TÜDEF etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜDEF etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2010

TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİ


TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİ

Tüketici olarak mal ve hizmet satın aldığımız kamu ve özel kuruluşlar ile aramızda yapılan her çeşit yazılı ya da sözlü akit bir sözleşmedir.
Firmalar ile tüketiciler arasında yapılan sözlü akitlere firmaların uymadığına ilişkin pek çok örneği Tüketici Hakları Derneğine gelen şikayetlerden görmekteyiz. Tüketicilerle yapılan yazılı sözleşmelerin ise daha önceden hazırlanmış standart sözleşmeler olduğu görülmektedir.
Kamu kuruluşları, belediyeler, bankalar, ve özel firmaların büyük bir çoğunluğunun daha önceden düzenlenmiş oldukları standart ya da iltihaki sözleşmelerin içeriğine etki etmemiz ve kendi koşullarımızı ileri sürmemiz pek olanaklı değildir. Özellikle elektrik, su, doğalgaz hizmetleri aldığımız kamu kuruluşu ve belediyelerin düzenlemiş olduğu standart sözleşmelerin içeriğine etki etmemiz pratikte hiç olanaklı değildir. Ancak, standart sözleşme hazırlamayan firmalarla ya da mal siparişi verdiğimiz firmalarla aramızda yapılan sözleşmelerin içeriğine etki edebilir veya kendi koşullarımızı sözleşmeye koydurabiliriz.
İçeriğine etki edemediğimiz ya da yüz yüze tartışarak kendi koşullarımızı koyduramadığımız tüketici aleyhine olan haksız şartları içeren standart sözleşmelere karşı ne yapabiliriz? Bunun yanıtı aşağıda belirtilmektedir.

SÖZLEŞMELERDEKİ UYGULAMA NASIL ?
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “ Sözleşmelerdeki Haksız Şartlar” başlıklı 6.maddesinin 1.fıkrasında “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.” denilmektedir.

Diğer taraftan, 6.maddenin 2.fıkrasında, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilmektedir.
Ayrıca, 6.maddenin 3.fıkrasında “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.” denilmektedir.
Elektrik, su, doğalgaz gibi kamu kuruluşları ve belediyelerin verdikleri hizmetlere ilişkin sözleşmeler ile kredi kartları ve tüketici kredilerine ilişkin düzenlenen banka sözleşmelerinin tamamı iyi niyet kurallarına aykırı ve tüketici aleyhine koşul içeren sözleşmelerdir.
Bu sözleşmeler ilgili kuruluşlar tarafından daha önceden tüketicilerle müzakere edilmeden tek taraflı olarak hazırlanmış standart sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin hiçbirisinin içeriğine tüketiciler var olan yasal düzenlemeler kapsamında etki edememektedir. Buna ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Örneğin, kredi kartları için bankalar tarafından düzenlenen sözleşmelerde yer alan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ( BSMV) gibi kesintiler bankaların kendileri tarafından ödenmesi gerekirken, bu vergiler ve kesintiler tüketicilerden alınmaktadır.
Elektrik, su, doğalgaz gibi kamu kuruluşları ve belediyeler tarafından verilen hizmetlerin fiyatları belirlenirken ya da bu hizmetlere zam yapılırken tüketicilerin ya da tüketici örgütlerinin görüşleri alınmakta mıdır, ya da bu fiyatlar ve zamlar belirlenirken iyi niyet kuralına ne kadar uygun davranılmaktadır? Doğal olarak uygulamada böyle olmamakta, konulan koşullar, alınan kararlar genel olarak tüketicilerin aleyhine olmaktadır.
Sözleşmelerdeki haksız şartların belirlenmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen “ Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine aykırı olan ve haksız şart taşıyan her bir sözleşme için Bakanlık tarafından Tüketicinin korunması Hakkında Kanun’un 25.maddesine göre idari para cezası uygulanması gerektiği halde, sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın bu görevini yapmadığı görülmektedir.
Diğer taraftan, tüketicilerin de bu konuda ilgili ve duyarlı davranmadığını ve haklarını aramak için gerekli ve yeterli girişimlerde bulunmadığını gözlemekteyiz.

