TÜBİTAK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜBİTAK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2010

TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏NDAN FOTOĞRAFLAR




TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏NDAN FOTOĞRAFLAR ve BASIN METNİ


KAMUOYUNA,


22.04.2010 Perşembe(Bugün)saat 12:30'da TÜBİTAK çalışanları adına Aynur ÇAMALAN ve Ankara Direnişteki İşçi ve Emekçilerle Dayanışma Platformu adına bir temsilci basın açıklaması yapmıştır.

TÜBİTAK'dan Tekel İşçilerinin direnişine destek vermesinden dolayı işten
atılan, Aynur ÇAMALAN'ın direnişi bugün 46. gününde hala sürmektedir..
Sağlık sorunları nedeniyle işten atılan
Gebze TÜBİTAK çalışanları Hanifi CÜCEN, Murat ŞANLI, Akın ATASU, Ahmet UZUN, Mahmut KELBAT ve Hayrettin YILMAZ arkadaşlar aynı gerekçe ile işten atılan arkadaşlarımızdır.

TÜBİTAK asli görevini yapmayıp çalışanlarına zulum etmektedir.

Tez Koop İş sendikası; sadece
hukuki destek vereceğini belirtmiş olup; Tez Koop İş Sendikası başta olmak üzere, Türk-İş'i ve tüm sendikaları sınıf mücadelesinin parçası olmaya, direnişleri sahiplenmeye, kendi varlık sebebi olan işçilerin yanında olmaları çağrısı yapılmıştır.

İşten atılan işçiler derhal geri alınsın!
TÜBİTAK bilime, zulüm senin neyine!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Kahrolsun sendika ağaları!
İşçi düşmanı TÜBİTAK hesap verecek! Şiarı ile basın açıklaması sonlandırılmıştır.

Ankara Direnişteki İşçi ve Emekçilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü ise: "Şu an yanında olduğumuz Aynur ÇAMALAN nezdindeki TÜBİTAK Direnişi Neoliberal saldırılarından biridir. Bu saldırı ile sınıf dayanışmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Ancak; bu saldırıya karşı, Aynur ÇAMALAN'ın başlattığı direniş, Gebze'de TÜBİTAK'tan atılan 6 işçiyede direnişe başlamış yol gösterici olmuş, direniş daha da büyümüştür.

Mücadele edildiğinde kazanıldığını Çemen Tekstil direnişinde, Esenyurt direnişinde dost-düşman herkes gördü.. Zafer her zaman direnen işçilerin olmuştur ve TÜBİTAK'da zafer direnen TÜBİTAK İşçilerinin olacaktır.

Saldırılara karşı direnişin geliştiği, işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs'a sayılı günlerin kaldığı bugün, işçi ve emekçileri, yıllardır yasaklı bir alan olan ve 3 yıldır süren mücadele sonucunda kazanılan Taksim meydanı başta olmak üzere tüm meydanlarda sermayeye karşı tek-el, tek yumruk olmaya çağırıyoruz.

TÜBİTAK İşçisi Yalnız Değildir.
Direnen TÜBİTAK İşçisi Kazanacak.
Birlik, Dayanışma ve Mücadele için 1 Mayıs'ta Alanlara Sloganları ile basın açıklamasını sonlandrmıştır.

Ankara 78'liler Birlik ve Dayanışma Derneği Yönetici ve üyeleri ile katılım sağlanılan bu basın açıklamasını sizlerle paylaşıyoruz.

Kaynak: Haber ve Fotoğraf, Metin UZUNÖZ
Haber: Evcioğlu


*****//////******

1-) TÜBİTAK ÖNÜNDE EYLEM VE BASIN ( AÇIKLAMASI )

2-) TÜBİTAK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI



TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏


TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏









22.04.2010-perşembe

Bu gün, Aynur Çamalan'ın emekçi dostları yanında idi..

Ankara-Tekel direnişine destek için, 4 Şubat’ta yapılan eyleme katıldığı için işten çıkarılan Aynur Çamalan; 08.03.2010 tarihinden itibaren başlayarak oturma eylemi başlatmıştı..

Bu gün; Sürdürülen eylemin 46 günüdür..

