bakanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bakanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2010

BU RAKKAMLARA DİKKAT!!!! BU GÜN NEDEN BU HALDEYİZİN CEVABI


BU RAKKAMLARA DİKKAT!!!!

BU GÜN NEDEN BU HALDEYİZİN CEVABI.!

NTV'deki 'Neden' programında 'Aleviler ve Siyaset'i tartışıldı.
Açılışta Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser'e soruldu:

* * * Neden her seçim öncesi 'Sünniler ve Siyaset' değil de 'Aleviler ve Siyaset' tartışılır....?'

Eser, rakamlarla yanıtladı bu soruyu...
Verdiği rakamlar, tartışmaya yer bırakmayacak kadar net bir tablo sergiliyordu. Bu rakamları yorumsuz olarak sizlerle paylaşmak istiyorum:

***Türkiye'de kaç okul var ?........... ........67. 000

***Kaç hastane var ?........... ........1. 220

***Kaç sağlık ocağı var ?........... ......... 6.300

***Peki kaç cami var ?........... ......... .85.000

Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.

***Peki, kaç kilise var ?........... ......... .270

***Kaç cemevi var ?........... ......... .100

***Türkiye'de kaç doktor var ?........... ......... .77.000

***Peki, kaç din görevlisi var ?........... ......... .90.000

Türkiye'de her 900 kişiye bir doktor düşerken,
her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.

Eğitim-Sen'e göre Türkiye'nin 200 bin öğretmen açığı var.

***Türkiye'de kaç kütüphane var?........ ......... ......1.435

***Almanya'da kaç kütüphane var?........ ......... .....11.000

***Türkiye'nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var ?......13

*** Kaç kentte kuran kursu var?........ ......... .......81

***Bu kursların toplam sayısı kaç ?........... ......... ......3.852

***Türkiye'de 1 opera derneği var, 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.

***Peki, kaç tane 'cami yaptırma derneği' var ?........35. 000

***İçişleri Bakanlığı'nın bütçesi ne kadar ?........... ....783 trilyon

***Ulaştırma Bakanlığı'nın ?........... ........678 trilyon

***Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın ?........... ...677 trilyon..

***Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ?........... .......632 trilyon...

***Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın ?........... ........280 trilyon..

***Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ?...249 trilyon...

***Çevre ve Orman Bakanlığı'nın ?........... ........404 trilyon...

***Sadece Sünnileri temsileden;
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi nekadar ?........1.3 katrilyon...
8 bakanlığın bütçesi kadar...

22 üniversitenin toplam bütçesine denk...

***Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan yıla büyümesine bakalım:

1997'de 66 trilyon.

1998'de 119...

1999'da 180...

2000'de 270...

2001'de 302....

2002'de 553...
*****************************
2003'te 771...

2004'te 1 katrilyon...

2005'te 1 katrilyon...

2006'da 1,3 katrilyon...

2007'de 2,7 katrilyon...
*********
2008'de 3.0 milyar dolar
2009'de 3,5 milyar dolar

Bir ülke; Diyanet'e, bütün üniversitelerine ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor, bunu son bir yılda ikiye katlıyorsa,?
Doktordan, öğretmenden fazla imam yetiştiriyorsa?
Hastane değil, cami yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu açıyorsa?
O ülkenin durup bir daha düşünmesi gerekmez mi?


Not: Yukarıdaki rakamlara bakarken 2003 den sonraki rakamlara ayrıca bir daha bakmak gerekir. Her yıl iki katına çıkarılmış.
Neden?

"

23 Ocak 2010

2 bin çocuk şiddet mağduru

2 bin çocuk şiddet mağduru

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un 'Okullardaki şiddet olayları'na ilişkin soru önergesine verdiği yanıt, 2008-2009 eğitim öğretim yılında 2 bin 194 çocuğun şiddet mağduru olduğunu ortaya koydu.

ANKA

Ankara- Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un "2008-2009 eğitim öğretim yılında şiddet mağduru olan çocuklara""Eğitim Ortamlarında Şiddetin Önlenmesi ve Azaltılması Stratejisi ve Eylem Planı 2006-2011""Vaka Analiz Formu" aracılığıyla okullarda meydana gelen şiddet olaylarının takibinin sürdüğünü bildirdi. ilişkin soru önergesini yanıtladı. Çubukçu, bakanlığı tarafından çerçevesinde, 2006 yılı Nisan ayından itibaren MEBSİS üzerinden

Sözkonusu formda spesifik olarak okul personeli tarafından öğrenciye yönelik uygulanan şiddet başlığının bulunmadığını ifade eden Bakan Çubukçu şu bilgileri verdi:
"2008-2009 eğitim-öğretim yılı verilerine göre şiddet mağduru öğrenci sayısı 2 bin 194'tür.