HAKSIZ ŞART TAŞIYAN SÖZLEŞMELERE KARŞI NE YAPABİLİRİZ ?
Kredi kartı sözleşmelerinde belirtilen ve tüketicilerden haksız olarak alınan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin (BSMV) tüketicilerden alınmaması konusunda Tüketici Dernekleri Federasyonu ( TÜDEF) tarafından açılan dava devam etmektedir.
Bundan 3 yıl kadar önce konutlarda kullanılan elektrikte 150kw/h üzerindeki tüketime uygulanan %50 zamlı tarife uygulamasının iptali için Tüketici Hakları Derneği tarafından açılan dava sonucunda bu uygulama iptal edilmiştir.
ASKİ’nin kademeli fiyat uygulaması ve 45 günlük okuma döneminin iptali için Tüketici Hakları Derneği önümüzdeki günlerde dava açacaktır.
Diğer taraftan, elektrik, doğalgaz, iletişim gibi hizmet sözleşmelerindeki haksız şartların iptali konusunda da Tüketici Hakları Derneği’nin çalışmaları devam etmektedir.
Tüketicilere önerilerimiz:
Hiçbir sözleşmeyi okumadan ve anlamadan imzalamayınız. Sözleşmeler en az 12 punto ve koyu siyah harflerle düzenlenmek zorunda olduğundan, böyle düzenlenmeyen sözleşmelere imza atmayınız. Haksız şart taşıyan sözleşmeler için hem Sanayi ve Ticaret Bakanlığına hem de tüketici örgütlerine başvuruda bulunarak haklarınızı arayınız. İmza attığınız sözleşmenin bir suretinin tarafınıza verilmesinin zorunlu olduğunu düşünerek sözleşmenin bir suretini isteyiniz.

Sahibi ya da temsilcileriyle yüz yüze gelebileceğiniz ya da daha önce standart sözleşme düzenlemeyen firmalardan satın alacağınız veya sipariş vereceğiniz mal ve hizmetlerde sözlü akit yerine sağlam bir yazılı sözleşme yapmayı ya da içeriğine etki edebileceğiniz standart sözleşmelere kendi koşullarınızı yazdırmayı unutmayınız.

Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı

http://www.tuketicihaklari.org.tr/

27 Mart 2010

'Ulaşım haktır, satılamaz' mitingi yapıldı

'Ulaşım haktır, satılamaz' mitingi yapıldı

A.A.

27.03.2010-cumartesi


Bazı siyasi partilerle sivil toplum örgütleri Kızılay'da düzenledikleri mitingle şehir içi ulaşım ücretlerine yapılan zammı protesto etti.

Halkevleri, KESK, ÖDP, TKP'nin çoğunluğunu oluşturduğu miting, Kolej Kavşağı'ndan yürüyüşle başladı. Yürüyüş boyunca "Gökçek elini cebimizden çek", "Ulaşımda soyguna son", "Gökçek gidecek, dertler bitecek" şeklinde slogan atan katılımcılar, Kızılay Meydanı'na açılan Ziya Gökalp Caddesi üzerinde toplandı.