Bu günkü basın açıklamasının duydurusunu yapan ve destek eylemine de katılan, Sn: Av. Ali Ersin Gür' den edinilen bilgide;
"Tek başına TUBİTAK önündeki direnişini sürdürmekte olan Sn;
TÜBİTAK çalışanı Aynur Çamalan'a destek için bugün saat 12:30’da basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasına yaklaşık 70 kişi katıldı. Katılarak destek sunan tüm arkadaşlara bu özverilerinden ötürü çok teşekkür ediyoruz..
Şimdi, 30 Nisan 2010 tarihinde Ankara 13. İş Mahkemesi’nde görülecek olan“ , "iş akdi feshinin iptali davasında” Emekçi arkadaşımızı yalnız bırakmayarak, yanında olduğumuzu bir kez daha göstermemiz gereklidir. Desteğimizi, bu haksız idari işlem ortadan kalkıncıya kadar sürdürmemiz gerekmektedir.. "Haklılık, bilinç ve inatla birleşince mutlaka kazanacaktır." diyen Av. Ali Ersin Gür dostumuza bizde çok teşekür ediyoruz. Emekten ve özgürlükten yana olanların birlikte mücadele etmelerinden başka bir seçeneği olmadına inanıyor, mücadelenizin daim olması dileği ile..

Haber: Evcioğlu

******//////********

1)-TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏NDAN FOTOĞRAFLAR

2)-TÜBİTAK ÖNÜNDE EYLEM VE BASIN AÇIKLAMASI duyuru


20 Nisan 2010

TÜBİTAK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

TÜBİTAK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

http://www.gercekgundem.com/img/news/tubitak.gif

http://egitimemekcileridernegi.org/img/news/aynur_1gun_destek3.jpg

Ankara-Tekel direnişine destek vermek için 4 Şubat’ta yapılan eyleme katılan TÜBİTAK çalışanı Aynur Çamalan işten çıkarıldı. Çamalan 08.03.2010 tarihinden başlayarak oturma eylemine devam ediyor.

4 Şubat’taki "işe gitmeme" eylemine katılan arkadaşlarından sadece kendisinin işten atıldığını belirten Çamalan, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Ömer Ziya Cebeci imzasıyla mazeretsiz işe gitmemekten dolayı işine son verildiğini söyledi. Kendisi hakkında hiçbir idari soruşturmanın açılmadığını, disiplin kuruluna sevk edilmediğini ve savunması dahi alınmadan işine son verildiğini belirten Çamalan, işe geri alınana dek eylemini sürdüreceğini açıkladı.

TÜBİTAK önünde devam eden oturma eylemi ve 22.04.2010 perşembe günü eyleme destek amacılyla yapılacak basın açıklaması hakkında,

Sn; Av. Ali Ersin Gür'le yapılan görüşmede şunları ifade etti;

"Ankara- TÜBİTAK önünde eylemini devam ettiren Sn; Aynur Çamalan ile bu gün bir görüşmem oldu. Tubitak'ın önünde devam eden direnişini, sürdürmekte kararlı olduğunu bildirdi..

Bu arada Tubitak'ın Gebze biriminde çalışan altı emekçinin daha iş akdi feshedilmiştir.
Aynur, bir yandan haklı direnişini sürdürürken, diğer yandan başkalarınca düzenlenen sosyal etkinliklere ve eylemlere katılarak onlara da destek vermeye çalışmaktadır.
Perşembe günü saat 12:30'da Aynur Çamalan ve diğer altı işçinin ortak basın açıklaması olacaktır. Şu ana kadar Aynur bu basın açıklamasını tek başına örgütlemeye ve duyurmaya çalışmaktadır. Haklı olarak bizlerin de desteğini beklemektedir.
Bu koşullarda:
22 Nisan Perşembe günü saat 12:30'da yapılacak olan basın açıklamasına hem katılmamız ve hem de en geniş katılımı sağlamak için çaba sarfetmemiz gerekmektedir. Bu desteği sağlayabilmem için; Perşembe günü saat 12:00'de (eski) Kızılay Gima önünde toplanıp toplu halde Tubitak'a gideceğiz.. O saatte buluşma yerine yetişemeyen arkadaşlarımızın ise; doğrudan Tubitak önüne gelmelerini bekliyoruz...

Ankara ve Ankara dışındaki arkadaşlardan BASIN İLE İLİŞKİSİ OLAN ARKADAŞLAR, basın açıklamasına muhabir göndermeyi sağlayabilir ve haberin gazetelerde yayımlanmasını sağlarlarsa önemli bir destek sağlamış olurlar." diye sözlerini ifade etmiştir.

Bizde Sn; Av. Ali Ersin Gür'e bu konuya gösterdiği hassasiyetten ötür ve bizileri haberdar ettiği için teşekür ediyor, perşembe günü yapılacak basın açıklamasına site yöneticileri olarak; konunun takipçisi olacağımızı ve her zaman "sorunu görünür kılmak" doğrultusunda desteğimizi sürdüreceğimizi bildirir, toplumun her kesiminden de desteklerini sürdürmelerini önemsiyoruz ve bekliyoruz....