Öğrencilere şiddet uygulanması durumunda ilgili okul müdürlüğüne, ilçe milli eğitim müdürlüğüne, kaymakamlığa, il milli eğitim müdürlüğüne, valiliğe, cumhuriyet savcılığına ve bakanlığımıza şikayette bulunulması mümkündür.

Ayrıca; mağdur olan öğrencilerin veya velilerin her türlü şikayet ve isteklerinin de değerlendirildiği Bakanlığımız BİMER'ine e-mail yoluyla başvurulması halinde talepler değerlendirilerek sonuçlandırılmakta ve sonucundan talep sahibine bilgi verilmektedir."

Cumhuriyet-22 Ocak 2010

14 Ocak 2010

ÖĞRETMENE 'AZRAİL' CEZASI


ÖĞRETMENE 'AZRAİL' CEZASI
Namaz kılmayanların Azrail tarafından zincire vurulup cehenneme gönderilecekleri" konusunu içeren bir VCD’yi öğrencilerine izleten din bilgisi öğretmenine, uyarı cezası verildi.

14.01.2010 - 00:22

ANKARA - ‘’Namaz kılmayanların Azrail tarafından canlarının alınıp, zincire bağlanarak cehenneme gönderilecekleri’’ konusunu içeren bir VCD’yi öğrencilerine izleten, bayan din bilgisi öğretmenine, uyarı cezası verildi. Korku ve dehşet sahneleriyle dolu VCD'yi izleyen öğrencilerde davranış bozukluğu başlayınca veliler şikayetçi olmuş ve Gaziantep Valiliği öğretmen hakkında soruşturma açmıştı. CHP Gaziantep milletvekili Yaşar Ağyüz de konuyu bir önerge ile TBMM’ye taşıdı. Ağyüz’e Milli Eğitim Bakanlığınca gönderilen cevapta, öğretmenin bu VCD’yi kendi kararı ile öğrencilere izlettirdiği ve tasvip edilmediği belirtilerek uyarı cezası verildiği bildirildi.

KORKU FİLMİ GİBİ

Gaziantep’deki Hasan Ali Yücel Lisesi din dersi öğretmeni Fatma Yakar, geçen yıl Nisan ayında öğrencilere Arapça ‘’Rabbim geri döndür’ adlı bir VCD izletmişti. Korku filmlerindeki gibi efektler bulunan 35 dakikalık VCD’de, Kur’an-ı Kerim okuyan bir babanın, aynı evde kağıt oynayıp, müzik dinleyerek eğlenen oğlu Hasan’ı namaz kılması için uyarması konu ediliyor. Babasının sözünü dinlemeyen ve uyumaya başlayan Hasan, bir rüya görüyor. Elinde orak bulunan Azrail Hasan’ın canını alıyor. Bir imam tarafından yıkanıyor, kefenleniyor, gömülüyor. Yıkama sırasında şeytan da Hasan’a kaynar su döküyor. Hasan gömüldükten sonra zincirlerle bağlı olarak cehenneme götürülüyor. Korku içinde uyanan Hasan, “Rabbim beni geri döndür” diyerek namaz kılıp, affedilmesi için dua ediyor.

13 Ocak 2010

Mitchell: Türkiye'de petrol olduğuna inanıyorum


Mitchell: Türkiye'de petrol olduğuna inanıyorum

Türkiye'de petrolün daha derinde aranması gerektiğini bildiren Malone Mitchell, "Türkiye'de petrol olduğuna inanmasam, 200 milyon dolarımı harcar mıyım?" dedi.

Uzun yıllardır tartışılan "Türkiye'de Petrol var mı?" sorusuna Amerikalı bir petrol devinden cevap geldi. Petrol Platformu (PETFORM) Derneği tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Petrol Potansiyeli Paneli" katılmak için özel jeti ile Türkiye'ye gelen Amerikalı petrol devi TransAtlantic'in sahibi Malone Mitchell, Türkiye yatırımlarıyla ilgili Sabah Gazetesi'ne değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de yüksek petrol rezervinin varlığına inandığını belirten Michell "Türkiye'nin yapısına, komşularına baktığımda yüksek petrol rezervi görüyorum.
Sadece şu söyleyebilirim ki şu ana kadar yanlış metod izlenmiş. Türkiye Ortadoğu gibi değerlendirilmiş. Ortadoğu petrol arama modeliyle, Türkiye'deki petrol potansiyeline bardağın boş tarafından bakılıyor. Ben Türkiye'deki bardağın dolu tarafını görüyorum" dedi.

'İNANMASAM YATIRMAM'
Türkiye'de şu ana kadar petrol arama faaliyetlerine 200 milyon dolar harcadığını anlatan Mitchell "Türkiye'de daha da çok yatırım yapacağım. 2011, 2012, 2013 planlarım hazır. İnanmadığım şeye niye paramı harcayayım" diyor. Türkiye'de önemli bir enerji piyasası olduğunu anlatan Mitchell "Bu beni daha da heyecanlandırıyor" diye konuştu.