Bazı sanatçıların verdiği kısa konserin ardından, Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Ali Çetin bir konuşma yaptı. Konuşmasında, şehir içi ulaşım ücretlerine yapılan zamlarla ilgili yasal girişimlerini anlatan Çetin, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, mahkeme ulaşım fiyatlarını düşürdüğünde mahkemeyi suçladığını, mahkeme kararıyla bu geri alınınca da "Zammı ben yapmadım, o yaptı" şeklinde vatandaşı aldattığını iddia etti. UKOME üyelerinin de "Gökçek'in her dediğine el kaldırdığı"nı iddia eden Çetin, bu bürokratlar hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in sadece ulaşımda değil, doğalgaz, metro gibi konularda da başarısız olduğunu savunan Çetin, "Gökçek, sadece ulaşımda değil, doğalgazda da beceriksizlik ve temel bir kamu hizmetinin nasıl bir soyguna dönüştürüleceğinin örneklerini verdi" ifadesini kullandı. Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gökçek, ucuz ulaşım hakkı talep eden bizleri 'komünistlikle', Başbakanı ise 'illet" olmakla suçlamaktadır. 'Bedava ulaşım nerede var?' diye sormaktadır. Bedava sağlık, bedava eğitim, bedava ulaşım, yani temel ihtiyaçların bedava olduğu bir başka sistem var. Biz başka bir dünyanın mümkün olduğunu biliyor ve istiyoruz. Sizler istemez misiniz her gün soyulmak yerine parasız sağlık, parasız eğitim ve parasız ulaşım hakkını? Bunu yapamazlarmış. Biz yapabiliriz. Bunun mümkün olduğunu biliyoruz, Dikili'ye baksınlar, sembolik fiyatla temel hizmet nasıl veriliyor, görsünler. Küba'ya baksınlar, parasız eğitim, parasız sağlık nasıl oluyor görsünler. Üstelik son derece kısıtlı bütçelerle. Ama bunlar göremezler, çünkü yürekleri sağır, bunlar göremezler, gözleri dolar yeşilinin ışığında kör olmuş, bunlar bilemezler, beyinleri kafataslarının içinde değil, başkalarının ellerinde." Üniversiteliler adına konuşan bir öğrenci ise halkın vergileriyle alınan otobüslerin fahiş fiyatlarla çalıştırılarak "Halkın soyulduğunu" iddia etti.

Miting nedeniyle Ziya Gökalp Caddesi bir süre trafiğe kapatılırken Çevik Kuvvet'e bağlı polisler miting süresince Kızılay'ın çeşitli noktalarında yoğun güvenlik önlemi aldı. Miting sırasında sarhoş olduğu bildirilen bir kişinin bağırması üzerine, kısa süreli bir gerginlik yaşandı.

http://www9.gazetevatan.com/


10 Mart 2010

Ankaralı’ya ‘indirim’ işkencesi

Ankaralı’ya ‘indirim’ işkencesi

Cem Gurbetoğlu
09/03/2010



Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin ulaşım ücretlerini 2004 yılındaki ücretlere düşüren kararı dün uygulanmaya başladı.
Dolmuş ve özel halk otobüsleri ise mahkeme kararını protesto ederek, saat 10.00’a kadar çalışmadılar. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin otobüs sayısını arttırmaması vatandaşları mağdur etti. Otobüs duraklarında uzun kuyruklar nedeniyle emekçiler işlerine geç kaldı, öğrenciler okula gidemedi. Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “indirim işkencesi” vatandaşın tepkisini topladı.
Ankara’da mahkeme kararıyla ulaşım ücretleri dün itibariyle 2004 yılı seviyesine geri çekildi. Kararın kendilerini mağdur ettiğini savunan dolmuş ve özel halk otobüsleri saat 10.00’a kadar çalışmadılar. Daha önce indirim nedeniyle otobüs sayılarını azaltacaklarını açıklayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise önceki gün geri adım atarak, mesai saatlerinin başlangıç ve bitişlerinde otobüs sayısının aynı kalacağını öne sürdü. Ancak dolmuş ve özel halk otobüslerinin çalışmaması nedeniyle belediye otobüslerinde yığılma oldu. Özellikle ara duraklarda vatandaşlar araçlara binmek için uzun süre beklemek zorunda kaldılar. Otobüsler dolduğu için birçok ara durakta durmazken, işe gitmekte güçlük çeken vatandaşlar, taksilere, taksi dolmuş yapmak zorunda kaldılar.
En büyük sıkıntı ise Kızılay civarında yaşandı. Çankaya bölgesinde ulaşım, dolmuşların çalışmamasına, belediyenin otobüs sayısını arttırmaması da eklenince işkenceye dönüştü. Otobüs duraklarında uzun kuyruklar oluştu, vatandaşlar belediye yönetimine ve dolmuşçulara öfke püskürdü.

