişiyi öldürdüğü, çok sayıda kişiyi de yaraladığı ifade ediliyor. İsrail’e geçmeye çalışanların başında Afrikalı göçmenler geliyor.
Afrika’nın tüm çıkış kapılarını kullanarak başta Avrupa olmak üzere gelişmiş ülkelere kaçmaya çalışan Afrikalılar, Mısır’ın çok fazla denetlenemeyen çöllerle kaplı sınırlarından rahatlıkla geçerek İsrail sınırına gelebiliyor.
Özellikle de Sina Yarımadası’nda bulunan Mısır-İsrail sınırının her iki tarafında yaşayan Bedeviler, bu geçişlere büyük paralar karşılığı lojistik destek sağlıyor. Geçmiş yıllarda İsrail hükümetinin aldığı kararlar doğrultusunda ülkeyi terk etmek zorunda kalan Türkiyeli işçiler de bir şekilde geri dönebilmek için Mısır’dan yasal olmayan geçişleri kullanmaya çalışmış, bu durum Mısır hükümetinin Türklere birtakım sıkıntılar çıkarmasına sebep olmuştu.
MISIR: BEN BİLMEM İSRAİL BİLİR
270 milyon dolara mal olması beklenen duvarın bir kısmı Gazze sınırına, bir kısmı ise güneydeki Eilat’a yakın inşa edilecek. İsrail, inşa edilecek duvarların gelişmiş gözetleme cihazlarıyla donatılacağını belirtiyor.
Mısır, konunun İsrail’in içişlerini ilgilendirdiğini belirtti. Mısır güvenlik yetkilileri, İsrail’in duvar örme planından haberleri olmadığını, duvarın İsrail topraklarında inşa edilmesi halinde bir itirazları olmayacağını söylediler. Mısır, daha önce hem Gazze’ye tünellerden giren maddeleri ve hem de İsrail’e yönelik kaçak girişini engelleyebilmek için 1979 yılında imzalanan Camp David Anlaşması’nın maddelerinde birtakım esnekliklere gidilmesi gerektiğini söylüyor.
Bu anlaşmaya göre Mısır, Sina Yarımadası’nda hafif silahlarla donanmış sınırlı sayıda güvenlik birimi bulundurabiliyor ve iki ülke sınırına da en fazla 750 asker konuşlandırabiliyor.
İLK DUVAR DEĞİL
İsrail’e yönelik gerçekleştirilen intihar saldırılarının artması üzerine, İsrail 2004 yılından itibaren Batı Şeria’yı duvarlarla kapatmaya başlamıştı. 703 km olması beklenen duvarların 2010 yılında bitirilmesi planlanmıştı.
Ancak bu duvarların halen yüzde 33’üne yakın kısmının inşasına başlanmadığı belirtiliyor. 8 metre yüksekliğindeki duvarların üzeri dikenli tellerle kapatılırken, pek çok yerde de gözetleme sistemleri bulunuyor. Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler, çoğu kez bir Filistin kentinden diğerine geçebilmek için saatler süren denetimlerden sonra İsrail askerlerinin gözetimi altında özel kapıları kullanmak zorunda kalıyor.
İsrail’in benzer duvarları, kuzeydeki Suriye ve Lübnan sınırları ile doğudaki Ürdün sınırında da bulunuyor.
Mısır da Gazze’den gelebilecek muhtemel tehlikeleri önlemek ve tünelleri engellemek için geçtiğimiz ay Gazze sınırına çelik duvar örmeye başlamıştı. Konuyla ilgili olarak Ezher’den de fetva alan Mısır yönetimi, her ülkenin kendi güvenliğini sağlayabilmek için her türlü adımı atabileceğini belirtiyor.
Durumu protesto eden Filistinliler ise Mısır’ın, İsrail vatandaşlarının vizesiz olarak Sina Yarımadası’ndaki tatil bölgelerini kullanmasına izin verdiğini, kendilerini ise duvarların arkasına hapsettiğini belirtiyor.
Mısır ve İsrail arasındaki anlaşmalara göre İsrail vatandaşları, Taba’daki sınır kapısından girerek Mısır’ın dünyaca ünlü tatil bölgelerinde konaklayabiliyor. (DIŞ HABERLER)