Mitchell, şunları söyledi : "Ortadoğu'daki Petrol geniş havzada. Örneğin Suudi Arabistan'da 2 kilometrekarelik alanda bir petrol kuyusu açarsınız 3 bin varil petrol üretirsiniz. Çünkü Suudi Arabistan'da petrol geniş havzada ve akışkandır. Ancak bizim Kuzey Amerika petrolümüz akışkan değil dar alanlı. Çok kuyudan az üretim yaparsınız. Yani 2 kilometrekarelik alana 10 kuyu açarak toplamda yine 3 bin varil üretirsiniz. Bu yönüyle Türkiye yapısı Kuzey Amerika'ya çok benziyor. Bugüne kadar da Türkiye'de bu yanlış yapıldı." 'SABIR VE İNATLA PETROL ARAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ' Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, petrol ve doğalgaz aramaları konusunda, "Sabırla ve inatla petrol ve doğalgaz aramalarımızı hem özel sektör hem de kamu olarak devam ettireceğiz" dedi. Yıldız, son 7 yılda açılan toplam 604 kuyunun 142'sinin petrollü, 194'ünün doğalgazlı ve 247'sinin ise kuru olarak tamamlandığını dile getirdi.

09.28 | 13.1.2010

*http://www.milliyet.com.tr/Ekonomi*

2 Kasım 2009

BİYOGÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE! GDO‘LARIN TİCARETİ SERBEST BIRAKILDI !

BİYOGÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE!
GDO‘LARIN TİCARETİ SERBEST BIRAKILDI !

02 Kasım 2009 Pazartesi

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik" 26 Ekim 2009 günlü Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

GDO‘lar konusunda 10 yıla ulaşan bir zaman dilimi boyunca kamuoyunu aydınlatma çabası içinde olan meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici kuruluşları, çevreci kuruluşlar ve bilim insanları olarak bizler, ortaya çıkan yeni ve vahim durum karşısında, bir kez daha görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev sayıyoruz.

Yeni Yönetmelik ile GDO‘ların ülkeye girişine meşruluk kazandırılmış iken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın sanki bu ürünlerin ticareti yasaklanmış gibi bir yanlış kamuoyu algısı yaratma girişimleri, bizlerin yukarıda belirtilen görevini daha da acil bir niteliğe taşımıştır.

Bu çerçevede;

1 - Türkiye‘nin, yıllardır talep ettiğimiz doğru içerikli bir Ulusal Biyogüvenlik Yasa‘sı olmadan, GDO‘ların ticaretinin bir Yönetmelikle düzenlenmesi hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından bir skandaldır. Çünkü;

•· Yönetmelikler Yasa ve Tüzüklerin uygulanmasını göstermek üzere çıkartılırlar. Ortada bir Biyogüvenlik Yasası yokken, sözü edilen Yönetmeliğin GDO‘larla ilgili hiçbir düzenleme içermeyen Tarım, Gıda ve Yem Yasaları, 4703 sayılı Yasa ve 441 sayılı KHK‘ye dayandırılmaya çalışılması, sürecin hukuksuzluğunu olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır.

•· Türkiye‘de yaşayan tüm yurttaşların sağlığını ve haklarını ilgilendiren bir konunun, TBMM‘de, milletin vekilleri tarafından görüşülmesi ve bir Yasa niteliğinde düzenlemeye konu edilmesi gerekirken, Bakanlar Kurulu‘nda imzaya açılan tasarının TBMM‘ye indirilmeyerek konunun Yönetmelik ile düzenlenmesi, millet iradesi ve egemenliğinin ihlalidir. Böylelikle, konunun vahim içeriği, halkın ve parlamentonun dikkatinden kaçırılmaya çalışılmaktadır.

•· GDO‘ların ticaretinin birkaç küçük istisnayla serbest bırakılması, bu alandaki kararların devlet memuru ağırlıklı bir Komite‘ye bırakılması, yine Bakanlık tarafından seçilecek uzmanlar listesinden görüş alınması gibi hükümler, halk sağlığı alanındaki tehlikenin açık görünümleridir. Siyasilerin ve şirketlerin baskısına direnebilecek bağımsız bilim otoriteleri yerine güdümlü organizasyonlar yeğleyen Yönetmelik, bundan da öte, bir Bakan talimatı ile her an değiştirilebilecek konumdadır.

Yukarda sayılan temel yanlışlıklar yanında, bebekler için risk sayılan gıdaların yetişkinler için serbest tüketime konu edilmesi, GDO‘suz gıda maddesi üreten işletmelerin bu yönde etiket kullanmalarının yasaklanması gibi hükümler ve asıl olarak GDO‘lu ürünlerin her türlü ticaretinin meşru zemine çekilmesi, Yönetmeliği kabul edilemez konuma taşımaktadır.