EMEKÇİLER İŞLERİNE GEÇ KALDI
Ankaralılar işlerine geç kaldı, öğrenciler okullarına ulaşmakta güçlük yaşadı, birçoğu sabah saatlerinde derslerine yetişemedi.
Uzun kuyruklarda bekleyen vatandaşlar durumdan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni sorumlu tuttular. İndirim nedeniyle cezalandırılmalarına tepki gösteren vatandaşlar, indirime veryansın edip, eyleme giden dolmuş ve özel halk otobüsü işletmecilerine de “Fahiş zamlar yapılırken niye sessiz kaldınız?” diye tepki gösterdiler. (Ankara/EVRENSEL)

‘UKOME KARARI YOK, UYGULAMALAR KEYFİ


TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin, Ankara’da toplu taşımada transfer uygulamasının kaldırılmasının iptali için hemen dava açtıklarını belirterek, UKOME Genel Kurul kararında transfer uygulamasının kaldırılması ve otobüs seferlerinin yarıya indirilmesi ile ilgili bir karar olmadığını belirtti. Uygulamayı, “Gökçek ve EGO’nun keyfi uygulamaları” şeklinde tanımlayan Çetin, “Kargaşa ve kaos yaratılarak, taşımacı esnafı provokasyona getirilmeye çalışılmaktadır” dedi.

TOPLU TAŞIMA KAMU GÖREVİDİR
Toplu taşımanın bir kamu görevi olduğunu hatırlatan Çetin, Gökçek’in yanı sıra EGO Genel Müdürü, Minibüsçüler Odası Başkanı ve Halk Otobüsleri Odası Başkanı hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Gökçek’in, 2009 yılında verilen zam iptali kararına uymaması durumunda ceza davasından kurtulamayacağını bildiği için, zorunlu olarak indirim yaptığını belirten Çetin, “Kaos yaratarak, hem ceza davasından kurtulup, hem tüketici örgütlerini suçlayıp, hem de şoförler ile halkı karşı karşıya getirmeye çalışıyor” dedi.

KAZANILMIŞ HAK
Basın açıklamasında söz alan Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar’da, Gökçek’in kafa karışıklığı yaratmaya çalıştığını belirterek, “Ulaşım fiyatlarının 2004 yılı fiyatlarına indirilmiş olması kazanılmış haktır. Ankaralı hakkına sahip çıkmalı.” dedi. Çakar, “Gökçek, yargıyı ve tüketici örgütleri haksız ilan edip otobüs ve dolmuş şoförlerini yanına çekmeye çalışıyor” uyarısını yaparak, taşımacı esnafı Ankaralının yanında olmaya çağırdı.

http://www.evrensel.net/

3 Mart 2010

Ankara'da toplu taşıma ucuzladı

Ankara'da UKOME, yargı kararlarına boyun eğdi ve bilet fiyatlarını düşürdü.


02 Mart 2010 Salı

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin, TÜDEF'in 2008'de Ankara'da ulaşıma yapılan zammın iptali için açtığı davanın tüketiciler lehine sonuçlanmasının ardından, Ankara UKOME toplantısında tam bilet fiyatının 90 kuruşa, öğrenci bilet fiyatının ise 60 kuruşa indirilmesi kararı alındığını bildirdi.

Çetin, yazılı açıklamasında, TÜDEF'in 2008'de ulaşıma yapılan zammın iptali için açtığı davanın lehe sonuçlandığını ve gerekçeli kararın geçen hafta taraflara tebliğ edildiğini hatırlattı. 2004 yılında, aynı konuda açılan başka bir davanın da 13 Mayıs 2009 tarihinde tüketiciler lehine sonuçlandığını ancak, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bu kararı işleme koymadığını kaydeden Çetin, açıklamasında şunları kaydetti:

"Ankara 9. İdare Mahkemesi kararını uygulamaması durumunda TÜDEF avukatları ceza davası için işlemlere başlamıştı. Tam bu süreçte bugün, Ankara UKOME toplanarak ulaşım zamlarını görüştü ve Ankaralı tüketiciler için zafer anlamına gelen bir karar aldı. Ankara UKOME, Melih Gökçek'in çağrısı üzerine toplandı ve 1,85 lira olan tam bilet fiyatı 90 kuruşa, 1,15 lira olan öğrenci bilet fiyatı ise 60 kuruşa indirildi. İndirimli bilet fiyatlarının hemen uygulanması gerekmektedir."