Haber: Evcioğlu

*****/////****

1)-TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏NDAN FOTOĞRAFLAR

2-TÜBİTAK'TA İŞTEN ATILAN EMEKÇİYE DESTEK BASIN AÇIKLAMASI‏

14 Nisan 2010

MEHDİ BEKTAŞ:‘80 SONRASINI HâLâ YAŞIYORUZ

MEHDİ BEKTAŞ: ‘ 80 SONRASINI HâLâ YAŞIYORUZ'
13:54 14 Nisan 2010

‘DEVRİM BİTMEYEN SEVDA’ ADLI KİTABI YAYIMLANAN AVUKAT-YAZAR MEHDİ

BEKTAŞ:‘80 sonrasını hâlâ yaşıyoruz
Avukatlık yaşamı boyunca Dev-Yol gibi önemli davaların avukatlığını yapan Bektaş tarihin tanıklarından biri.
Kitabını en çok gençlerin okumasını istediğini dile getiren Bektaş, bu nedenle ‘Devrim Bitmeyen Sevda’nın ithaf kısmında şu cümlelere yer veriyor:
“Bu kitap; bağımsız bir ülke; eşit, özgür, demokratik, devrimci bir devlet; bilimin yol gösterici olduğu, bireylerden oluşmuş, uygar, çağdaş, dayanışmacı bir toplum yaratma yolunda, emperyalizme ve yeni işbirlikçilerine karşı devrimci özünü ve duruşunu yitirmeden mücadele edenlere; bu uğurda yaşamını, özgürlüğünü hiçe sayanlara; ülkenin aydınlık ve güler yüzlü insanlarına; ülkemizin ve halkımızın umudu, geleceği ve her şeyi gençliğe sunulur!...”

»Kitabınızda ‘tarihi doğru okumalı’ diyorsunuz. Sizin için tarihi doğru okumak ne anlama geliyor?
Önyargısız geçmişe bakabilmeliyiz. Ben böyle olduğunu düşünüyorum. Bunun içinde geçmişte yaşanmış olayları gözden geçirmemizin, yansıtıcı bir gözle bakmamızın daha sağlıklı sonuç vereceğini düşünüyorum. Doğru okumak ile algıladığım bu. Eğer geçmişi doğru algılayabilirsek önümüzü de daha sağlıklı görebiliriz.

»Kitabınızın adı ‘Devrim Bitmeyen Bir Sevda’. Devrimi anlatmayı seçmenizin nedeni nedir?
Toplumları dönüştüren, hayatı yeniden kuran, geliştiren; kısacası insanlığın geçmişinden bugüne gelişindeki asıl itici budur, bu düşüncedir. Yenileşmedir, çağdaşlaşmadır… Bunu anlatmak için de ‘devrim’den başka bir sözcük yok. Bunlar ancak devrimlerle gerçekleşir.

»Piyasada yakın tarihi anlatan birçok kitap var. Sizin kitabınızı bunlardan farklı kılan nedir?
Bu bir akan ırmak gibidir. Bu akan ırmağa temiz sular da bulaşabilir, pis sular da bulaşabilir ama o ırmak yoluna devam eder. Bunun bitmemesi ve hedefine varana kadar yoluna devam etmesi gerektiğini düşündüm. Hedefine varsa da yine tez-antitez mantığından yola çıkılırsa bir süreklilik oluğunu görürüz. Yani insanlık var olukça, doğa var oldukça bu düşünce yaşayacaktır. Buna inandığım için devrimin bitmeyen bir sevda olduğunu söyledim. Bu kadar engele rağmen hâlâ böyle bir düşünceyi taşıyan insanlar vardır ve olacaktır.

»Kitabınızı en çok kim okusun istersiniz?
Ben bu kitabı gençlerin okumasını isterim. Umarım gençlere ulaşır ve yararı da olur. Şöyle bir şey gözlemlemiştim. Gençler kendi yakın tarihlerine çok fazla ilgi göstermiyorlar. Oysa sadece günceli okumak, güncele bakarak kararlar vermek çok da sağlıklı olmaz diye düşünüyorum. Bu kitap da genç için geçmişe bir pencere olsun istedim.