2 - Konunun halkın bilgisine sunulması yolunda ortaya koyduğumuz özverili çabalar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı telaşa sürüklemiş olup, Bakanlık web sayfasında yapılan açıklamayla kamuoyu yanlış yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu alanda da gerçekleri kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz;

•· Bakanlık, bu Yönetmelik ile GDO‘lu tohumların Türkiye‘de kullanımının yasaklandığını ifade etmektedir. Oysa bu yasaklama, on yıla yakın bir süredir, bir Genelgeyle sağlanmaktadır. Bakanlığın hem bu durumdan hiç söz etmemesi hem de hazırlayıp Bakanlar Kurulu‘na sunduğu Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı‘nda, Hükümet sözcüsü Sn Cemil ÇİÇEK‘in de ifade ettiği üzere, GDO‘lu tohumların ekimini serbest bırakmaya çalışması, kamuoyunu yanıltma girişimlerinin açık göstergeleridir.

•· Bakanlık, işbu Yönetmeliğe aykırı davrananlara, dayanakta gösterilen yasalar çerçevesinde, izin iptali, para cezası vb. cezaların verilebileceğini belirtmektedir. Bu cezaların çoğu, ilgili yasaların GDO‘lara özel düzenleme içermemeleri nedeniyle, olayın ciddiyetiyle bağdaşır nitelikte değildir. Nitekim, hazırlanıp TBMM‘ye sevk edilmeyen Kanun Tasarısı taslağı, bu alanda açıkça hürriyeti bağlayıcı cezalara hükmetmekte idi.

•· Bakanlık, risk değerlendirmesinin, 11 kişilik bağımsız, bilimsel, teknik komite tarafından yapılacağını belirtmektedir. Oysa Yönetmelik, uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından seçilecek Komite‘nin, TAGEM, TÜGEM, KKGM temsilcileri yanında üniversite, TÜBİTAK ve araştırma enstitüleri temsilcilerinden oluşacağını belirtmektedir. Gerek uzmanlar listesinin niteliği, gerekse hem uzmanlar listesinin hem de Komite‘nin Bakanlık tarafından seçilecek olması, bu organizasyonun bağımsız, bilimsel, teknik sıfatlarını daha baştan ortadan kaldırmaktadır.

Sonuç olarak, gen bankası niteliğindeki ülkemizin biyolojik çeşitliliği, tarım potansiyelimiz, halkımızın satın alma gücü ve tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde, GDO‘lu ürünlere Türkiye‘nin ihtiyacının olmadığı, üstelik bu ürünlerin kullanımının halk sağlığı yanında halkımızın dinsel - kültürel inanç ve alışkanlıklarına da aykırı olduğu ortadadır.

Bizler, bu alanda yıllardır halk yararına çaba gösteren kurum ve kuruluşlar olarak, bir kez daha GDO‘ya Hayır diyoruz. Halkın ve ülkenin yarar ve çıkarları, şirketlerin kar hırsının üzerindedir. Ülkemiz yurttaşlarının büyük çoğunluğunun istemediği genetiği değiştirilmiş ürünlerin, ülkemizi bir genetik yıkıma sürüklememesi için, her türlü meşru mücadelenin sürdürüleceğini ve GDO‘ları yasallaştırmaya çalışanların deşifre edilmeye devam edileceğini belirtiriz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BİLEŞENLERİ

-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası -TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
-TMMOB Peyzaj Mimarları Odası -TMMOB Mimarlar Odası
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi
-Türk Tabibler Birliği
-Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)
-Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF)
-Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)
-Tüketici Hakları Derneği -Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
-Çiftçi-SEN
-Ekoloji Kollektifi
-DOĞADER
-EKODER
-KESK Tarım Orkam-Sen
-Nilüfer Yerel Gündem 21
-Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği
-İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP)
-Marmara Çevre Platformu (MARÇEP)
-Ege Çevre Platformu (EGEÇEP)
-Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi
-Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri
-İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği
-Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi
-Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği
-Muratpaşa Dostları Derneği
-Konyaaltı Dostları Derneği
-Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi
-PDA Pembe Domates Ağı
-Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği
-Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği
-Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT)
-Greenpeace Türkiye
-Sinop Çevre Dostları Derneği
-Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri
-Yeni İnsan Yayınevi
-Buğday Derneği
-Slowfood Yağmur Böreği Birliği
-Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği
-Slow Food Gençlik Gida Hareketi
-Slow Food Ankara Birliği
-Slow Food Kars Birligi
-Boğatepe Çevre Yaşam Derneği
-Aromaterapi Derneği (AROMADER)


"