"UKOME toplantısında üzgün bir tavırla konuşan Gökçek'in, EGO'nun zarar ettiğini ancak yargı kararlarına uymak zorunda olduklarını belirttiğini" ifade eden Çetin, "Ancak, yine de minibüsçüler odası başkanını, alınan indirim kararının iptali için dava açmaya teşvik etmeyi de unutmadı. Alenen toplantıya katılanların gözü önünde bir belediye başkanının taşımacı esnafını tüketiciler aleyhine teşvik ve tahrik etmesi söz konusu başkanın 'belediyecilik hizmetlerine' tüccar zihniyetiyle baktığının açık göstergesidir" görüşünü dile getirdi.

Çetin, Gökçek'in kararı "hapse düşmemek korkusu ile aldırdığını" da öne sürdü.

Bu kararın, hukukun ve örgütlü mücadelenin zaferi olduğunu ifade eden Çetin, tüketicileri, federasyona bağlı tüketici derneklerine üye olmaya çağırdı.

http://www.finansgundem.com

20 Aralık 2009

Ankara’da ulaşım zammı tepki çekti


Ankara’da ulaşım zammı tepki çekti

http://www.golbasitaraf.com/images/news/689.jpg

19/12/2009

TÜKETİCİ Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Ali Çetin, Ankara’da toplu taşımaya yapılan zammın “hukuka, hakkaniyete aykırı olduğunu” belirtti.
TÜKETİCİ Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Ali Çetin, Ankara’da toplu taşımaya yapılan zammın “hukuka, hakkaniyete aykırı olduğunu” belirtti. Ankara’da ulaşıma son 15 yılda 410 kat zam yapıldığını ifade eden Çetin, Ankara halkının Türkiye’nin en pahalı toplu taşım aracını kullandığını hatırlattı. Çetin, tek binişlik tam biletin 1.69 TL’den 1.85 TL’ye; çok binişli kartlarda tek binişin 1.39 TL’den 1.50 TL’ye, 45 dakika süresince ücretsiz uygulanan transferin ise 50 kuruş ücret karşılığı hale getirilmesine karar veren Ankara Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin kararının, “Hukuka ve hakkaniyete aykırı” olduğunu belirtti. TÜDEF’in açtığı davaları hatırlatan Çetin, “Bu zulüm, bu haksızlık sadece mahkeme koridorlarında durdurulamaz” dedi. Tüketicileri demokratik haklarını kullanarak Belediye yönetimini protesto etmeye çağıran Çetin, özel araç sahiplerinin “Duraklarda bekleyen hemşehrilerini araçlarına alarak” dayanışma göstermelerini isteyerek “Melih Gökçek’i tekrar seçen tüketiciler yaptıkları yanlışı bir daha düşünebilirler” dedi.
ÖDP’DEN TEPKİ
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin önceki gün aldığı kararla ulaşım ücretlerine yaptığı zamma Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nden de tepki geldi.
ÖDP tarafından yapılan açıklamada, uyguladıkları yıkım politikaları ile halkı işsizliğe, açlığa mahkum eden AKP ve onun yerel uzantısı olan Gökçek’i, halkın temel ihtiyaçlarını oluşturan tüm ürün ve hizmetlere zam yaparak sağlık hakkını halkın elinden alması kınandı. Açıklamada, kamu hizmetini bir kâr kapısı olarak gören Gökçek’in belediye hizmetlerini de özelleştirerek halkı piyasanın insafına terk ettiğini belirtildi. Açıklamada, “AKP zamdır, zulümdür, açlıktır, yoksulluktur; bir yanda haklarını arayan TEKEL işçilerine, demiryolu çalışanlarına, itfaiyecilere gaz bombası ve copu reva görürken diğer yandan yaptığı zamlarla yoksulların ekmeğini küçültmektedir”denildi. (Ankara/EVRENSEL)

http://www.evrensel.net

2 Kasım 2009

BİYOGÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE! GDO‘LARIN TİCARETİ SERBEST BIRAKILDI !

BİYOGÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE!
GDO‘LARIN TİCARETİ SERBEST BIRAKILDI !

02 Kasım 2009 Pazartesi

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik" 26 Ekim 2009 günlü Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

GDO‘lar konusunda 10 yıla ulaşan bir zaman dilimi boyunca kamuoyunu aydınlatma çabası içinde olan meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici kuruluşları, çevreci kuruluşlar ve bilim insanları olarak bizler, ortaya çıkan yeni ve vahim durum karşısında, bir kez daha görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev sayıyoruz.

Yeni Yönetmelik ile GDO‘ların ülkeye girişine meşruluk kazandırılmış iken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın sanki bu ürünlerin ticareti yasaklanmış gibi bir yanlış kamuoyu algısı yaratma girişimleri, bizlerin yukarıda belirtilen görevini daha da acil bir niteliğe taşımıştır.

Bu çerçevede;

1 - Türkiye‘nin, yıllardır talep ettiğimiz doğru içerikli bir Ulusal Biyogüvenlik Yasa‘sı olmadan, GDO‘ların ticaretinin bir Yönetmelikle düzenlenmesi hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından bir skandaldır. Çünkü;

•· Yönetmelikler Yasa ve Tüzüklerin uygulanmasını göstermek üzere çıkartılırlar. Ortada bir Biyogüvenlik Yasası yokken, sözü edilen Yönetmeliğin GDO‘larla ilgili hiçbir düzenleme içermeyen Tarım, Gıda ve Yem Yasaları, 4703 sayılı Yasa ve 441 sayılı KHK‘ye dayandırılmaya çalışılması, sürecin hukuksuzluğunu olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır.

•· Türkiye‘de yaşayan tüm yurttaşların sağlığını ve haklarını ilgilendiren bir konunun, TBMM‘de, milletin vekilleri tarafından görüşülmesi ve bir Yasa niteliğinde düzenlemeye konu edilmesi gerekirken, Bakanlar Kurulu‘nda imzaya açılan tasarının TBMM‘ye indirilmeyerek konunun Yönetmelik ile düzenlenmesi, millet iradesi ve egemenliğinin ihlalidir. Böylelikle, konunun vahim içeriği, halkın ve parlamentonun dikkatinden kaçırılmaya çalışılmaktadır.

•· GDO‘ların ticaretinin birkaç küçük istisnayla serbest bırakılması, bu alandaki kararların devlet memuru ağırlıklı bir Komite‘ye bırakılması, yine Bakanlık tarafından seçilecek uzmanlar listesinden görüş alınması gibi hükümler, halk sağlığı alanındaki tehlikenin açık görünümleridir. Siyasilerin ve şirketlerin baskısına direnebilecek bağımsız bilim otoriteleri yerine güdümlü organizasyonlar yeğleyen Yönetmelik, bundan da öte, bir Bakan talimatı ile her an değiştirilebilecek konumdadır.

Yukarda sayılan temel yanlışlıklar yanında, bebekler için risk sayılan gıdaların yetişkinler için serbest tüketime konu edilmesi, GDO‘suz gıda maddesi üreten işletmelerin bu yönde etiket kullanmalarının yasaklanması gibi hükümler ve asıl olarak GDO‘lu ürünlerin her türlü ticaretinin meşru zemine çekilmesi, Yönetmeliği kabul edilemez konuma taşımaktadır.

2 - Konunun halkın bilgisine sunulması yolunda ortaya koyduğumuz özverili çabalar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı telaşa sürüklemiş olup, Bakanlık web sayfasında yapılan açıklamayla kamuoyu yanlış yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu alanda da gerçekleri kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz;

•· Bakanlık, bu Yönetmelik ile GDO‘lu tohumların Türkiye‘de kullanımının yasaklandığını ifade etmektedir. Oysa bu yasaklama, on yıla yakın bir süredir, bir Genelgeyle sağlanmaktadır. Bakanlığın hem bu durumdan hiç söz etmemesi hem de hazırlayıp Bakanlar Kurulu‘na sunduğu Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı‘nda, Hükümet sözcüsü Sn Cemil ÇİÇEK‘in de ifade ettiği üzere, GDO‘lu tohumların ekimini serbest bırakmaya çalışması, kamuoyunu yanıltma girişimlerinin açık göstergeleridir.