»Kitabınız 80’li yıllarda bitiyor. Aynı konuyla ilgili bu tarihten sonrası ve günümüzü de kapsayan bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Bu kitap daha çok geçmişi kapsıyor. Ancak bu kitabın okunur hale gelebilmesi için bazı bölümler çıktı. Kitabın girişinde günümüze bir miktar değiniyorum. 1980 sonrasını anlatmadım ancak insanlar bu süreci halen yaşıyor. Bu dönem daha tarih olmadı. Yazmak için önce bu devrin de kapanması gerektiğine inanıyorum.
»Aynı zamanda avukatsınız. Anılarınızı anlattığınız bir kitabınız var. Bunun dışında yaşadıklarınızı, şahit olduklarınızı anlatmayı düşündüğünüz başka kitaplar olacak mı?
Bir yerden başladık. Bu öyle bir şey ki okudukça, çalıştıkça yeni düşünceler de oluşuyor. Bazı hazırlıklarım var fakat bunlar ne zaman olgunlaşır, ortaya nasıl bir şey çıkar şimdiden söylemek zor.

»Kitabınızın ortaya çıkışında yaşadığınız sıkıntılar oldu mu?
Ben bu yayın piyasasının bu kadar karmaşık olduğunu içine girmeden önce bilmiyordum. Kitabı yazmak ayrı sorun, basmak ayrı sorun, dağıtmak ayrı sorun. O kitapların okunmasını sağlamak yine ayrı sorun. Ve son yıllarda pek de kitap okunmadığı yönünde bir izlenim edindim. Okumamak biraz da okulların yapısından kaynaklanıyor. Gençleri araştırmaya, incelemeye, düşünmeye yöneltmezseniz okuyan kişi sayısı da sınırlı kalıyor.

»Tarihi doğru anlamak için de doğru kaynakları okumak gerekir diyebiliriz…
Bilimsel düşünmek lazım. Bilimsel bakmak lazım. Tarihin her zaman sınıfsal bir mücadeleden kaynaklandığını görmek lazım. Bu sınıfların çıkarlarına bakmak lazım ve büyük dönüşümleri iyi izlemek lazım. Bu da okumaktan geçiyor. Herkes her dönemde yaşayamayacağına göre… Denizi balık ne kadar biliyorsa biz de içinde yaşadığımız dönemin o kadar farkındayız. Hatta o yılları yaşayan insanlar şimdi farklı değerlendirmeye başladılar. Bir de bu yönü var.

»Okuma işini en iyi beceren kesim İslami kesim gibi gözüküyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslami kesimin çok uzun bir geçmişi var. Birike birike gelen bir yapıları var. Son yıllarda da bu işin iyice farkına vardılar. Türkiye’de sol-sağ çekişmeleri, çatışmaları yaşanırken onlar kendilerini korudurlar. Eğitimlerini en yerlerde okuyup aldılar ve bugün de toplumu yönetiyorlar. Ancak bugünkü icraatları topluma yarar mı getiriyor yoksa zarar veriyor bunu gelecekte tahlil etmek daha kolay olacaktır.

»Okumak da yeterli değil galiba. Bir de üretmek gerekiyor…
Elbette; sadece okumakla olacak bir iş değil. Hayatın bir parçası olmak lazım. Ne derler; eylem olmadan düşünmenin bir mantığı yok. Ve mutlaka toplumsal mücadelede yer almak lazım. Bunun için çaba sarf etmek uğraşmak lazım. Yoksa okumak tek başına hiçbir zaman yeterli olmaz. Okumanın amacı nedir zaten? Hayata müdahale etmek. Öğrenmenin amacı da budur. Hem kendini değiştireceksin hem de toplumun değişmesine katkıda bulunacaksın.

»Şu an Türkiye’nin gündeminde anayasa paketi var. Bir hukukçu olarak bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz hukuk bir inisiyatif kurumu diye biliyoruz. Aşağıdaki sınıfsal yapının dışa yansıtılmış halidir denir. Ülkemizde anayasaların oluşma sürecinde o sınıfsal karakteri net görme olanağı yok. Ve bu ülkede iktidarların seçimle gelip seçimle gitmeleri de problemli olmuştur. Hiçbir gelen geldiği yerde kurallara uygun kalmayı ve çalışmayı sindirememiştir. İktidarın tamamını ele geçirmek gibi bir amacı taşımışlardır. Bugünkü iktidarın amacı da budur. Amaç devletin tüm kurumlarını kendi inisiyatifi altına almak ve yönlendirmektir. Bu anayasa değişikliğinin altında yatan nedenlerden biri de budur. YÖK, RTÜK ve hatta TÜBİTAK bugün iktidarın isteklerini yerine getiren kurumlara dönüşmüştür. Şimdi karşılarında yargı organları ile ordu var. Bu anayasa değişikliği de bu iki kesimi yıpratmaya yönelik bir çabadır.

http://www.birgun.net/life_index.php?news_code=1271242457&year=2010&month=04&day=14