İSRAİL UÇAĞINA LÜBNAN ATEŞİ

Lübnan ordusu, ülkenin güneyinde alçak uçuş yapan İsrail savaş uçaklarına uçaksavarlarla ateş açtı.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı’nın güneydeki Hasbaya kasabasında bulunan muhabirine dayanarak verdiği habere göre İsrail’e ait 4 savaş uçağının alçak uçuş yapması üzerine, Lübnan ordu birlikleri, uçakların hava sahasını terk etmesi için saat 10.18 civarında uçaksavar ateşi açtı.
İsrail uçaklarının, Şebaa çiftlikleri bölgesi başta olmak üzere İsrail sınırı yakınlarındaki Lübnan toprakları üzerinde uçuş yaptığı belirtildi. İsrail uçakları, Birleşmiş Milletler kararlarını dikkat almayarak, sürekli Lübnan hava sahasını ihlal eden devriye uçuşları yapıyor. Lübnan ordusu da zaman zaman bu uçuşlara uçaksavar ateşiyle karşılık veriyor.

*http://www.evrensel.net *

20 Aralık 2009

4 koca istedi, ülke karıştı!

4 koca istedi, ülke karıştı!
20.12.2009 Pazar 10:49

Mısır’da bir kadın gazeteci, “Kadınlara da çok eşlilik hakkı verilsin” mesajı veren bir makale yazınca ülkede kızılca kıyamet koptu.

Din adamları bunun İslama aykırı olduğunu savunurken, bir milletvekili de gazeteciye dava açtı

Mısır’ın “El Masri El Yavm” adlı gazetesinde Suudi Arabistanlı kadın gazeteci Nadine El Bedair imzasıyla yayımlanan bir makale, ortalığı karıştırdı. Din adamları ve politikacılar, İslamda erkekler için çok eşliliğe izin verilirken, bunun kadınlar için de neden bir hak olmadığını sorgulayan Nadine El Bedair’i topa tuttular.

Milliyet'in haberine göre, parlamentoda gazete ve gazeteci hakkında dava açılması için önerge verildi. Din adamları makalede verilen mesajın İslama aykırı ve kışkırtıcı olduğunu ileri sürdü.
Nadine El Bedair, El Masri El Yavm’da yayımlanan yazısında, erkekler için uygun görülen poligaminin her iki cins için de geçerli olmasını yani kadınlara da birden fazla erkekle evlenme hakkı tanınmasını istedi. Bu olmadığı takdirde evliliğin yeniden tanımlanmasını talep eden kadın gazeteci, erkeklerin sadece eşlerinden sıkılmalarını gerekçe göstererek yeni bir eş almasına izin verilmemesi gerektiğini savundu.

‘Günahkârlığa teşvik ediyor’

Beklendiği gibi makale kısa sürede büyük tartışma yarattı ve Mısır’daki önde gelen İslam otoritelerinin şimşeklerini üzerine çekti. Otoritelerden biri, kadın gazetecinin İslami geleneklere saldırmaya hakkının olmadığını belirterek bunun durdurulmasını istedi.

Harekete geçen Mısırlı bir milletvekili ise günahkârlığı tevşik ettiği gerekçesiyle gazeteye karşı dava açtı. Bazı din adamları da erkeklerin birden fazla eşle evlenmesinin sosyal bir amacının olduğunu, böylelikle dul, boşanmış ve bekâr kadınların bir partner bulabildiğini söylediler.
Ancak din adamlarından biri, makalede kadınların birden fazla erkekle evlenmesinin önerilmediğini, bazı kadınların eşleri tarafından ne denli kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin bir uyarı yapıldığını belirtti.

http://haber.gazetevatan.com