•· Bakanlık, işbu Yönetmeliğe aykırı davrananlara, dayanakta gösterilen yasalar çerçevesinde, izin iptali, para cezası vb. cezaların verilebileceğini belirtmektedir. Bu cezaların çoğu, ilgili yasaların GDO‘lara özel düzenleme içermemeleri nedeniyle, olayın ciddiyetiyle bağdaşır nitelikte değildir. Nitekim, hazırlanıp TBMM‘ye sevk edilmeyen Kanun Tasarısı taslağı, bu alanda açıkça hürriyeti bağlayıcı cezalara hükmetmekte idi.

•· Bakanlık, risk değerlendirmesinin, 11 kişilik bağımsız, bilimsel, teknik komite tarafından yapılacağını belirtmektedir. Oysa Yönetmelik, uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından seçilecek Komite‘nin, TAGEM, TÜGEM, KKGM temsilcileri yanında üniversite, TÜBİTAK ve araştırma enstitüleri temsilcilerinden oluşacağını belirtmektedir. Gerek uzmanlar listesinin niteliği, gerekse hem uzmanlar listesinin hem de Komite‘nin Bakanlık tarafından seçilecek olması, bu organizasyonun bağımsız, bilimsel, teknik sıfatlarını daha baştan ortadan kaldırmaktadır.

Sonuç olarak, gen bankası niteliğindeki ülkemizin biyolojik çeşitliliği, tarım potansiyelimiz, halkımızın satın alma gücü ve tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde, GDO‘lu ürünlere Türkiye‘nin ihtiyacının olmadığı, üstelik bu ürünlerin kullanımının halk sağlığı yanında halkımızın dinsel - kültürel inanç ve alışkanlıklarına da aykırı olduğu ortadadır.

Bizler, bu alanda yıllardır halk yararına çaba gösteren kurum ve kuruluşlar olarak, bir kez daha GDO‘ya Hayır diyoruz. Halkın ve ülkenin yarar ve çıkarları, şirketlerin kar hırsının üzerindedir. Ülkemiz yurttaşlarının büyük çoğunluğunun istemediği genetiği değiştirilmiş ürünlerin, ülkemizi bir genetik yıkıma sürüklememesi için, her türlü meşru mücadelenin sürdürüleceğini ve GDO‘ları yasallaştırmaya çalışanların deşifre edilmeye devam edileceğini belirtiriz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BİLEŞENLERİ

-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası -TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
-TMMOB Peyzaj Mimarları Odası -TMMOB Mimarlar Odası
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi
-Türk Tabibler Birliği
-Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)
-Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF)
-Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)
-Tüketici Hakları Derneği -Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
-Çiftçi-SEN
-Ekoloji Kollektifi
-DOĞADER
-EKODER
-KESK Tarım Orkam-Sen
-Nilüfer Yerel Gündem 21
-Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği
-İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP)
-Marmara Çevre Platformu (MARÇEP)
-Ege Çevre Platformu (EGEÇEP)
-Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi
-Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri
-İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği
-Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi
-Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği
-Muratpaşa Dostları Derneği
-Konyaaltı Dostları Derneği
-Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi
-PDA Pembe Domates Ağı
-Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği
-Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği
-Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT)
-Greenpeace Türkiye
-Sinop Çevre Dostları Derneği
-Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri
-Yeni İnsan Yayınevi
-Buğday Derneği
-Slowfood Yağmur Böreği Birliği
-Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği
-Slow Food Gençlik Gida Hareketi
-Slow Food Ankara Birliği
-Slow Food Kars Birligi
-Boğatepe Çevre Yaşam Derneği
-Aromaterapi Derneği (AROMADER)


"